Hazırlayan: Mevlüt TEZEL mtezel@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2005 00:00
Polanski çocukluk kahramanını anlatıyor
Oliver Twist Yön: Roman Polanski Oyn: Barney Clark, Jeremy Swift, Leanne RoweII. Dünya Savaşı’nda Varşova gettolarında yaşanan acıyı anlattığı Piyanist filmiyle En İyi Yönetmen Oscar’ını kazanan Roman Polanski’nin sonraki tercihinin Oliver Twist olması birçoklarını şaşırttı. Çünkü Charles Dickens’ın ölümsüz eseri Oliver Twist, pek çok kez sinemaya uyarlanmıştı. Roman Polanski’nin ısrarla bu filmi çekmesinin en büyük nedeni Oliver Twist’in çocukluk kahramanı olması. Annesini kaybettiği Nazi toplama kamplarında geçen çocukluğunun izlerinin, Piyanist’e olduğu gibi Oliver Twist’e de yansıması bekleniyor. Filmin konusu şöyle:
Bir yetimhanede büyüyen yetim Oliver Twist ve diğer çocuklar açlık çekmektedir. Daha fazla yulaf lapasını kimin isteyeceğini belirlemek için aralarında tartışırlar. Oliver seçilir. O akşamki yemekte her zamanki
yemek paylaşımından sonra Oliver, yetimhane müdürüne yaklaşır ve daha fazlasını istediğini söyler. Yetimhane mübaşiri Mr. Bumble, Oliver’ı bir ‘sorun çıkarıcı’ olarak mimlemiştir ve yetimhane kuruluyla birlikte onu herhangi bir isteyenin yanına çırak olarak vermeye karar verirler. Oliver, cenaze levazımatçısı Mr. Sowerberry’nin yanına çırak olarak verilir. Diğer çırak Noah Claypole tarafından ölmüş olan annesiyle ilgili olarak kışkırtılır ve kavgaya tahrik edilir. Haksız yere dövülür ancak kaçmayı başarır ve Londra’nın yolunu tutar. Şehrin kenar mahallelerinden birinde aç ve yorgun dolaşırken kurnaz Dodger ile tanışır. Dodger ona Londra’da kalacak bir yer önerir. Londra’nın karışık yeraltından ve yaptıkları işin mahiyetinden habersiz olan Oliver, kendini Fagin’in yönettiği yankesici çocuklar çetesinde bulur. Piyanist ile En İyi Uyarlama Senaryo Oscar’ını kazanan Ronald Harwood’ın senaryosunu kaleme aldığı filmde, Fagin’i Ben Kingsley, Oliver’ı ise Barney Clark oynuyor. Polanski’nin, romanı iyi ile kötünün savaştığı, hem korkunç hem de neşeli bir masal haline getirdiği belirtiliyor.
Uçlarda gezinen bir aşk öyküsü
Hwal Yön: Ki-Duk Kim Oyn: Han Yeo-reum, Seo Si-jeok, Seong-hwang Jeon. Geçtiğimiz sezon SİYAD tarafından 2005 yılının En İyi Filmi seçilen Boş Ev’den tanıdığımız Ki- Duk Kim’in yönetmenliğini üstlendiği Yay, Kore açıklarındaki bir gemide karaya hiç çıkmadan
balık tutarak yaşayan yaşlı bir adam ve bir kızın sıra dışı öyküsünü konu alıyor. Yaşlı adam yedi yaşından beri baktığı kıza büyük bir aşkla bağlıdır ve kız 17 yaşına geldiğinde onunla evlenmek istemektedir. Kız şu anda 16 yaşındadır ve hayallerinin gerçekleşmesine sadece bir yıl kalmıştır. Ancak genç bir öğrencinin ortaya çıkmasıyla her şey altüst olur... İzleyicileri, genelde tek mekanda geçen, metaforlarla yüklü, iyi ve kötü kavramlarının birbirine karıştığı, durağan bir kameranın çektiği huzur dolu bir Kim Ki-Duk filmi bekliyor. Başta ağır ilerleyen yapıtın özellikle son 20 dakikasında büyük trajediler perdeye yansıyor. ‘Sevgi emek ister’ önermesini Kim Ki-Duk farkıyla izleyin ve aradaki farkı görün.
Trainspotting ile Amelie’nin buluşması
Millions Yön: Danny Boyle Oyn: Alexander Nathan Etel, Lewis Owen McGibbon, James Nesbitt Annelerini trajik bir
trafik kazasında kaybeden yedi yaşındaki Damian ile dokuz yaşındaki Anthony, babalarıyla birlikte yaşamaktadır. Damian bir gün yerde bir çanta dolusu para bulur. Paranın tanrı tarafından gönderildiğine inanmaktadır. İki kardeş parayı yoksullara dağıtmaya karar verir. Ancak paralar, İngiltere AB para birimi Euro’ya geçeceği için birkaç hafta içinde değerini yitirecektir. Bu arada banka soyguncuları kaybettikleri paranın peşindedir...
Danny Boyle gibi karanlık, sıra dışı yapımlarıyla tanınan bir yönetmenden beklenmedik bir çalışma. Ancak Milyonlar, ‘kendini iyi hisset ve unut’ tarzı basite alınacak bir komedi değil. Hayata dair çarpıcı tespitler, sıra dışı kamera açıları, enfes müzikler, sürpriz gelişmeler, zekice espriler bu filmde de var. Milyonlar’ı diğer Boyle filmlerinden ayıran en büyük özellik ise öykünün sert olmaması. Yönetmenin kendisi de Milyonlar’ı ‘Trainspotting ile Amelie’nin buluşması’ olarak tanımlıyor. 24 Saat Parti İnsanları’nın yazarı Frank Cottrell Boyce gibi parlak bir zekanın senaryoyu kaleme alması filmin ikinci artısı.
Parçalanmış bir ailenin hikayesi
Sen Ne Dilersen Yön: Cem Başeskioğlu Oyn: Işık Yenersu, Fikret Kuşkan, Işın Karaca Kırk yıl önce kız kardeşi Eftimiya’nın nişanlısıyla kaçan Eleni, uzun süre yalnız bir hayat sürdürdükten sonra kansere yakalandığını öğrenir. Eleni’nin artık tek bir düşüncesi vardır, o da 40 yaşındaki özürlü kızı Marika’ya ne olacağıdır. Eleni, yıllar önce terk ettiği evine döner...
Cem Başekioğlu’nun ilk uzun metrajlı filmi Sen Ne Dilersen’in müziklerini Kazım Koyuncu üstlenmişti. Kazım Koyuncu’nun vefatının ardından, kendisiyle aynı grupta müzik yapan Cafer İşleyen ve Selim Bölükbaşı görevi üstlendi. Ölmek üzere olan kanser hastası Eleni’yi, kendisi de kanser tedavisi gören Işık Yenersu canlandırıyor. 1965, 1995 ve 2005 arasında belirli zaman dilimlerinde geçen film, parçalanmış bir ailenin hesaplaşmasını konu alıyor. Tiyatro kökenli usta oyuncu kadrosuyla dikkatleri çekiyor.
Hollywood’un göz koyduğu film
36 Quai des Orfevres Yön: Olivier Marchal Oyn: Daniel Auteuil, Gerard Depardieu, Andre Dussollier Daniel Auteuil ve Gerard Depardieu gibi iki usta oyuncuyu bir araya getiren Adaletin Merkezi, sekiz dalda Cesar Ödülleri’ne aday gösterilen dikkat çekici bir Fransız polisiye-macera örneği. Paris sokaklarında çete savaşları ve suç oranı iyice artmıştır. Başarılı birer polis olan Vrinks (Daniel Auteuil) ve Klein (Gerard Depardieu) Paris’in en belalı çetesinin çökertilmesi için birbirleriyle yarış ortamına sokulurlar. Başarılı olan rütbe alacaktır. Her iki polis de başarıya ulaşmak için her türlü yolu denemeye başlayınca işler çığırından çıkar. Fransa’da büyük ilgi çeken Adalet Merkezi’nin Hollywood versiyonunun yapılması gündemde.
Gerçekliğiyle korkutuyor
The Exorcism of Emily Rose Yön: Scott Derrickson Oyn: Jennifer Carpenter, Laura Linney, Tom Wilkinson19 yaşındaki üniversite öğrencisi Emily Rose (Jennifer Carpenter), bir gece öğrenci yurdunda dehşet verici bir halüsinasyon görür ve bilincini kaybeder. Emily’nin krizleri artmaya başlayınca ruhuna şeytan girdiği düşünülür ve şeytan çıkarma ayini için peder Richard Moore’dan yardım istenir. Ancak şeytan çıkarma ayini sırasında Emily hayatını kaybeder ve Peder Richard (Tom Wilkinson) yargılanmak üzere mahkemeye çıkartılır. Filmin en ilginç yanı 1970’lerde Almanya’da yaşanmış, medyanın uzun süre ilgilendiği gerçek bir olaydan esinlenmesi. Tabii bu durum haliyle ‘Perdeye yansıyanlar gerçek mi?’ sorusunu ve korku katsayısını artırıyor. Şeytan çıkarma ayinleriyle dolu bir korku film izlemek isteyenlere tavsiye edilir.
Zıt kardeşler komedisi
In Her Shoes Yön: Curtis Hanson Oyn: Cameron Diaz, Toni Collette, Shirley MacLaineMaggie (Cameron Diaz) ve Rose (Toni Collette) zıt karakterlere sahip iki kız kardeştir. Liseyi zar zor bitiren Maggie işsizdir ancak gece hayatı konusunda uzmandır. Rose ise kardeşinin aksine iyi bir eğitim aldıktan sonra tanınmış bir hukuk firmasında avukatlık yapmaya başlamıştır. Rose bir ayakkabı koleksiyoneridir ve ayakkabılarına giymeye kıyamayacak kadar bağlıdır. Bu ikili öldüğünü sandıkları büyükannelerinin hayatta olduğunu öğrenince onu üzmemek için zoraki bir şekilde iyi geçinmeye çalışırlar. Bu durum komik olayları da beraberinde getirir. 28 Gün ve Erin Brockovich filmlerinden tanıdığımız Susannah Grant’in senaryosunu kaleme aldığı Yerinde Olsam, Cameron Diaz, Toni Collette, Shirley MacLaine gibi birbirinden güzel ve yetenekli kadın oyuncuların rol aldığı, kadın dünyasını mercek altına alan bir komedi. Cameron Diaz, sevimli ama kaçık kadın tiplerini canlandırmaya daha ne kadar devam edecek doğrusu merak etmiyor değiliz.