OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 22, 2004 00:00
Sinan Çetin bu kez ne sinema, ne de reklam filmiyle gündemde. Usta yönetmen çektiği filmlerden geriye kalan onbinlerce görsel malzemeden oluşturduğu kitabını tamamlamak üzere. Türk sinemasının ve reklam sektörünün son 25 yılını özetlemesi beklenen ‘Gözlerimin Önünden Geçip Giden Yüzler’ adlı kitap, birçok ünlü ismin de yıllar içersinde geçirdiği evrimi ortaya çıkaran görsel bir arşiv niteliğinde. Fransa ve Japonya’da da yayınlanacak kitabın yayıncısı Osman Uslu ve Sinan Çetin ile konuştuk.- Öncelikle bu kitap projesi nasıl ortaya çıktığını anlatır mısınız?Sinan Çetin: Her şey Osman’ın bana Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun kitabını hediye etmesiyle başladı. Elimde sinema filmi ve reklam çalışmaları ağırlıkla olmak üzere 25 yıla yayınlanan geniş bir görsel arşiv vardı. Osman’dan bana da böyle bir kitap hazırlamasını istedim. Onun yayınevinin titizliği olmasaydı bu kitap ortaya çıkmazdı. - Kitabın içeriği nasıl? Osman Uslu: Kitapta Sinan’ın profesyonel tarihini göreceksiniz. Sinan’ın elinde büyüyüp de ünlü olmuş birçok insanın ilk halini göreceksiniz. Bu kitapta çok ünlü insanlarda var. Bu kitap için ünlüler galerisi de diyebiliriz. Ama kitabın asıl işlevi Türk sineması ve reklamcılığının belgeseli olma misyonunu üstlenmesi. Reklamcı gözüyle baktığımda sektörden insanlar için önemli bir kaynak eser olacak. - Kitap, kitap... deyip duruyoruz. Adını daha belirlemediniz mi?S. Çetin: İsmi belli. Son anda bir değişiklik olmazsa kitabın adı ‘Gözümün Önünden Geçip Giden Yüzler’ olacak.- Peki fotoğraflar hangi yılları kapsıyor?O. Uslu: Sinan’ın kitabının sonu belli değil. Biz bunu her yıl bir cilt olarak devam ettirmeyi düşünüyoruz. Çünkü Sinan sürekli ürettiği için kitabın sayfa sayısı da sürekli artıyor. Ama bu görüntülerin başlangıcını soruyorsan Sinan’ın ilk kamerayı eline aldığı yıla kadar gidiyoruz.S. Çetin: 1980 yılına kadar gidiyoruz.- Yaklaşık kaç görsel malzemeden seçme yapıldı?S. Çetin: Tam rakamı bilmiyorum ama 10 binlerce görüntüden eleme yapıldığı kesin. Yaklaşık 2 bine görüntü kullanacağız. Kişi olarak tam bir rakam veremeyeceğiz ama bu 2 bin rakamının içinde en azından 1500 kişi vardır. Bu arada Sezen Aksu, Selçuk Ural gibi önemli şahsiyetlerin plak kapaklarını da çekmiştim. Onlar da yer alacak. ‘baba bunlar beni nereden tanıyor’- Peki bu görüntüleri saklarken hiç ileride böyle bir kitap yaparım diye düşündünüz mü?S. Çetin: Hayır düşünmedim. Bu iş aslında asistanım Burcu sayesinde oldu. Burcu bütün arşivi çok iyi toparladı. Bir de baktık ki, sinema ve reklam sektörüne ait önemli bir görsel malzeme var elimizde. Son 20-25 yılın televizyon, sinema ve basına yansımasını bu kitapta göreceksiniz. İlerde sosyal araştırmacıların, inceleme yapacakları bir kaynak eser olacak. Ülke olarak geçmişe pek sahip çıkmadığımız için o yıllara dair uçup giden pek çok anıyı bulacaksınız. Benim 1980 yılında ilk çektiğim Renault reklamından, 2004’te Gülse Birsel ve Haluk Bilginer’in oynadığı Türkcell reklamına uzanan hatıralar zinciri bekliyor okurları.O. Uslu: Bir de bu görüntülerin en önemli yanının benzersiz olması. Hem Yeşilçam’ı hem reklam dünyasını hem de fotoğraf sanatını kapsayan, bu kadar uzun bir dönemi kucaklayacak kaç tane yönetmen var ki... - Bu fotoğrafları görünce neler hissettiniz? S. Çetin: Sadece benim ne hissettiğim önemli değil. Okuyucu da benim kadar bu görsel arşivin içinde yer alıyor. İşin ilginç yanı bu aslında. Bu görüntüler kişiye özel görsel malzemeler değil. Bu görüntülerin benim şahsi arşivimde kalmayıp milyonlarca insanın gözü önünde yayınlanmış olmasından dolayı bu kitabın ayrı bir değeri var. Bu kitap aslında Türkiye’nin görsel hafızasının tarihi olacak. Kitabı okuyacak birçok insanın gözünde hatıraları canlanacak. Örneğin 80’li yıllarda izlediği bir filmin fotoğraflarını görünce, belki de o yıllardaki Chris de Burgh şarkısını hatırlayacak. Çünkü bu kitapta her senenin bir görsel karşılığı olacak. - Görüntülere dair anılarınız ya da açıklamalarınız da olacak değil mi?S. Çetin: Birçok görüntü için anı ve görüşlerimi yazacağım.- Peki yarattığınız yıldızların fotoğraflarını görünce ne hissettiniz?S. Çetin: Ben yıldız yarattığım fikrini katılmıyorum. Kimsenin kimseyi yarattığına da inanmıyorum. Örneğin Raga Oktay gerçekten yetenekli bir çocuktu. Onlar yetenekleriyle buralara geldiler. Biz sadece bu yetenekleri keşfettik. O role en uygun insanları seçiyoruz. Onlar da yeteneklerini koyuyorlar ortaya. Örneğin oğlum Orheo, çektiğimiz reklamın televizyonda oynadığını bilmediği için sokakta ilgi görünce bana ‘Baba bunlar beni nerden tanıyor’ diyor. Ben de aşağı yukarı Orheo gibi düşünüyorum. Biz bunları çekiyoruz ama televizyonda yayınlandıktan sonra ortaya çıkan şöhret olgusuyla ilgilenmiyoruz.Sinan’ı reklam işine ben soktum-Sinan Çetin’i reklam işine sokan kişi sizsiniz, değil mi?.O. Uslu: Sinan’ı reklam işine ilk sokan benim. Renault ile başladı Sinan’ın reklam serüveni. Yönetmenimiz son anda askere alınınca, yönetmensiz kaldık. Sinan’a önerdik. Zaten başka şansımız da yoktu. Çok da doğru bir isimle başlamışız. Tabii bir anlamda Sinan’ın da kaderini değiştirmiş olduk. Belki su yolunu bulurdu yine reklamcılığa başlardı. Renault için çektiğimiz o reklam dışarıda yarışmaya da katıldı ve kılpayı kaybettik. - Tabii bu durum sinema sektörüne de bir darbe oldu. Sinan Çetin reklam çekmekten, tamamladığı filmlerini bile vizyona sokamıyor?O.Uslu: Reklam filmi çekmek ekonomik anlamda yönetmeni ve şirketini güçlendiren bir çalışma. Belki de yaptığı birçok uzun metrajlı çalışma, reklam filmlerinden sağladığı kaynakla da ortaya çıkmış olabilir. - Kitap ne zaman yayınlanacak, fiyatı ne kadar olacak?O.Uslu: Her fotoğraf ve görüntü tek tek inceleniyor. Belki kitabı iki cilt halinde de çıkartabiliriz. Çalışmalar hızlı ilerlerse, aralık ayının ilk haftasında okuyuculara yılbaşı hediyesi olarak da sunabiliriz. İlk baskı 3 bin olacak. Bu arada kitabın bir de küçük boyutunu çıkartacağız. Fiyatlar, harcanacak kağıtla doğru orantılı. Ama ticari bir kaygımız yok. Benim asıl işim reklamcılık. Biz bu işi misyoner kimliğiyle yapıyoruz. Kitabı benim ajansım vasıtasıyla Fransa’nın ünlü reklam firması Puplicis’in de desteğiyle Fransa ve Japonya başta olmak üzere diğer ülkelerde de şansımızı deneyeceğiz. Kadir üst kat komşumduİşte Sinan Çetin’in Kelebek’e özel olarak açıkladığı kitabında yer alacak notlardan bazıları:BERLIN IN BERLIN HÜLYA AVŞAR‘Berlin in Berlin’ filmi Almanya’da ve Moskova’da ödüller aldı. Moskova’da jüri, ‘En İyi
Film’ mi, ‘En Ä°yi Kadın Oyuncu’ ödülü mü verelim diye ikilemde kalınca, jüri baÅŸkanı ünlü yönetmen Claude Lelouch, ‘Film zaten güzel, bu cesur kadına ödül verelim’ demiÅŸ. Lelouch, ‘Dünya çapında bir yüz’ deyip, benden adını öğrendiÄŸi Hülya AvÅŸar’a film teklif etmek istedi.BAY EMEHMET ALÄ° ERBÄ°LFilmdeki performansı benim gerçek bir aktörle karşı karşıya olduÄŸumu, insan olarak da hayranlık uyandıracak kadar ciddi bir insan olduÄŸunu gösterdi bana... Televizyon dünyasının sulu komiÄŸiyle hiç alakası olmayan, çok dürüst, delikanlı bir çocuktu.... Gözüktüğünün tam aksine, gerek kendi yaÅŸamında, gerekse iÅŸini yaparken gayet ciddi ve titiz bir adam Mehmet Ali....BONUS CARDKADÄ°R Ä°NANIROnunla yollarımız sürekli kesiÅŸmiÅŸtir. Bir kere üst katımda oturdu, komÅŸu olduk. ‘Jet-Pa’ filminde, ‘Komser Åžekspir’de, sonra da ‘Bonus Card’ta oynattım. Hepsinde de Kadir’e yararlı güzel iÅŸler yaptık. SUPERONLINEOKAN BAYÃœLGENOkan Bayülgen, Superonline filmlerinin süper oyuncusuydu. Okan muhteÅŸem bir tiptir. Bunu hem yüz olarak, hem de aktör olarak söylüyorum... KeÅŸke onunla daha çok film yapabilseydik.TURKCELL- ARA GÃœLER-SÄ°NAN ÇETÄ°NAra Güler’le ikimiz beceriksiz oyuncular olarak, gülmekten baÅŸka bir ÅŸey yapamadık. O gülmelerimiz sayesinde film çok beÄŸenildi.Â
button