Mevlüt TEZEL
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2006 00:00
Ne Yahudileri ne de Filistinlileri memnun edebildiMunichYön: Steven Spielberg
Oyn: Eric Bana, Daniel Craig, Geoffrey Rush, Sharon Alexander, Mathieu Kassovitz
GERİLİM-DRAMAMÜNİHUsta yönetmen Steven Spielberg, Yahudu soykırımını konu alan Schindler’in Listesi’nden sonra, bu kez 1972 Münih Olimpiyatları’nda İsrailli sporcuların maruz kaldığı kanlı terör eylemiyle karşımızda... George Jonas’ın 1984’te yazdığı Vengeance adlı kitaptan yola çıkan filmin tarihi gerçeklere dayanan konusu şöyle:
1972 Münih Olimpiyatları’nın ikinci haftasında, kendilerine "Kara Eylül" adını veren Filistinli bir grup terörist, olimpiyat köyünü basıp İsrail olimpik ekibinin iki üyesini öldürür, dokuz sporcuyu ve teknik adamı ise rehin alır. Alman polisi 5 Eylül 1972 sabahı rehineleri kurtarmak için bir operasyon başlatır. Ancak Filistinli eylemcilerin rehinelere ateş açması sonucunda, İsrailli sporcuların hepsi hayatını kaybeder. Çatışma sırasında beş eylemci ölü, üç eylemci de sağ olarak ele geçirilir. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, bir Lufthansa uçağı kaçırılır. Hava korsanları uçaktaki yolcuların hayatı karşılığında, ele geçirilen üç Filistinli’nin serbest bırakılmasını ister. Alman hükümeti bu teklifi kabul eder ve Filistinli eylemciler serbest kalır. İsrail gizli servisi MOSSAD, Münih katliamının ardındaki beyinler olarak belirlenen 11 Filistinlinin öldürülmesine yönelik "Tanrının Gazabı" adlı intikam operasyonunu başlatır.
Spielberg’in büyük tartışmalar yaratan filmi, hem Münih’te yaşanan katliamı hem de modern zamanların en agresif suikast senaryolarından birisi olarak tarihe geçen "Tanrının Gazabı" operasyonunu konu alıyor. Spielberg’in Yahudi olması kafalarda soru işareti oluşturmuş, hatta birçokları filmin Yahudi propagandasına dönüşeceği konusunda korkularını dile getirmişti.
Bize sorarsanız Spielberg büyük ölçüde objektif kalmayı başarıyor. Yönetmeni, Yahudiler İsrail doktrinlerine sadık kalmadığı için, Filistinliler ise İsrailli suikastçıların tarafını tuttuğu için çok eleştirdi. Bu noktada, "Eğer her iki tarafı da memnun edemezseniz objektif olmayı başarmış sayılırsınız" diyebiliriz. Spielberg, özellikle filmin baş kahramanı, MOSSAD ajanı Avner’in yaşadığı ikilemleri ve Filistinli Ali ile girdiği tartışmaları gösterdiği bölümlerde, tavrını objektiflikten yana net bir şekilde koyup her iki tarafa da söz hakkı tanıyor. Sadece Münih olayıyla sınırlı kalmayıp, Ortadoğu sorununa dair derinlemesine analizlerde bulunmayı da başarıyor. Filme getirilecek en büyük eleştiri ise MOSSAD ajanlarının fazlasıyla şirin gösterilmeye çalışılması.
Film teknik açıdan her Spielberg yapımında olduğu gibi gayet başarılı. Dönemin Avrupa atmosferi çok iyi yansıtılmış. İki Oscar ödüllü Janusz Kaminski görsel açıdan müthiş sahnelere imza atmış.
Bill Clinton’a akıl danıştı
á Spielberg, filmin çekimlerinden önce eski ABD Başkanı Bill Clinton, Clinton’ın Beyaz Saray sözcüsü Mike McCurry gibi pek çok kişinin fikrini aldı.
á Filmin senaryosu Eric Roth tarafından kaleme alındı. Ancak Spielberg bu senaryonun çok fazla gerilim unsuru içerdiğine karar verdi. Ve senaryo daha hümanist bir çalışma olması için Angels in America ile adını duyuran Pulitzer ödüllü Tony Kushner’ın ellerine bırakıldı. Münih, Tony Kushner’ın ilk sinema filmi senaryosu.
á Çekimleri Malta, Budapeşte ve New York’ta yapılan filmin kurgusu üç Oscar ödüllü Michael Kahn’a ait.
á İsrail hükümeti ve MOSSAD yetkilileri, böyle bir suikast timinin varlığını bugüne kadar resmen doğrulamadılar. Ancak iki İsrailli general böyle bir suikast timinin gerçekten var olduğunu kamuoyu önünde doğruladı. Bu generallerden birisi, 1993 BBC yapımı belgeselde konuşan General Aharon Yariv; diğeri ise Amerikan televizyonlarındaki "60 Minutes - 60 Dakika" adlı programa 2001 yılında konuk olan General Zvi Zamir’di.
Bağımsız filmlerden hoşlananlaraDandelion Yön: Mark Milgard
Oyn: Vincent Kartheiser, Taryn Manning, Arliss Howard, Mare Winningham, Blake Heron
DRAMİLK AŞKVurdumduymaz bir babanın ve hap bağımlısı bir annenin çocuğu olan Mason’ın hayatı, kasabaya yeni taşınan Danny ile tanışmasıyla bir anda değişir. Annesiyle birlikte yeni bir hayata başlamak üzere kasabaya gelen Danny, kısa sürede Mason ile yakınlaşır. Günlük hayattaki açmazlara daha fazla dayanamayıp kendini toplumdan soyutlayan Mason, Danny sayesinde hayatına tekrar anlam kazandırmaya çalışır. Ne var ki, toplumun katı kuralları, aile baskısı ve Mason’ın babasının yol açtığı bir kaza bu iki gencin hayatını kabusa çevirir. Karlovy Vary Film Festivali’nde En İyi Bağımsız Film ödülünü kazanan İlk Aşk, Amerikalı bağımsız yönetmen Mark Milgard’ın ilk filmi. Melankolik bir aşk öyküsüne sahip olan film, aşkın yakıcı doğasını mercek altına alıyor. Bağımsız filmlerden hoşlananlara tavsiye edilir.