Güncelleme Tarihi:
Daha 17 yaşındaydı. Üniversiteye hazırlık testlerini bir kenara bırakıp, fitness salonuna attı kendini. Önce vücudunu ayakta tutmalıydı. Protez bacağıyla bir an önce kaynaşmak için vücut geliştirmeye başladı. Ancak bu iş tutkuya dönüşünce, iktisat eğitimine rağmen, babası gibi bankacı olmak yerine Foça’ya bir fitness salonu açtı. Dünyada bir iz bırakmak istiyordu. 10 yılda biçimlendirdiği vücuduyla, yarışmalara katıldı. Dünya şampiyonasından sonra Avrupa’dan da ödülle döndü.
Fotoğrafını görmesem yanıma yaklaşan gencin bacağının protez olduğunu farketmezdim bile. Kararlı sesi, kendinden emin bakışları ve hırsı, acıma duygunuzu bastırıyor: “Şiir gibi vücudum var. Uluslararası Vücut Geliştirme Federasyonu’nun (IFBB) Kasım ayındaki dünya şampiyonasına katılmak istiyorum. Ancak bizim federasyonun engelli klasmanı yok, milli olamıyorum. Devlet elimden tutsun, altın madalyayı bu kez ülkem için alayım.”
Belli ki durmaya niyeti yok. Zira, daha kendi imkanlarıyla gittiği Litvanya’daki World Fitness Federation/ World Body Building Federation (WFF/WBBF) 2010 Avrupa Amatör Yarışması’ndan yeni dönmüş. Hem de altın madalyayla.
Şampiyon olacağını, Ukraynalı rakibini reçel yerken yakaladığında anlamış. “En yakın rakibim tekerlekli sandalyede oturan dev, baktım sabah kalvaltıda reçele attı elini. Biraz da çay. ‘Tamam, bunu deviririm’ dedim. Yarışmadan 100 gün önce başladım diyete, aslında son gün şeker yenebilir. Ama ben yemedim. 10 yumurtanın beyazını yedim. Su da içmedim. 43 saat susuz kaldım. Susuzluk, deriyi inceltmek, adaleleri ortaya çıkarmak için.”
AĞLAMAYI YASAKLADI
Gençlik hayalleri arasında bu yoktu aslında. Spor, ilk başlarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bordo Bereli askeri olmak için sadece bir araçtı. Lise 3’ün sömestr tatilinde hız tutkunu arkadaşının kullandığı arabaya binene kadar... Gözlerini açtığında ilk gördüğü elektrik direği oldu: “Dilimi uzatsam yalayacağım direği. O kadar girmişiz. Arkadaşım bağırıyor. Benim kulaklarım uğulduyor. Biri saçlarımdan çekiştiriyor, biri kolumdan. Çıkarmaya çalışıyorlar arabadan. Arkadaşıma yardım etmek için doğruldum. Sol bacağımda hafiflik. Pantolonumu sıyırmamla kapatmam bir oldu. Dizimin altı yoktu. Bayılmışım. Bir gün önce babamla Genelkurmay Başkanı’nın gazileri ziyaretini seyrediyorduk televizyonda. ‘Bu şerefe haiz olabilecek miyim’ derken, ‘boşa gitti’ dedim. Yoğun bakımdan çıkar çıkmaz ilk kararımı bildirdim aileme: ‘Odama dedem dahil kimse ağlayarak girmeyecek.”
Üniversite sınavına koltuk değnekleriyle girdi. Protezi takılmamıştı daha. Ancak ne sınav vardı aklında ne üniversite. Önce ayakta kalmalıydı. Askıya aldı üniversiteyi. Kurtarıcısı ara ara gittiği fitness salonu oldu. Protezi takılır takılmaz merdiven inince, hızlı adaptasyona, protezi yapan firma bile şaşırdı.
MEMUR OLMAKTAN VAZGEÇTİ
Hergün 4-5 saatini fitness salonunda geçirmeye başladı. Protezle yeri geldi döner tekme attı, yeri geldi motosiklet kullandı. Üç yılın sonunda Adnan Menderes Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni kazandı. Ziraat Bankası’nda memur olan babası bankacı olmasını istiyordu. Üniversitede de bırakmadı vücut geliştirmeyi, yanına boksu da ekledi. Fakülte bitti. Bir bankada işe başlayacakken U dönüşü yaptı: “Parası güzeldi ama memur başlıyorsun, memur bitiyor. İstemedim böyle bir hayatı. Ben damgamı basmalıydım. Foça’da gittiğim spor salonu kapanmıştı. Spor salonu açtım, Foçalı tüm gençleri de spora çağırdım. Kimini astsubay yaptım, kimini subay. Asker olmak ayrı meziyet. Bakışlar önemlidir, saçın şekli, duruşunuz, göğsünüzün kabarıklığı. Bildiğim, içimde yaşattığım herşeyi yükledim onlara. Bu arada kendimi de geliştirdim. Sonra da ver elini yarışmalar.”
KASLI BİR KADINLA OLMAM
Kaslı bir kadınla birlikte olur muydunuz?
- Hayır, beni kadına çeken yuvarlak hatları, zerafeti, estetiğidir. Benim kaslı kadını beğenme olasılığım yüzde 0.1. Kadını çeken de iddia ediyorum kaslı ve fit bir erkektir. Ama aşırı kaslı değil, kadındaki aşırı kiloyla erkekteki aşırı kası eşdeğer tutuyorum.
Siz kadınları çekiyor musunuz yani?
- Avrupa’da çok beğeniyorlar. Şampiyon olduğumda otel odama geçmem 4-5 saati almıştı. Fotoğraf çektirmeler, arkadaşlık kurmak isteyenler... Türkiye’de farklı ama. Kadınlar kel babalarında genelde kocaman göbek görürler. İnce kollar, cılız bacaklar ama kocaman göbek. Kıç yok. Baba böyle olduğu için gerçek erkek fizyolojisine uzak kalırlar. Dolayısıyla orjinalini gördüklerinde yadırgama olur. Ama Balkanlar’da erkeklerin hepsi spor yapar hepsi de dağ gibi erkekler.
Hormon aldınız mı hiç?
- Benim natureldir vücudum. Asla hormon kullanmadım. Genetiğim iyidir. Annemden almışım. Pazumun çevresi 48 cm, anneminki 39. Bu sporu bıraksam da vücudumda sarkma olmaz.
Bu hareketleri yaparken kendinizi ne gibi hissediyorsunuz?
- Terminatör. Yarışmanın bir bölümünde koreografi yapıyorsunuz. Benim şovumun adı robottu.
PROTEZ BACAKLA 220 KİLO KALDIRIYORUM
Bizimki etten vücudu oymak gibi; heykeltraş nasıl taştan heykeli oyar, biz de etten vücudu oyuyoruz, hatta oymayı bırakıp eksik yerlere etler yapıştırıyoruz. Göğsünüz küçükse, büyümeye yönelik programlarla göğsü büyütüyoruz mesela. Vücut geliştirme zor bir spordur; engelli olarak yapmak ise onun karesi değil, küpüdür. Bir pazunuzu çalıştırmak, onu simetrik duruma getirmek, bacağınız yokken mekik çekmek... Mekik sehpasına geçtiniz. Olmayan bacağınızı iple mekik sehpasına bağlamanız lazım önce. Onu bağlarken iki eliniz ipte olacak, peki sizi kim tutacak sehpada? Birilerinin yardım etmesi lazım. Bilinen hiçbir format uymaz buna. Yeni formatlarla bu işin kitabını yazdım ben. Protez bacağımla 220 kiloyu 10 kere kaldırıp indiriyorum.
HEDEFİ MECLİS’E GİRMEK
Foça Belediye Başkanlığı’na aday adayıydım. Olmadı. Asıl hedefim Meclis’e gidip 9 milyon özürlünün sorunlarına çözüm bulmak. Şimdi görme engelli bir milletvekilimiz var. Ben de girersem onun göremediğini ben görürüm, benim yürüyemediğim yolda o yürür, hatta beni de kucağına alıp yürütür. Birlikte mücadele ederiz.