Åžimdi o yok etmek istediÄŸiniz adam yeni bir hayat kuruyor

Güncelleme Tarihi:

Åžimdi o yok etmek istediÄŸiniz adam yeni bir hayat kuruyor
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 24, 2005 00:00

Kale kapısı cennete açılıyor. Yüksek duvarlarla çevrili villadan içeri girince...Begonviller, yaseminler, bademler, palmiyeler arasında; mandalina, muz, portakal, hurma, avokado aÄŸaçları, deve tabanları, akasyalar, selviler, yeÅŸil çimenler; ortasında yüzme havuzu, ötesinde küçük, yapay bir göl.Ä°ngiliz tipi bir malikane. Her salonun bir bölümü antika koltuk takımları, bir bölümü hasır takımlar, masif ve cam masalar, antika sehpalar, göz alıcı aksesuvarlarla bezenmiÅŸ, vazolar, biblolar, tablolar, kütüphanelerde bahçecilikten felsefeye kadar çeÅŸitli kitaplar. Hiçbiri süs deÄŸil. Yerli yerinde. Bahçe, ev, eÅŸyalar, ince bir zevkin ürünü. Görmüş geçirmiÅŸ bir hayatın izleri.‘Buralar geçmiÅŸte sürgün yeriymiÅŸ. Namık Kemal’in Magosa’da sürgünde yaÅŸadığı hücrede, ben öğrenci iken defalarca nöbet tuttum, turistik bir yer.’Kullandığı sözcükler sanki çift anlamlı. Bugünü anlatıyor, geçmiÅŸe dokunduruyor. GeçmiÅŸi aktarıyor, bugünkü duygularını vurguluyor.Asil Nadir (64)...Çok deÄŸil, on beÅŸ yıl önce dünyanın en büyük bankalarının direktörleri, çokuluslu ÅŸirketlerin genel müdürleri, cumhurbaÅŸkanları, baÅŸbakanlar kartvizitleriyle onun masasında cirit atıyor. UzakdoÄŸu’dan Latin Amerika’ya uzanan zincirin odağı Londra’da Polly Peck International ÅŸirketi. O, on milyar doların üzerinde bir servetin sahibi. Elindeki güç, bu serveti çoktan aşıyor.Ä°ngiltere’de göz hapsinde ve Ä°ngiltere dışına çıkması yasakken Kıbrıs’a dönen Asil Nadir, yaklaşık sekiz yıldır hiçbir gazeteciyle konuÅŸmuyor. Kendi dünyasına kapanıyor.Kıbrıs’ta Lapta’da yüksek duvarlarla çevrili yeÅŸillikler arasında sohbette, geçmiÅŸten bugüne dramatik, heyecanlı, kiÅŸilere, kurumlara, hatta ülkelere, derslerle dolu bir yolculuÄŸa çıkıyoruz.Sohbet bazen Kıbrıs’a geliyor.Referandum sırasında Asil Nadir sahip olduÄŸu TV’ye çıkıyor. Ekranda Türk tarafından Güney Kıbrıs’a geçen kafileler. Bu görüntüler üzerine Asil Nadir Kıbrıs halkına sesleniyor: ‘Bu manzaraların devamını istiyor musunuz? Ä°stemiyorsanız referandumda Evet deyin.’Bir ara laf, eski eÅŸi AyÅŸegül Tecimer’e geliyor:‘İki çocuÄŸumun annesi. Zaman zaman haberleÅŸiyoruz. Ben AyÅŸegül’ün bir daha Türkiye’ye döneceÄŸini sanmıyorum.’Elektronik eÅŸya, gıda, bankacılık, otelcilik, turizm, denizcilik, tekstil, medya, inÅŸaat, kozmetik sektörlerinde fırtınalar estirdikten sonra:‘Kıbrıslı bir Don KiÅŸot çıkmış, vatan sevgisi nedeniyle Amerikalılarca önü kesilmiÅŸ, onlara göre kabul edilemez politik bir tutum takınmış biri olan ben, arkama bir baktım, kimse yok. Yazıklar olsun! Åžimdi o yok etmek istediÄŸiniz adam yeni bir hayat kuruyor.’Lapta’daki evinde, LefkoÅŸa’daki bürosunda saatlerce sohbet ediyoruz. Bir bölümü kayıtta, bir bölümü kayıt dışı.Yerinden fırlıyor, heyecanını frenleyemiyor, 80’li yıllara ait mavi kaplı raporları çıkartıyor:‘Bunların her biri ciddi maliyetlerle, Türkiye’nin ilerisi için uluslararası firmalarca hazırlanmış projeler.’Türkiye cep telefonuyla 1993’te tanışıyor. Asil Nadir’in dosyalarından biri 1984 yılına ait, cep telefonu raporu. Tütün, fındık, çay, TCDD, elektronik ürünler, ilaç endüstrisine iliÅŸkin projeler günümüz açısından hálá geçerli:‘Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcılar ÅŸu anda uzun vadeli düşünmeyenler. Onları uzun vadeye dönüştürmek gerek. Türkiye’de yıllar sonra ÅŸimdi ilk defa doÄŸru yönde hareket var. Dinamik davranıldığı takdirde, dünyanın bir Türk mucizesine tanık olacağına inanıyorum, çünkü o potansiyel var.’En tepeden baÅŸlayalım. Åžirketlerinizin toplam deÄŸerlerinin en yüksek olduÄŸu nokta ne kadardı?- 80’li yıllarda Polly Peck dünyanın en iyi performans gösteren beÅŸ-on ÅŸirketinden biriydi. Del Monte de halka açılmak üzereydi. Onun da halka açılmasıyla tüm grubun toplam borsa deÄŸeri, 10 küsur milyar dolara geliyordu.Nerede baÅŸladı iniÅŸ?- Bir baÅŸlangıcı yoktu. Çok ani oldu.Sizin hatanız oldu mu?- Hayır, çok iyi bir sanayici, iyi bir finansördüm inancı bende hálá var. Asil Nadir olayının tamamen siyasi olduÄŸuna hem Türkiye’deki hem Kıbrıs’taki ülkeyi yönetenler çok vakıftırlar.Tam olarak neyi kastediyorsunuz?- Kıbrıs’ı. Kıbrıs konusunun çözümsüzlüğünü. Siz yükselirken de Kıbrıs konusu vardı ama.- Kıbrıs konusu vardı ama onun çözümünü etkileyecek boyutlarda deÄŸildik. Halbuki bu sıkıntıların zuhur ettiÄŸi dönemde ÅŸayet taşıdığım iyi niyetleri taşımamış olsaydım, istenilen doÄŸrultuda bir çözümü empoze edebilirdim.Neydi o istenilen çözüm?- Bizleri ömür boyu vatansız bırakabilecek teklifler.Kimden gelmiÅŸti?- (Gülüyor) Bu kadar hırpalandıktan sonra ÅŸuydu, buydu diye benden bir cevap beklememenizi rica ediyorum.VASÄ°LÄ°U Ä°LE BENÄ° UZLAÅžTIRMAK Ä°STEDÄ°Hep bahsedilen bir görüşme var. Ä°niÅŸinizin miladı olarak gösteriliyor. Amerikan BaÅŸkanı’nın Kıbrıs Özel Temsilcisi Nelson Ledsky ile yaptığınız toplantı.- Evet, 1989 Aralık’ında, Londra’da ofisinde ziyaret etmiÅŸtim.Ne oldu o görüşmede?- O görüşmeden evvel, bir defa hem Türkiye’ye hem Kıbrıs’a görüşmemde bir mahzur olup olmadığını sordum. Bir sorun olmayacağını söylediler; biz de gittik. Toplantıda dört kiÅŸiydik. Ledsky, Amerikan Büyükelçi Yardımcısı, ben ve Kıbrıs’ta danışmanlığımı yapan bir zat. Ä°ki saate yakın konuÅŸtuk. Kıbrıs’ın birleÅŸmesinden bahsediyordu.Siz ne dediniz?- Ben çok kibar bir ÅŸekilde bunun kabul edilemeyeceÄŸini anlattım. Onun yerine kendisine ÅŸu anda Annan Planı diye anılan önerinin biraz daha geliÅŸmiÅŸ versiyonunu tavsiye ettim. Yani iki ayrı egemen devlet, bunların üstünde federasyondan konfederasyona kadar kayan bir siyasi eÅŸitlik.Nasıl karşıladı bunu?- Bir teklifle geldi. ‘Güney’de CumhurbaÅŸkanı Vasiliu, kuzeyde de halk sizi seviyor. Sizi Vasiliu ile tanıştıralım. Onunla uzlaÅŸmak kolay olur. Böylece de Kıbrıs sorunu çözülür’ dedi.Yani size Kıbrıs’ın başına geçmenizi önerdi.- Siyasetçi olmadığımı, bu konularla ilgim olmadığını anlattım.Ä°NİŞİN BAÅžLANGICI LEDSKY GÖRÜŞMESÄ°Peki söylendiÄŸi gibi, iniÅŸiniz o görüşmedeki tavrınızdan sonra mı baÅŸladı sizce de?- O görüşmeden sonra Kıbrıs’ta cumhurbaÅŸkanlığı ve parlamento seçimleri oldu. Hatta dışarıdan, kaynağını açıklayamayacağım yerlerden bazı müdahaleler oldu seçimlere. Ama yine benim desteklediÄŸim ekipler yönetimde kaldılar. Seçimlerin hemen ardından da Ä°ngiltere’de, bize karşı bir hücum organize edilmeye baÅŸlandı. Olmayan hadiselerin varlığı iddia edilerek yürütüldü bu hücum. Kimler tarafından, diyecek olursanız, ÅŸu anda artık bu kadar zamandan sonra, bu kadar iyi ÅŸeye gidiÅŸten sonra, artık beni ilgilendirmiyor da diyebilirim.Yani, düğmeye Ledsky görüşmesinde basıldı.- BaÅŸlangıç noktasıydı. Peki, siz iÅŸadamısınız. Böylesi karmaşık bir siyasi çözüm için nasıl oluyor da bir iÅŸadamına geliyorlar?- Ben de aynı ÅŸeyi sordum. Maalesef enteresan bir ÅŸey oluÅŸuyor ama. Küçük ülkelerdeki büyük iÅŸletmelerin siyasi etkinliÄŸi istemeden artabiliyor. Çünkü on binlerce çalışanımız oluyor, dolayısıyla arzu ettiÄŸimiz yönde siyaseti etkileme potansiyelimiz doÄŸuyor. Bu bir gaye ya da vardığınız bir nokta deÄŸil ama. KendiliÄŸinden oluÅŸan bir ÅŸey.Sonra soruÅŸturmalar, vergi kaçakçılığı suçlamaları, 24 bin yatırımcınızdan zimmetinize para geçirme iddiaları...- O suçlamalarla karşı karşıya kaldığımda, ben 20 seneden beri dünyanın en meÅŸhur denetim ÅŸirketlerinden biri olan Coopers&Lybrand’la çalışıyordum. Polly Peck’in hesaplarından, ÅŸahsi varlıklarımdan, tüm muhasebe kayıtlarımdan onlar sorumluydu. Böyle profesyonel murakıplar sizin iÅŸlerinizle ilgilenirken, bu tür ÅŸeyler yapmak imkansızdır.CHURCILL’İN HABER REKORUNU KIRDIMPeki kamuoyu önünde anlatmadınız mı bunları?- Anlatmaya çalıştım tabii. Ama asılsız söylentiler, soruÅŸturmalar, baskınlar baÅŸladıktan sonra borsada ÅŸirketlerimiz göreceÄŸi kadar zarar gördü zaten. BeÅŸ aylık bir dönemde benim hakkımda Ä°ngiliz basınında o kadar çok haber çıktı ki, 1944-45 savaÅŸ yıllarında Churchill hakkında yazılanlardan daha fazlaydı. Churchill’in haber olma rekorunu kırmışım. Hepsi yalan yazılardı.Orada hakkınızda iflas kararı çıktı, ÅŸirketlerinize el kondu. Peki Kıbrıs’taki ve Türkiye’deki malvarlığınız nasıl elden gitti?- Hem Türkiye’de hem Kıbrıs’ta inanılmaz bir ÅŸeyle karşılaÅŸtık. Mesela Türkiye’de yüz milyonlarca dolarlık malvarlığım gitti. Çünkü başıboÅŸ kalmıştı. Hiçbir ÅŸey yapamadım.Sattınız mı yani?- Hayır, hiçbir ÅŸeyi satamadım. Her ÅŸey çarçur oldu.Haciz mi oldu?- Ne haczi canım? Çarçur oldu. Çarçur...Kıbrıs’ta da mı böyle oldu?- Burada Türkiye’ye kıyasla daha az hadiseler olmuÅŸtu. Ama burada da enteresan ÅŸeyler oldu. O zaman en büyük iÅŸverendim ülkede. Bu sıkıntılı dönemlerde o zaman çok insafsızca davranıldı bize. Milyonlarca dolarlık vergiler, cezalar... Öyle öyle gitti iÅŸte.Kaçışımı güçlü Ä°ngiliz arkadaÅŸlarım organize ettiÄ°lk tutuklanma öyküsü nasıl?- Ä°lk tutuklanma üç günlüktü. Nerede oldu?- Londra’da. Ä°stanbul’dan iÅŸlerimi takip etmek için geliyordum. Havaalanında indim kalabalık, silahlı, kurÅŸun geçirmez yelekli polis ekipleri vardı.Sebep?- Bu gücü altından alın, diye bir düşünceye girdiler ya politik nedenden dolayı. Bu operasyondaki beyni söküp alma düşüncesine kapıldılar. Yani ‘Get the brain out.’Sonra Ä°ngiltere’den çıkış yasağı koydular.- Hemen koydular ki, iÅŸlerime bakamayayım. Ä°ki sene dokuz ay, suçumun ne olduÄŸunu öğrenebilmek için Ä°ngiltere’de gönüllü savaÅŸ verdim.Kaçışınız nasıl planlandı?- Baktım hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmiyor. Hatta Kıbrıs davası nedeniyle artık hayatımın tehlikede olduÄŸuna ve oralarda çok sallanmamam gerektiÄŸine inandım. Çok güçlü, çok deÄŸerli dostlarım vardı Ä°ngiltere’de her ÅŸeye raÄŸmen. Bakan düzeyinde olsun, deÄŸiÅŸik düzeylerde olsun. Onların saÄŸladığı bir uçakla, küçük bir havalimanından havalanıp direkt Kıbrıs’a uçtum. 1993’ün Mayıs ayıydı.Çok rahat bir kaçış olmuÅŸ.- Ä°ngiliz dostlarımın organize ettiÄŸi bir hadiseydi. Havalimanı için Londra’ya 100 kilometre mesafede bir yere gitmemiz gerekti sadece.ÊYanınıza ne aldınız ayrılırken?- Kendimi aldım sadece, baÅŸka bir ÅŸey almadım.Türkiye ve Kıbrıs’ta kimlerin haberi vardı bu iÅŸten?- Kimsenin haberi yoktu.ErdoÄŸan’ı belediye baÅŸkanlığından beri takip ediyorumSayın ErdoÄŸan’ı, belediye baÅŸkanlığı zamanından beri hep takip etmiÅŸimdir. Zaman içinde Türkiye’nin yönetiminde çok ehemmiyetli bir rol oynayacağı inancı vardı bende. Nitekim öyle oldu. Tanışmışlığım var. BaÅŸbakan olmadan önce. Seçimler olduktan sonra bir defa görüştüm. OluÅŸumları takdirle karşılıyorum ben Türkiye’de. Eskiden cesaret edilemeyen enteresan ÅŸeyler oluyor. Ama bilhassa eÄŸitim konusunda çok ciddi merhaleler oluÅŸması lazım.Kıbrıs’ta ÅŸimdi iÅŸler çok iyi doÄŸru, dinamik bir yoldayızKıbrıs’taki son genel seçimlerde kimi desteklediniz?- ÇoÄŸunluk olarak Kıbrıs’ta çözümden yanaydık. Bu çözümün Avrupa BirliÄŸi’nden dolayı Türkiye’ye yaratacağı avantajları da biliyoruz. Buna uygun bir ekibe ihtiyaç olduÄŸunu biliyorduk.Anlıyorum. Peki referandumda ne oy kullandınız?- Yüzde 65’in (Evet) içindeydim.Sonuçtan memnunsunuz öyleyse.- Ä°lk defa dünya Kıbrıs Türkü’nün ve Türkiye’nin adil bir çözüm istediÄŸini fark etti deÄŸil mi? Memnunum elbette.Kıbrıs olayında herkesin benimsediÄŸi bir çözüm ÅŸekli var. Sizinki nasıl?- Bir Kıbrıs Türk Devleti bir de güneyde Kıbrıs Rum Devleti olacak. Bunun üzerinde de inÅŸallah bir federasyon. Bizim istediÄŸimiz, siyasi eÅŸitliÄŸi olan federal bir çatı altında kendimiz yönettiÄŸimiz egemen bir ülke olmak.Sayın Denktaş’la çeliÅŸki yaÅŸamış oldunuz.- Ben çeliÅŸki sözcüğünü kullanmak istemiyorum. Sayın DenktaÅŸ çok uzun, çok ciddi hizmetler vermiÅŸtir Kıbrıs’a. Birlikte vermiÅŸizdir. Ama zamanın etkisiyle belki biraz yorgundur.Åžimdiki cumhurbaÅŸkanı Sayın Mehmet Ali Talat ile iliÅŸkiniz nasıl?- O da çok saygın...Görüşüyor musunuz sık?- GerektiÄŸi zaman... Benim ÅŸahsen devamlı siyasi erkle iÅŸim olmuyor. Lüzumlu olunca konuÅŸuruz.Nedir bu lüzum olan ÅŸeyler?- Ãœlkenin gidiÅŸatı konusunda, halkın isteklerini belki bazen algılamakta sıkıntıları olursa, onları izah etmekten çekinmiyoruz. Ama ÅŸimdi iÅŸler çok iyi... DoÄŸru, dinamik bir yoldayız.VATAN SAHÄ°BÄ° OLMA ÇABALARIMIZ SÃœRÃœYORÄ°ngiliz polisi sizi halen ‘Arananlar’ listesinde tutuyor. Åžu andaki uluslararası durumunuz nedir? Kıbrıs’ın dışına çıkabiliyor musunuz?- 2000’den beri Kıbrıs’tayım ve bir tek Türkiye’ye gidip geliyorum. Seyahat edebileceÄŸim bir sürü ülke var ama gitmedim.En son ne zaman geçtiniz Türkiye’ye?- Son iki yıldır hiç gitmedim.Özel uçakla mı seyahat ediyorsunuz?- Türk Hava Yolları ve Kıbrıs Hava Yolları saÄŸ olsun.Daha ne kadar sürecek peki bu durumunuz?- Vatan sahibi olma konusundaki çalışmalarımız devam ediyor ama hadiselerin çok yakında akıllı bir ÅŸekilde finale eriÅŸeceÄŸi inancındayım.TÃœRKÄ°YE’DE BASIN SEKTÖRÃœNE KIBRIS DAVASI İÇİN GÄ°RDÄ°M1988’de Günaydın gazetesini satın alarak, Türkiye’de basın sektörüne de girdiniz. Sonra GüneÅŸ gazetesi, GeliÅŸim Yayınları... Neden? Özal mı istedi?- Hayır. Rahmetli Turgut Özal Bey’le hiçbir iliÅŸkisi yoktu benim basına girmemin. Biz Kıbrıslılar, uzun yıllar bir vatan sahibi olma konusunda ciddi sıkıntılar yaÅŸadık. Vatansız kaldık. Bu her Kıbrıslı Türk’ün görevi olduÄŸu gibi benim de görevimdi.Bunun basınla ilgisi neydi?- Zaman zaman Türkiye’de, Kıbrıs sorununun anlaşılması konusunda sıkıntılar oluyordu. Kıbrıs’ta bir yanlış zuhur ederse bunu hem Türkiye devletine hem Türk halkına aktarma konusunda bir organa ihtiyaç vardı. Organ basındır inancından dolayı ben medyaya girdim. Kıbrıs davasını iyi anlatmak için.TEK GELÄ°RÄ°M KIBRIS MEDYA GRUBUKıbrıs Medya Grubu çatısı altında Kıbrıs’ta dört medya ÅŸirketiniz var. Kıbrıs gazetesi, Kıbrıs TV televizyon kanalı, Kıbrıs FM radyosu ve Ä°ngilizce yayın Cyprus Today gazetesi. Åžu anda bu grup dışında baÅŸka bir geliriniz var mı?- Hayır, baÅŸka gelirim yok. Ama enteresan projeler hazırladık. Yakında ekonomik yönden yeni hamleler yapabiliriz. Ama çok kritik bir dönemdeyiz. Yani siyasi bir ÅŸeyden bahsediyorsunuz.- Evet, siyasi bir kritiklikten bahsediyorum. Çünkü saÄŸlıklı bir siyasi ÅŸemsiyenin, ekonomideki geliÅŸmeye olacak ehemmiyetini çok iyi anlayanlardan biriyim.AYÅžEGÃœL’ÜN TÃœRKÄ°YE’YE DÖNECEĞİNÄ° SANMIYORUMAyÅŸegül Tecimer’le görüşüyor musunuz?- Telefonla görüşüyorum. Çocuklarımın, iki çocuÄŸumun annesidir. Özel hayatı bırakalım. Neden biliyor musunuz? That’s my life. It’s private and privately mine. (Bu benim hayatım. Özel ve sadece bana ait.)Sadece bunu sordum. Zaman zaman görüşüyor musunuz?- Tabii görüşüyorum. SaÄŸlığı iyi.Türkiye’ye dönecek mi?- Ben AyÅŸegül’ün bir daha Türkiye’ye döneceÄŸini sanmıyorum.ELÄ°MDEKÄ°LER AZALMIÅž OLABÄ°LÄ°R AMA EN DEÄžERLÄ° VARLIÄžIM KUZEY KIBRIS DURUYORBir zamanlar dünyanın en güçlü insanlarından biriydiniz. Ä°ÅŸadamları, siyasiler... YaÅŸadığınız o dönemden sonra ÅŸimdi ne hissediyorsunuz bugün?- Kendimi geliÅŸtirmeye çalışıyorum devamlı. Ä°leriye dönük düşüncelerimde, hislerimin daima doÄŸru olduÄŸunu düşünmüşümdür ben. Åžu anda tabii, daha kısıtlı bir coÄŸrafi ortamda olduÄŸum için belki çok arzu ettiÄŸim bir konumda deÄŸilim. Ä°kincisi, böylesi bir kritik ortamda, Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik geliÅŸmesine katkılarım olabilirdi. Bu beni üzüyor.Bunların dışında kiÅŸi olarak kendi geçmiÅŸinizle hesaplaÅŸtığınızda ne hissediyorsunuz?- Kendimi çok iyi hissediyorum. Neden biliyor musunuz?Neden?- Bütün bu felaketlere raÄŸmen bir defa Türkiye’ye çok ciddi hizmetlerim olduÄŸu inancındayım. Mesela Vestel sadece sıradan bir teknoloji ÅŸirketi deÄŸildi. Türkiye’de üretip, UzakdoÄŸu’ya ürün satmak bir ilkti Türkiye’de.Aslında ben daha insani yönden soruyorum.- Elimdeki bir sürü ÅŸey azalmış olabilir tabii. Ama benim en deÄŸerli varlığım, Kuzey Kıbrıs. O yerinde duruyor. Vatan sahibi olmanın deÄŸerini ölçebilen birisi varsa ve bana ÅŸu kadardır, derse belki rahatlayacağım. Ama deÄŸeri yok deÄŸil mi?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!