Nilgün KARATAŞ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2007 00:00
Silk&Cashmere markasıyla yurtiçinde olduğu kadar yurtdışındaki 50 noktada ürünlerini satarak, 15 yılda kendine pazarda yer açan Ayşen Zamanpur, yeni hedef olarak havaalanlarını seçti.
İstanbul ve İsviçre’de havaalanlarında ürünlerini, Avusturya’da satmaya hazırlanan Zamanpur, "Bu yıl Cannes’da freeshop fuarına katılan tek Türk firmasıydık. Dünyanın bütün havaalarında olmak istiyoruz" dedi.
FABEKS Dış Ticaret olarak 15 yıl önce Silk&Cashmere markasını yaratarak yola çıkan Ayşen Zamanpur, mağazalaşma konusundaki hedefleri gerçekleşince, gözünü havaalanlarına dikti. Saf kaşmir ve saf ipek ile bu iki elyafın birleşimini olan kaşipekten oluşan koleksiyonlarıyla, dar bir pazar olan bu alanda kendilerine bir yer edindiklerini söyleyen Zamanpur, "Şimdi de dünyanın bütün havalanlarında yer almak için çalışıyoruz" dedi. Halen İstanbul ve İsviçre’de havaalanlarında ürünlerini satan Zamanpur, Avusturya ve Belçika havaalanlarına girmek için de kolları sıvarken, Cannes’daki Tax Free Worl Association Fuarı’nda da kendini tanıttı.
KEÇİNİN İNADI BİZE GEÇTİ: Zamanpur, Türkiye’deki 20 mağazasının yanı sıra Sibirya’dan Barseleno’ya, Japonya’dan Belçika’ya kadar yurtdışında 50’ye yakın noktada ürünleri satılan Silk&Cashmere’in, son olarak İrlanda, Yunanistan, Letonya, Kazakistan ve İrlanda mağazalarını devreye soktuğunu hatırlattı. Fabeks’ten daha çok markası Silk&Cashmere’in CEO’su olarak tanınan Zamanpur, markalaşma ve mağazalaşma çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi: "Şirketler kárá yönelik çalışır, markalar değerini optimize etmeye. 2006 yılı itibariyle 17 milyon dolar ciromuz var. Marka değerini tam olarak bilemiyoruz ama ciromuz ilk seneler yüzde 10-15 arttı. Son senelerde ise yüzde 8-10 arasında artıyor. Bu yıl ise yüzde 10-12 arası bir artış bekliyoruz. Biz marka değerimize odaklandık, Silk&Cashmere’in sadece cirosunu değil, marka değerini ileriye taşıyacak yatırımlara yöneldik. Ürünlerin kalitesi kadar mağazacılıkta gelişmeyi de keçi inadıyla kafamıza koyduk. Ama yılda sadece 3-4 mağaza açıyoruz. İstesek 10-15 tane açabiliriz, o kadar talep var. Ancak ’biz kaşmir kalitesinde mağazacılık yapacağız’ dedik. Sonuçta keçiyle bu kadar haşır neşir olunca inadı da bize geçti galiba. Yakında İngiltere mağazamızı da açıyoruz. Yılda 3-4 mağaza açmaya devam edeceğiz."
KUZGUNA YAVRUSU GÜZEL: Şimdi de satış noktası olarak havaalanlarını devreye sokacaklarını belirten Zamanpur, uluslararası free shoplar için satışa kabul edilen ilk Türk markası olduğunu belirtti. Zamanpur, bu konudak yürüttükleri çalışmaları şöyle anlattı: "Cannes’daki fuara girmek için 3 yıldır uğraşıyoruz. Hem hediyeye uygun ürününüzün olması gerekiyor hem de dünyada mağazalarınızın. Bu kriterleri tutturuyoruz ve Silk&Cashmere’in çok iyi bir hediye markası olduğunu düşünüyoruz. Kuzguna yavrusu güzel mi görünüyor bilmiyorum ama kaşmir bir kaşkola kim hayır diyebilir ki? Kaşmir ve ipek ürünlerinin herkesi memnun edecek bir hediye bana göre. Üstelik evladiyelik bir ürün. Bizden bir önceki kaşmirci ile aramızda 50 yıl var. Dar bir piyasa ama kendimizi kabul ettirdik. Bu yıl fuardaki tek Türk markası da biz olduk. Halen İstanbul ve İsviçre’de havaalanlarında ürünlerimiz satılıyor. Avusturya için hazırlanıyoruz. Planlarımızda Belçika da var. Fuarda çok büyük ilgi gördük, Dubai, İrlanda, Almanya ve Hong Kong havaalanları ile görüşmelere başlayacağız. Dünyanın bütün havalanlarında olmak istiyoruz."
Bir keçiden 50 gram kaşmir çıkıyor, bir kazak 300 gram
Kaşmir için "çok akıllı işi de değil" diyen Ayşen Zamanpur, Çin ve Moğolistan başta olmak üzere çok az yerde üretilen kaşmirin en iyi keçilerin seçilmesi, çobanlarla pazarlık yapılması ile başlayan zorlu bir süreçten geçtiğini anlattı.
Piyasada her kaşmir diye satılanın kaşmir olmadığı uyarısı da yapan Zamanpur, "Dünyada ortalama yıllık pamuk üretimi 20 milyon ton kaşmir üretimi ise 12 bin ton. Uzunluğu, inceliği tamamen standartı belli" dedi.
Bir keçiden en fazla 50 gram kaşmir çıktığını, bir kazağın ise 300 gram olduğuna dikkat çeken Zamanpur, bu arada ürünleri Türkiye’de yüzde 30 daha ucuz sattıklarını da belirtti.
Türkiye’de bu ürünü sevdirmek için böyle bir misyon edindiklerini belirten Zamanpur, "Türkiye’de pek çok insan ilk kaşmir ürününü bizden aldı" dedi.
Krizler değil, toplumu üzen olaylar satışımızı düşürüyor
SILK&Cashmere olarak satışlarının ekonomik krizlerden daha çok toplum psikolojisinden etkilendiğini anlatan Ayşen Zamanpur, şöyle konuştu: "Kriz çok kısaysa bize değmeden geçiyor. Bizi etkilemesi için tüm ekonomiyi sarsacak büyüklükte olması lazım. Ekonomik krizlerden daha çok toplumdaki psikolojik gelişmelerden etkileniyoruz. Toplumu üzen olaylarda birden bire satışlarımız düşüyor. Sonuçta biz çok lazım bir ürün satmıyoruz, keyif ürünleri satıyoruz. İnsanların kendilerini sevdiklerini mutlu etmek için aldıkları ürünler. Moral bizim için önemli."
Dünyanın en zengin kaşmir koleksiyonu
ÜRÜNLERİNDE sadece ipek ve kaşmir kullanmanın kendilerini kısıtlamadığını vurgulayan Ayşen Zamanpur, koleksiyonlarındaki gelişimi şöyle anlattı: "Yapılabilecek her şeyi yapıyoruz mesela büyot denilen sıcak su torbasına kaşmir kılıf yapıyoruz, çok dagüzel satıyoruz. Kaşmir yorgan da satıyoruz ipek yorgan da. 419 parça ürünümüz var, dünyanın en zengin kaşmir koleksiyonuna sahibiz. Araştırmalarımız bize en yakın firmanın bizim yarımız kadar ürünü olduğunu gösterdi. Fuarda bu kadar model nasıl olur diye şaştılar. Biz herkese hitap etmek istiyoruz. Sırf aksesuar koleksiyonumuzu, sadece ev koleksiyonumuzu alan var. Bebekler için kaşmir ürünlerimiz var. Herkes kendi mağazasına uygun ürünü alıyor. İpek bluz koleksiyonumuz mesela, ilk yıl 4 taneydi, şimdi 62 tane. Hepsinin de kombin eşarbı var. Yaratıcılığın sınırı yok."
Müşterimi yolda görsem tanırım, vestiyere bakarım
AYŞEN Zamanpur, "Üniversitelerde 8 kere tez konusu olduk, girişimcilik vaka çalışması olduk, 6 ayrı kitaba konu olduk. Bunlardan para kazanmaktan daha çok keyif alıyorum" derken, Silk&Cashmere’nin kendisi için bir markadan çok daha fazla anlam taşıdığını anlatı. "Müşterimi yolda görsem tanırım" diyen Zamanpur, bu konudaki ’hastalığını’ da şöyle anlattı: "Geçenlerde bir davette kadın konuklardan birinin şalı Silk&Cashmere mi diye taktım, göreceğim diye sandalyeden düşecektim. Eşim diyor ki ’görmesen ne olur’ ama kendi ürünümü birilerinin üzerinde görmek benim için büyük bir keyif. Hálá vestiyerlerde ürünlerime bakarım, bir yolunu bulup ’pardon benim paltom orda mı’ falan diye kontrol ederim, logomu görüp rahatlarım. Bütün ekip bu haldeyiz. Sekreterim gecenin bir yarısı arar ’gördünüz mü falanca dizideki falanca kişi bizim eşarbı takmış’ diye. Böyle bir hastalıklı haldeyiz."
İrlanda’daki satış elemanı İstanbul’da eğitiliyor
SILK&Cashmere ekibinin başta Robert Kolej’den arkadaşı Selmin Korman olmak üzere 15 yıldır birlikte olduğunu anlatan Ayşen Zamanpur, iş yapış anlayışlarını şöyle aktardı: "Dünyaya bakın, modada çok başarılı markaları büyük endüstri devleri yaratmaz. Tutkulu, heyecanlı insanlar yaratır. Daha sonra marka endüstrileşebilir ama yaratım sürecinde kesinlikle tutku ve inanç vardır. Biz de kaşmir ve ipeğe tutkuyla bağlıyız. Bu işe gönül verdik. Mağazalarımız da işin kalbidir. Bizim satış elemanımız da sadece kazak satmaz, Silk&Cashmere’nin ruhunu yansıtır. Bizim için elemanın eğitilmesi şart. Dünyanın neresinde olursa olsun elemanımız önce İstanbul’a geliyor, 4 gün eğitim alıyor. O zaman Silk&Cashmere çalıştığını anlıyor, sattığı ürünü tanıyor."