Sinema

Güncelleme Tarihi:

Sinema
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 12, 2005 00:06

Çikolata tadında bir masal

Charlie and the Chocolate Factory

Yön: Tim Burton

Oyn: Johnny Depp, Freddie Highmore, David Kelly

Roald Dahl’ın 1964 yılında yayınladığı, birçok nesli derinden etkileyen Charlie’nin Çikolata Fabrikası adlı çocuk romanı, ikinci uyarlamasıyla sinemalarda. Mel Stuart imzalı 1971 yapımı ilk film, büyük eleştiriler almış, hatta yazar Roald Dahl tarafından beğenilmemişti. Bu hafta vizyona giren ikinci uyarlama ise hayata veda eden Roald Dahl’ı mezarında rahat uyutacak kalitede bir çalışma. Tabii bu başarıdaki en büyük etken, filmin yönetmeninin, soyadını sinemadaki Burtonesk tanımına verecek kadar özgün çalışmalara imza atan Tim Burton olması.

Annesi, babası, büyükanne ve babalarıyla yaşayan Charlie Bucket, çikolatayı sadece doğumgünlerinde yiyebilen çok fakir bir çocuktur. Charlie’nin evinin hemen yakınındaki çikolata fabrikasının tuhaf sahibi Willy Wonka, herkesin rüyalarını süsleyen, 15 yıldır kimsenin içeri giremediği fabrikasına beş şanslı çocuğu davet edeceğini açıklar. Yüz binlerce çikolatanın içindeki beş davetiyeden birisi Charlie’ye çıkar...

Film, daha önce Makas Eller, Ed Wood ve Sleepy Hollow’da birlikte çalışan Tim Burton ile Johnny Depp’i dördüncü kez bir araya getiriyor. Bu ikilinin varlığı bile bu filmi izlemek için yeterli bir neden. Charlie’nin Çikolata Fabrikası, 1971 yılındaki uyarlamadan daha karanlık. Burton, atmosfer yaratmadaki dehasını yine konuşturuyor. Willy Wonka’nın Çikolata Fabrikası gerçekten görülmeye değer. Şöyle düşünün çocukken hiç kola dolu bir gölün içinde yüzmek ya da tadı hiç bitmeyen sakız çiğnemek istemez miyidiniz? Charlie’nin Çikolata Fabrikası da, hiçbir çocuğun hayır diyemeyeceği çikolata ve şekerlemelerden oluşmuş bir harikalar dünyası sunuyor. Çikolatalar büyük şelaleden akıyor, fabrikanın etrafı çikolatadan oluşmuş bir gölle kaplı, çimler, dağlar her şey çikolatadan oluşmuş. Eğer çocuğunuzun çikolataya alerjisi varsa bu filmi izlettirmeyin!

Söylentilere bakılırsa Burton, Johnny Depp’in canlandırdığı Wonka’yı yaratırken rock şarkıcısı Marilyn Manson’dan etkilenmiş. Senaryo yazarı John August, fantastik bir filmde bulunması gereken her şeyi; gizem, macera ve komediyi aynı potada eritmiş. Kısacası sizleri masal tadında bir film bekliyor. Film müzikal olmasa da birbirinden keyifli şarkılarla dolu. Charlie’nin Çikolata Fabrikası, çikolata ağaçları, hiç bitmeyen çikletleri, ceviz kıran sincaplarıyla tam bir çocuk filmi.

Ekip ruhuna inanan kahramanlar

Fantastic Four

Yön: Tim Story

Oyn: Ioan Gruffudd, Michael Chiklis, Jessica Alba, Chris Evans, Julian McMahon

Marvel Comics’in Hulk, X-Men, Örümcek Adam gibi kahramanlarının yaratılmasında ilham kaynağı olan Fantastik Dörtlü, bir uzay araştırması sırasında kaza sonucu radyasyona maruz kalarak mutasyona uğrayan dört astronotun doğaüstü güçler kazanmasıyla gelişen olayları konu alıyor. Görünmezlik özelliği kazanan Sue Storm, onun taştan bir adama dönüşen sevgilisi Ben Grimm ve Storm’un ateşi kontrol etme özelliği olan erkek kardeşi Johnny Storm ile vücudunu istediği şekle sokan Mr. Fantastic, her çizgi romanda olduğu gibi bu insanüstü özelliklerini kötülere karşı kullanmak için harekete geçerler. Fantastik Dörtlü’nün en büyük düşmanları ise dünyayı ele geçirmek isteyen Doktor Doom’dur. Stan Lee ile birlikte Marvel’ın en önemli iki çizerinden biri olan Jack Kirby’nin 1961 yılında yayınlanmaya başlanan aynı adlı çizgi romanından uyarlanan Fantastik Dörtlü’nün en büyük özelliği ekip ruhunu ön plana çıkartması.

Film, çizgi romanlardaki klasik olay örgüsüne sahip. Önce kahramanlarımızın nasıl süper kahraman olduğu anlatılıyor, daha sonra kendilerini bulma süreci işleniyor ve en sonunda mutlak kötüye karşı giriştikleri mücadele perdeye yansıtılıyor. 800’den fazla görsel efektiyle öne çıkan Fantastik Dörtlü, yurtdışında gişede iyi bir hasılat elde etmesine rağmen, klişe anlatımı ve özensiz diyaloglarıyla negatif eleştiriler aldı. Ekip ruhuna inanıyorsanız Fantastik Dörtlü, ilginizi çekebilir.

İŞTE FANTASTİK DÖRTLÜ

Mr. Fantastik-Reed Richards (Ion Gruffudd): Fantastik Dörtlü’nün lideri ve beyni. 14 yaşında üniversiteye başlayan, korkunç bir zekaya sahip olan Mr. Fanatik, aynı zamanda vücudunu istediği şekle sokabilmektedir.

Görünmez Kadın- Sue Storm (Jessica Alba): Grubun tek kadın üyesi. Sinema yıldızı olmayı hayal ederken mutasyon sonucu kazandığı kozmik enerjiyle hem kendisini hem de çevresindeki eşyaları görünmez kılan Sue, uçma ve güç kalkanı oluşturma yeteneklerine de sahip.

(Şey)-Ben Grimm (Michael Chiklis): Adından da anlaşılacağı gibi ‘Şey’ (!) dörtlünün en talihsiz karakteri. Diğerleri gibi eski fiziksel görünümüne dönüşemeyen Şey’in en büyük özelliği vücudunun taştan olmasına rağmen çocuksu bir ruha sahip olması. Sıcağa ve basınca karşı dayanıklı, 10 dakika nefessiz kalabiliyor.

Alev Adam-John Storm (Chris Evans): Çevresindeki ısı enerjisini kontrol eden, kızdığında etrafına ateş atan, canı istediğinde kuşlar gibi uçan Alev Adam’ın en büyük zevki otomobiller ve kızlar. O da uçabiliyor

Japonya’dan kısa ve lirik yalnızlık filmi

Tony Takitani

Yön: Jun Ichikawa

Oyn: Issei Ogata, Rie Miyazawa

Savaş sonrası Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Haruki Murakami’nin aynı adlı romanından uyarlanan ‘Tony Takitani’, Locarno Film Festivali’nde Jüri Özel ve FIPRESCI ödüllerini kazanan nitelikli bir sinema örneği. Babası bir caz müzisyeni olan Tony, insanlardan uzakta, büyük bir yalnızlığın pençesinde yaşamaktadır. Başarılı bir tasarımcı olan Tony, evlenince yalnızlığının farkına varır ancak lüks delisi karısı hayatını kaybeder. Tony, karısından geriye kalan her şeyi satar ve tekrar büyük bir yalnızlığa yelken açar. Yalnızlık üzerine çarpıcı bir ‘kaybedenler’ öyküsü sunan ‘Tony Takitani’, dingin, minimalist anlatımıyla öne çıkıyor. Filmin özgünlüğü ve çarpıcılığı ile dikkat çeken görsel atmosferi, özenli bir çalışmanın ürünü. Jun Ichikawa’nın Edward Hopper’ın resimlerinden esinlenerek oluşturduğu filmde, görsel açıdan stilize kamera hareketleri ve etkileyici tek plan çekimler var. Dünyaca ünlü müzisyen Ryuchi Sakamato’nun ezgilerinin de filme olan katkısı çok fazla. Yalnızlık duygusu ve aşkı aynı potada eriten Japon lirizminin en güzel örneklerini sunan Tony Takitani, 75 dakika gibi kısa bir süreye sahip. Diyalogların yerini görselliğin aldığı filmlerden hoşlanıyorsanız Tony Takitani’yi kaçırmayın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!