Şimdi bana bir il verseler rahatlıkla yönetirim

Güncelleme Tarihi:

Şimdi bana bir il verseler rahatlıkla yönetirim
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2010 00:00

2003 yılında hayatını kaybeden Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu (27) AK Parti’den siyasete girdi. Genç Yazıcıoğlu, babası gibi sıra dışı fikirleri olduğunu ama bunları açıklamak için erken olduğunu söyleyip ekliyor: Tecrübem büyük!

‘Süper Vali’, ‘Dördüncü Murat’, ‘Aykırı Vali’, ‘En Genç Vali’ gibi onlarca lakabı bulunan, valilik yaptığı döneme aldığı radikal kararlar, tavizsiz duruşu ve başarısıyla damgasını vurmuş, adına bir roman yazılmış, bir sinema filmi ve bir TV dizisi yapılmış, 2003 yılında da, kimileri tarafından ‘şaibeli’ bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş Recep Yazıcıoğlu’nun oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu (27) siyasete girdi.
Amcası Devlet Eski Bakanı ve Ankara Milletvekili Sait Yazıcıoğlu’nun ardından AK Parti’deki ikinci Yazıcıoğlu olan Mehmet Kemal, hık demiş babasının burnundan düşmüş. Erzincan Valisi olduğu dönemde düzenlediği spor müsabakaları nedeniyle sık sık bir araya geldiğimiz Vali Yazıcıoğlu gibi konuşurken ellerini kullanan, sinirlendiğinde ses tonu yükselen, sıkı bir Yeşilaycı olan, heyecanlı, özgüvenli ve fakat içindeolmasına rağmen siyasete karşı son derece temkinli duran Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, babasından sonraki yıllarını ve siyasete giriş sebeplerini anlattı.

Babanızdan sonra siyasete girinceye kader kendinize nasıl bir yol çizmiştiniz?
Bilkent Sahne Sanatları Tiyatro Bölümü mezunuyum. En iyi erkek oyuncu olarak girdiğim okulumu başarıyla bitirdim. Ardından da Anadolu Üniversitesi’ne devam ettim. İşletme bölümü üçüncü sınıfta okuyorum. Siyasette, konservatuvarlı olmamın faydasını görüyorum çünkü babam da hep “Tiyatrocudan iyi siyasetçi olur” derdi. O, bunu biraz esprili söylüyordu ama çok haklıydı. Kişinin kendisini doğru ifade edebilmesi, ses tonunu ve mimiklerini kontrol edebilmesi çok önemli. Bunu sakın ‘oynuyor’ diye algılamayın. Bu yapmacıklık değil tamamen profesyonel bir eğitim.

Neden oyunculuk yapmadınız?
Çok teklif aldım. Hatta reklam filmi teklifleri de aldım ama yapmadım. Aile, tiyatroyu biraz küçümsedi, baskı oldu üzerimde. “Tiyatronun üniversitesi mi olur!”, “Kaç yıllıktır tiyatronun okulu!” diyenlerle çok karşılaştım. Türkiye’de ne yazık ki görselliğe çok önem veriliyor. Harvard’dan, Boğaziçi’nden mezun olan adam sanki çok mübarek bir adammış gibi kabul görüyor. Bence öyle değil. Sen kendini geliştiriyorsan, okuyorsan, araştırıyorsan, nerede okuduğun, ne giydiğin, ne taktığın, nerede yaşadığın, hangi konumda olduğun çok önemli değil. Şimdi Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü üçüncü sınıf öğrencisiyim; etiket olsun diye okuyorum. Bana kazandıracağı bir şey yok, ticaret hayatıma devam ediyorum zaten.

Ne iş yapıyorsunuz?
Çöpçüyüm. (Gülüyor) İki senedir, katalitik toplama işi yapıyorum. Bununla beraber hastanelerde çalışan temizlik personeli için hazırladığımız bir eğitim programı işi de var.

AK Parti’de olmak iş anlamında da önünüzü açar mı?
Yok yok! Devletle alakalı bir iş değil bizimki.

Siz mi siyasetle ilgilenmek istediniz yoksa siyaset mi girdi sizin hayatınıza?
Yöneticilik, idarecilik benim genlerimde var. Karşımda babam gibi çok iyi bir hocam vardı ve bunun siyasette de avantajı oldu. Babam yaşarken herkes benim de vali olmamı bekliyordu. Babam vefat ettikten sonra siyasete girip girmeyeceğimi sormaya başladılar. Bir anlamda siyaset öne çıkınca valilikten paçayı kurtardım diye sevindim. Babamı ve yaptıklarını çok yakından takip edebilme fırsatım oldu. Evet, babam bir bürokrattı ama siyasetçi gibi de bir duruşu vardı. Bence yaşasaydı bundan sonrası da onun için siyasetti.

Babanız aramızda olsaydı o da siyaset için AKP’yi mi tercih ederdi acaba?
Bu soruyu ben cevaplandıramam. Hakkın rahmetine kavuşmuş biri hakkında bunu söylemem çok yakışıksız olur.

Ama aşağı yukarı fikirlerini biliyorsunuz bir yorum yapabilirsiniz?
Babam modern olduğu kadar muhafazakar ve inançlı bir insandı. Beş vakit namazını da kılar, raftingini de yapardı. Onun için hayat çok yönlüydü. Yine de babamın tercihini benim cevaplamam haddimi aşmak olur. Ama rahatsızlıklarını biliyorum. Tıkanmış bürokrasiden nefret ediyordu. Halkın içindeydi babam. Devlet kurumlarının aslında tekel olduğunu söylerdi. Yani siz filanca bakanlıktan iyi hizmet alamıyorsanız, ‘o zaman gideyim de başka bir kurumdan bu hizmeti alayım’ deme şansınız yok. Orada en kaliteli, güler yüzlü hizmeti vermek gerekiyordu. Kimseye tepeden bakmadan bir şeyler yapma gayreti içindeydi. Babamın “Tiyatrocudan iyi siyasetçi olur” sözü sihirli bir sözdür. Şunu çok iyi biliyordu bence, ben vali filan olmam ama siyasetçi olurum. Çünkü ben hayata daha farklı bakabiliyorum. Onun dönemi ile benim dönemim arasında fark var. Ben o dönemi çok yakından yaşamış biriyim. Bire bir içinde olduğum için tecrübeliyim de bir noktada. Babam o süreçte bir ili yönetirken az buçuk olaylara da şahidim. Babam 84 yılında vali oldu ben 19 yaşıma kadar o süreci bire bir yaşadım. Erzincan ve Denizli dönemini çok yakından bilen biriyim. Zaten babam yaptıklarını göstermeyi, anlatmayı de severdi. Toplantılara katılıp, masasını karıştırırdım, nerelere imza attığına bakardım. Dolayısıyla alaylıyım. Şimdi bana bir ili verseler yönetirim. Sıkıntı çekmem. Çok da iddialı olmayayım bunun için tecrübe bilgi birikim gerekir amenna, ama çok da yabancılık çekmem o noktada.

Başka partilerden de teklif aldınız mı?
Aldım evet, ama ben zaten amcamdan dolayı AK Parti’nin içindeydim. İnsanlar kendilerini en rafat ifade edebilecekleri, başarılarını, kabiliyetlerini sergileyebilecekleri yerde siyaset yaparlar. O yüzden benim tercihim AK Parti oldu. Sayın Başbakan’ın gençlere verdiği büyük bir önem var. Örneğin gençlik kollarının her organizasyona katılır. Gençlik kollarının MYK’ya katıldığı tek partidir AK Parti. Ben 27 yaşında bir üniversite öğrencisiyim değil mi? Başbakan beni bile karşısına alıp, sohbet etmiş, derdimi dinlemiştir.

Neticede siz de 27 yaşında herhangi bir öğrenci değilsiniz. Bu yakınlıkta biraz da babanız ve amcanızın etkisi yok mudur?
Olabilir ama kimlerin çocukları, yeğenleri var? Bence zorunlu değildi benim sıkıntılarımı, fikirlerimi dinlemeye. Günde 3-4 saat uyuyabilecek kadar yoğun çalışırken bana vakit ayırdı.

Neler yapıyorsunuz parti çatısı altında?
İlleri ziyaret edip teşkilatları gördük, tanıdık. Partiyi bir tanıma süreci ile geçti. Gençler ile siyaset arasında yakınlık kurmak onları buluşturmak, gençleri bilinçlendirmek gerekiyor. Bunun için konferanslar, bilgilendirmeler yapmak, memleket adına fikirlerini almak ve babamın da yaptığı gibi en önemlisi onları muhatap kabul etmek gerekir. Onları motive edebilirsek her şey çok kolay olur. Gençlere hayal kurdurabilmeyi hedefliyoruz. Onları sanatla sporla motive edebilmeliyiz.

Sizin de babanızınkiler gibi ilginç fikirleriniz var mı?
Olmaz mı! Ama bunları açıklamak için çok erken. Evelallah dumanını da attırırız o yönde bir sıkıntı yok; ama önce parti yapısını iyice öğrenmem nerelerde faydalı olacağımı görmem lazım. Şu anda tanımlayabileceğim bir görevim yok parti içinde.

Parti içinde etkin görevler almak istiyor musunuz?
Bu benim isteyeceğim bir şey değil. Siz isterseniz kıymetsizleşir çünkü. Başkalarının sizi buraya layık görmesi gerekir.

MAALESEF SÜT DEĞİL KOLA İÇİYORUM

Babanız özellikle çocukların ve gençlerin kola yerine süt içmesini istiyordu. Siz kolacı mısınız, sütçü mü?

Maalesef kola içiyorum? Hem de çok ciddi tüketiyorum.

Alkol yerine üzüm mü yiyorsunuz?
Koyu bir Yeşilaycı’yım dolayısıyla zaten alkol ve sigara kullanmıyorum. Meyveyle pek aram yok o yüzden üzüm de yemiyorum.

Nerelerde eğleniyorsunuz?
Benim aman aman bir gece hayatım yok çünkü ben taşrada büyüdüm sonra büyükşehire geldim. Ama arkadaşlarımla bazen dışarı çıkıyorum. Onlar nereye gidiyorsa, eşlik ediyorum.

KAHVECİ’NİN ÇOCUKLARIYLA GÖRÜŞMÜYORUZ

Böyle senaryolar çok yazıldı. Zaman zaman siz de babanızın bir suikaste kurban gittiğini düşünüyor musunuz?

Bunu düşünmemeye özen gösteriyorum. Bazen yalnız kaldığımda aklıma takılmıyor değil ama mümkün olduğu kadar böyle olmadığına inandırmaya çalışıyorum kendimi. Bunun için bütün araştırmalar yapıldı ama bir şey çıkmadı. Gerçi bu dönemde konuşulan, suikaste kurban gittiği iddia edilen başka isimler var; onlar ispat edildi mi, onlar da edilmedi. Ailem ve kendi psikolojimin sağlığı adına babamın vefatının kader olduğunu düşünüyoruz. Keşke şu anda bizimle olsaydı.

Babanızın arkadaşlıklarını sürdürüyor musunuz?
Bu karşılıklı bir iletişim. Benim çok sevdiğim saygı duyduğum baba dostlarım var. Ha tabii baba dostu görünenler de var. Babamın zamanında ondan çıkarı olabileceğini düşünen ve bize çok yakın davranan insanlar vardı. Babamın vefatından sonra bizi hiç arayıp sormadılar. Şimdi siyasete girdiğimi duyanlar yine aramaya başladı ama artık tecrübeliyim. İnsanları kıymetlerine göre derecelendiriyorum.

Babanızın uzaktan akrabası ve en az onun kadar sevilen bir devlet adamıydı Adnan Kahveci. O da bir trafik kazasında vefat etti. Onun oğulları ile iletişiminiz sürüyor mu?
Yok, hayır...

Sebebini öğrenebilir miyim?
Bir sebebi yok, bir irtibatımız da yok. Böyle olması herkes için dahi iyi?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!