Doğan ULUÇ
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2006 00:00
Dan Brown’ın "Da Vinci Şifresi" romanıyla gündeme gelen Hıristiyan tarikatı Opus Dei, eserin sinema uyarlamasıyla yine tartışma odağı oldu. Tarikatın New York’taki 17 katlı merkezine girdik. 42 yaşındaki bilgisayar mühendisi Opus Dei sözcüsü Finnerty, amaçlarının insanlara yardım etmek ve inançları artırmak olduğunu söylüyor. Bu arada romanda Opus Dei adına cinayetler işleyen Silas adındaki mürit konusunda da açıklama yapıyor.
Lexington Avenue’nun, 34’üncü sokakla kesiştiği köşeye gelince aranmaya başladım. Brian Finnerty’nin verdiği adreste kiliseye benzer bina yok. Güç aldığım randevuya geç kalacağım.
Bina numaralarını okuyorum. Kavisli bir kapının üstünde küçük puntoyla "143 Murray Hill" yazıyor. Geri çekilip sayıyorum, 17 katlı. Gotik, barok mimari kilise yapılarının aksine, kırmızı tuğlalar arasında kare ölçülü pencereleriyle kale görünümlü bir bina. Tekrar kapıya geliyorum. Yan duvarda küçük bir pencere, üstünde gözetleme kamerası. Cama vuruyorum, minik hoparlörden "Evet" diyen sese Finnerty’nin adını verince "Bir dakika" yanıtı geliyor. Az sonra kilit açılıyor. Haftalardır dünya basınının gündemini işgal eden Opus Dei’ye (Tanrının İşi) ayak basıyorum.
Üç yıldır "Da Vinci Şifresi" adlı kitabın Hıristiyan aleminde yarattığı fırtına önümüzdeki hafta vizyona girecek aynı isimli filmle yeniden alevlendi. Eser, Vatikan ile Hollywood arasında hukuk çatışmasına yol açtı.
Yazar Dan Brown’ın kitabı 40 milyonu aşkın satışla rekor kırarken, gözlemciler "Bu kitapta ileri sürülen iddialar kanıtlandığı takdirde Hıristiyan dini kökünden çöker" yorumunu yapıyor. Bazı saygın yayın organları, 2 bin yıllık Hıristiyan tarihinin sırlarını gizleyenin, yakın geçmişte dindar kesim içinde işlenen cinayetlerin sorumlusunun, "Tanrı’nın Mafyası", "Hz.İsa’nın Kültü" diye tanımlanan Opus Dei olduğunu ifade ediyor.
Manhattan’ın alt kesiminde faaliyet gösteren Opus Dei, bir milyar kişilik Katolik camiasında 87 bin müritli, aşırı tutucu, güçlü bir kilise. İspanyol papaz Josemaria Escriva tarafından 2 Ekim 1928’de Madrid’de kurulmuş. Doğa üstü güce sahip olduğu düşünülen bu kilise, Papa II. Jean Paul tarafından 1982’de "Papa’nın Şahsi Piskoposluğu" seçimini takiben Katolik dininin merkezi Vatikan’da önem kazanmış. Jean Paul, Opus Dei’nin kurucusu Escriva’yı ölümünden sonra aziz mertebesine yükseltmiş.
47 milyon dolara inşa edilen Opus Dei Ulusal Merkezi’nde bizi karşılayan Brian Finnerty, tarikatın resmi sözcüsü. Brooklyn doğumlu ve 42 yaşında. Bilgisayar eğitimi görmüş. Bir dergide muhabirlik yaptıktan sonra 1985’te Opus Dei’ye katılmış. "Dini inançlarım gereğince evlenmedim" diyor.
Da Vinci Şifresi’nden alıntılar yaparak soruyorum: "Kitapta Hz. İsa’nın yakın çevresine giren hayat kadını Mecdeleli Meryem ile evlendiği, çocuğu olduğu ve İsa soyunun devam ettiği iddia ediliyor. Aralarında Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo ve Leonardo Da Vinci olmak üzere alanlarında ün yapmış kişilerin kurduğu çok gizli Sion Tarikatı bu sırrı ve belgeleri canları pahasına asırlarca gizlemiş. Hz. İsa’nın çocuğu ve torunlarının kimliği belgelerde varmış. Opus Dei’den Silas adlı mürit ise kanıtları saklayan dört kişi ile bir rahibeyi kilisede öldürmüş. Katolik alemi Hz. İsa’ya Tanrı gözüyle bakıyor. Tanrı evli ve çocuk babası olamayacağı için Hz. İsa’nın Tanrılığının geçerliği kalmayacak, Hıristiyan dininin çökmesi gerekecek. Ne dersiniz?"
Finnerty, "Dediğiniz doğru, İsa evlenmiş olsaydı Tanrı olamazdı. Ama bu iddialar tümüyle asılsız. Dört İncil-i Şerif’te ve diğer kutsal kitaplarda İsa’nın Meryem (Mecdeleli) ile evlenmesi, çocuk sahibi olmasından söz edilmiyor. Opus Dei’de Silas adlı albino mürit yok. Bronx’da borsacı Silas adlı bir müridimiz var ama albino deği, siyah. Kitaptaki katil müridin nefsini körletmek, İsa’nın çarmıha gerildiğinde duyduğu ıstırabı paylaşmak için çivili korse giydiği yazılı. Opus Dei müritleri arasında fiziksel acı için benzeri işlemleri yapan var ama biz teşvik etmiyoruz. Oysa Tanrı’ya yaklaşmak için gerekli bir yöntem bu. Azize Theresa da, Aziz Pio da acı çekmek için kırbaç kullandı. Papa Altıncı Paul derisini tahriş edecek gömlek giyerdi" diyor.
Opus Dei Genel Merkezi’nin klasik kiliselere benzemediğine işaret ediyorum: "Dışardan otele benziyor burası. Tanrı İşi ne demek? Ne yapılıyor burada? Pazar ayinlerine geliyor mu müritleriniz? Opus Dei’nin varlığının bir milyar doları aşkın olduğu söyleniyor. Mürit sayınıza kıyasla büyük bir meblağ bu."
Sözcü, amaçlarını sıralıyor: "İnsanlara yardım etmek, din inançlarını yükseltmek, Tanrı’ya yakınlaştırmak. Asli görevimiz dünyaya Katolikliği yaymak. Çeşitli ülkelerde temsilcilerimiz var. Türkiye’de müridimiz yok. New York’taki müritlerimiz ayin için muhitlerindeki kiliselere gidiyor. Maddi varlığımız abartılmış."
Başrollerini Tom Hanks, Ian McKellan, Audrey Tautou’nun paylaştığı Da Vinci Şifresi’nin boykot edilmesi çağrısında bulunan Opus Dei, yapımcı Sony şirketinden filmin başına "Bu filmdeki olaylar hayal ürünüdür" açıklamasını koymasını talep etti. Cevap Tom Hanks’ten basın yoluyla geldi: "Biz gerçekleri yansıttığımızı iddia etmiyoruz. Ama açıklamaya da gerek yok. Süperman, Bond filmlerinde böyle açıklamalar yapılıyor mu?" Yine de kitabı yayımlayan Doubleday yayınevi, baskılara dayanamayıp Opus Dei’nin hazırladığı "The Way" adlı bir kitabı basmaya mecbur kaldı.
"Kilise içinde Kilise" nitelemesiyle şöhreti yayılan Opus Dei’in merkezinden çıkarken derin bir nefes alıyorum. Dışarda hava kararmış.
İçerdeki 100’ü aşkın odada müritlerinin baskı altında, beyin yıkama seanslarından geçtiği, çoğunlukta yoksul dindarlar yerine meslek sahibi, varlıklı kişilerin mürit alındığı söyleniyor. Finnerty dahi kendisine ödenen maaşın bir kısmını kullanıp gerisini ortak kumbaraya attığını itiraf ediyor. Köşedeki otobüs durağına Tom Hanks’in fotoğrafıyla, Da Vinci Şifresi filminin renkli afişi asılmış. Bakalım
film gişe rekoru kıracak mı?
ÜNLÜ OPUS DEI MÜRİTLERİOpus Dei’nin gücü, gerçek kimliği, üye-müritleri hakkındaki rivayetler muhtelif. Geçen hafta Time, kapak konusunda Opus’un üst düzey üyeleri arasında FBI eski direktörü Louis Freeh, Anayasa Mahkemesi Yargıcı Antonin Scalia, Rick Santorum ve Sam Brownback gibi senatörler, yazar Robert Novak’ın bulunduğunu yazdı. Polonya kabinesinde Opus Dei müridi bakan olduğu, Peru’da Kardinal Cipriani’nin olduğu da iddialar arasında.