Sema DENKER
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2006 00:00
Ünlü manken Ece Sükan, bir koleksiyoner itinasıyla topladığı vintage (eskiye ait, tek ve özel) aksesuvar ve elbiseleri, geçtiğimiz ay Nişantaşı’nda açtığı Ece Sükan Vintage adlı butikte meraklılarına sunmaya başladı.
Butiğin müdavimleri arasında, Candan Erçetin, Nil Karaibrahimgil gibi ünlüler bulunuyor. Ece Sükan’ın hayali ise Gönül Yazar ile Ajda Pekkan’ın gardıroplarını incelemek...
Vintage merakı nasıl başladı?
- Bu merak annem sayesinde başladı. Çünkü annem bir tiyatro sanatçısı (Serpil Sükan) ve ikinci el kıyafetleri toplamayı çok sever. Özellikle de aksesuvarları... Dolayısıyla kendimi bildim bile bende de vintage merakı vardır. Mesleğim icabı çok gezdiğimi için gittiğim her yerden kemer, şapka, gözlük, kıyafet almışımdır. Ama bu merakım asıl New York’ta ağabeyimin yanında yaşadığım dönemde başladım. New Yort tam bir vintage cenneti. Aksesuvar ve kıyafetlerimin çoğu New York’tan. Çok uzun zamandır koleksiyoner itinasıyla vintage topluyorum.
Butiğinizde sattığınız ürünlerin hepsi tek ve özel mi?
- Evet, hepsi tek ve özeldir. Vintage, eskici ya da ikinci el dükkanı değildir. İkinci el ürün satıyoruz ama bunlar özel, tek ve değerlidir. Ben, vintage’ın daha değerli olduğunu ifade etmeye çalışıyorum. Hani ikinci el denilince insanların aklına hep kötü ve ucuz ürün gelir. Ben de bu butiği açarak, bunun böyle olmadığını, vintage’ın daha değerli olduğunu sunmak istedim. Buradaki ürünlerin bir çoğu zamanın ikonlaşmış tasarımlarıdır. Bir eski eşya vardır, bir de antika. Antika daha değerlidir. İşte vintage da öyle. Kıyafeti değerli yapan tasarımcıları ve akımları temsil ediyor olması. İkinci el bile olsa değerini yitirmez. Bu elbiselere giyilmiş mantığı ile bakılmamalı.
Vintage, Avrupa ve Amerika’da çok yaygın. Türkiye’deki durum nedir?
- Biz de daha yeni yeni vintage’ın değeri anlaşılmaya başlandı. Amerika’da Oscar törenlerinde bile bir çok ünlü vintage Valentino, vintage YSL giyiyor. Çünkü vintage daha değerli. İnsanlarda artık prototipten çıkıp, daha özgün ve farklı olma arayışı başladı. Bu durum Türkiye’de de geçerli. Dolayısıyla vintage’ın kısa sürede Türkiye’de de yayılacağına inanıyorum.
Zaten modada da eskiye dönüş var?
- Evet, çünkü artık akım yok. 1920’li, 30’lu, 40’lı yıllara bakın, müthiş akımlar var. Savaş sonrasında da yine öyle. 90’larda ise minimalizm öne çıktı. Ancak 2000’li yıllard hiçbir akım oluşmadı. Dolayısıyla da geriye dönüş başladı. Bu durum müzikte de aynı. Şu anda ünlü tasarımcıların hepsi, geçmiş zamanın modasından esinleniyor. Eski çantaları, kıyafetleri yeniden modernize ediyorlar. Modada büyük bir tıkanma yaşıyoruz. Eski artık çok kıymetli. Her şeyi karıştırma özgürlüğü doğdu.
SEFİRE EŞLERİNİN GARDIROPLARI HAZİNE
Eski, renkli, cıvıl cıvıl... Şimdi öyle mi, her şey simsiyah. Kadın, erkekleşti.
- Kesinlikle... İstanbul’da renkli giyinen bir tane kadın yok. Modacılar da öyle, tıkandılar. Ece Sükan Vingtage’ın bu noktada bir alternatif olacağına inanıyorum. Arayıp da bulamayanların mekanı olacak burası. Sezonsuz ve zamansız bir butik burası.
Bir ürünün tek ve özel olduğunu nasıl anlıyorsunuz?
- Bu işin de eksperleri var. Onlar söylüyor... New York’ta alışveriş yaparken, bazı kıyafetleri bu eksperlere göstererek aldım. Onlar yılını ve ürünün tek olup olmadığını hemen söylüyorlar. Bu da tabii daha çok ünlü tasarımcıların kıyafetlerinde söz konusu olabiliyor. Bu işin yurtdışında kursları var. Oraya gitmek, eğitim almak istiyorum. Yani bir elbiseyi elime aldığımda, kaç yılında yapıldığını, hangi akıma ait olduğunu anlamak istiyorum.
Şu an butiğinizde kaç tane ürün var?
- Aksesuvarlarla beraber 300 ürün bulunuyor. Burada 1940’lı yılların bir elbisesini de bulabilirsiniz 90’ların bir aksesuvarını da... Özellikle bir tane müze parçası var ki onu satmaya kıyamıyorum: 1959 yılında YSL’in DİOR için yaptığı bir tasarım. O bu butiğin en değerli elbisesidir. Zaten satmıyorum. Sonra Giorgio di Sant’angelo’nun, Balenciga, Ossie Clark, Lanvin, Chanel’in de çok değerli vintage’ları var.
Bütün bu ürünleri nereden ve nasıl toparladınız, biraz anlatır mısınız?
- Londra, Paris ve New York... İstanbul’dan topladıklarım da var. Yakın çevremden de toparlamaya devam ediyorum. Bazı sefire eşlerinin gardıroplarından aldığım çok değerli elbiseler var. Sefire eşlerinin gardıropları her zaman benim için hazine olmuştur. Çünkü gardıroplarında çok güzel marka kıyafetler çıkabiliyor. Annem Ankara’da yaşadığı için, onun çevresinden gelen kıyafetler oluyor.
Sanatçılardan ve sosyetenin ünlü isimlerinden de toplayabilirsiniz?
- Keşke, bu beni o kadar mutlu eder ki. Eminim ki hepsinin evinden çok güzel parçalar çıkar. Mesela Gönül Yazar, Ajda Pekkan... Onların gardıroplarına keşke bakabilsem. Kim bilir ne kıymetli vintage’ları vardır.
Ünlüler de geliyor
Türk tasarımcıların vintage ürünlerine de yer verecek misiniz butiğinizde. Mesela Yıldırım Mayruk gibi?
- Tabii ki... Yıldırım Mayruk, Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Dilek Hanif gibi ünlü modacıların eski kıyafetlerini de buraya koyacağım. Bir de genç tasarımcıların ürünlerini butiğimde sergilemek istiyorum. Onlar da seslerini duyurmuş olur.
Fiyat aralığınız nedir?
- 50 YTL’ye kemer de var, 3 bin YTL’ye gece elbisesi de... Bu fiyatları, gece ve günlük giyim olmasına, markanın değerine göre belirliyorum.
Butiğinizde ünlü isimlerin giydikleri ürünler var mı peki?
- Şu anda yok. Ama satın alan ünlüler var. Mesela Candan Erçetin, Nil Karaibrahimgil, Eda Taşpınar buraya gelip, birkaç ürün satın aldılar. Ben inanıyorum ki burada, sanatçıların beğeneceği, çok alternatif şeyler var. Bunu gelen tepkilerden de anlıyorum. Çünkü birçok ünlü isim, ’iyi ki yaptın’ diye geliyor.