Güncelleme Tarihi:
Şiir kasetleri çıkartan ünlülere Kerem Alışık da katıldı. Dayısı Attila İlhan'ın, babası Sadri Alışık'ın ve kendi şiirlerinden oluşturduğu çalışması müzik marketlerde yerini aldı...
Şiir ne zaman başladı? Evde bir sanat mektebi gibi geçen dost toplantılarında babam ve dayımdan dinlediğim şiirlerle büyüdüm. Yatılı okul yılları bana büyük bir özlem ve hasret getirdi. Hep hüznü sevdim. Aslolan hüzündür diyecek kadar. Dolayısıyla her şeyi kendiyle paylaşan, sevinçlerini ve mutluluklarını da göstermeyen bir çocuk olarak büyüdüm.
Futbol merakı, tekstil derken önce oyuncu, sonra şair olarak karşımıza çıktınız? Bu nasıl oldu?
İçimde bastırılmış, kendimle paylaştığım bir şeydi oyunculuk. Benim zaten kendimle paylaştığım bir yanım vardı. Şiirlerim de öyledir. Yazıp kimseye göstermezdim. Babam yazardı. Rahmetli yazdı mı üç beş arkadaş oturdukları zaman ‘Bakın ne yazdım şeklinde’ arkadaşlarına okurdu. Ben yazdıklarımı saklayacak delik arardım aman kimse görmesin diye.
Bu kadar yalnızlık ve hüzün tutkusu şiir de yazdırır tabii ki...
Yalnızlık ve hüzün bende artık mizaç haline geldi. Küçüklüğümden beri beni, gelenin mutluluğu değil de gidenin hüznü etkiler. ‘Bugün bir şey bulamadın mı hüzünlenecek’ der annem. Şiir yazmak da beni mutlandırıyor, hüzünlendiriyor, efkarlandırıyor. Ben şiirle deşarj oluyorum. Öyle bir anda yazarım. Gece yazarım ama gündüz yazılmaz. Öyle şartlamışım. Gece yıldıza, aya, gökyüzüne, yağmura, denize bakıp yazarım.
Sanki hep bir şeylere hasret çeker gibi bir ruh hali... Oysa uzun süreli ilişkiler yaşadınız.
‘‘En büyük aşklar imkansız aşklardır’’ der dayım, doğru söyler. İnsan olmayacak aşklar için bir sürü şeyler yazabiliyor. Bir idam mahkumu şiirim var. Ben hiç idama mahkum olmadım, hapse de girmedim, ama okuduğum bir haber üzerine oradaki insanın psikolojisini düşünerek yazdım. Ben hayatımda içki içmem. Fakat ‘Ver dedim, kardeşim bir tek daha ver’ diye bir şiirim var. Bu ne çelişki? Ama o eski Türk filmlerinde de adamın biri gider meyhaneye. Hüzünlüdür. İki kişi gelir içer orada, müzik çalar ya... Bunlar beni hep etkilemiştir.
Herhalde sesinizi babanızın sesine ilk ben benzetmiyorum?
Benziyor, benziyor. Hele mekanikte. Kaseti dinlerseniz yer yer inanılmaz andırıyor. Bu tesadüf tabii ki... Ben biraz ağır, burundan konuşurum. Babam hep benim taklidimi yapardı. ‘‘Ne söylüyor bu, hiç anlamıyorum’’ derdi.
Kaset teklifi kimden geldi?
Folk Müzik böyle bir düşünceleri olduğunu ve ne düşündüğümü sordular. Ben de kabul ettim. Benim bilinmeyen birçok özelliğim vardır. Bu da bunlardan biri. Ama hiç değilse bunun insanlarla paylaşılması gerektiğini, düşündüm. Seslendirdiğim şiirlerin son 10-15 yıldır yazdığım şiirler. Zaten çoğunu da peçetelere yazmışım. Hiçbir zaman bir gün kaset ya da kitap olur diye hiç düşünmedim. Allahtan saklamışım.