Şiir Dünyası

Güncelleme Tarihi:

Şiir Dünyası
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir portre : A.İLHAN AKSAKAL

Edebiyat yaşam şeklim

Şiirin yanı sıra öykü, tiyatro oyunları ve dizi senaryoları da yazan A. İlhan Aksakal, ‘‘İki sözcük yazsam biri şiir, biri sevgi içindir’’ diyor.

GAZİ Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi İngilizce Bölümü'ne devam ederken, DTCF Hungaroloji (Macarca) bölümünü birincilikle bitiren İlhan Aksakal'ın şiir geçmişi ilkokul yıllarına dayanıyor. Daha o dönemlerde yarışmalara katılan, yazmayı çok seven ve okuyan Aksakal, ilk kitabı ‘‘Yosunlar Kıyılarda İnledi’’yi üniversite yıllarında yayınladı. Sonra bir öykü gelir. ‘‘Gençlik Bu mu?’’ Macar Bilimi dört ciltlik bir çalışmadır. ‘‘Ve’’ şiir (1994), ‘‘Toybahçem’’ şiir (1994). ‘‘Deniz Deri Değiştirdi Yokluğunda’’ şiir kitabı bugünlerde Macarca'ya çevriliyor.

‘‘Bir şeyler eksikse/Yaşamınızın sesinde/Siz tamamlayın/Sevgi sözcükleriyle’’ diyen İlhan Aksakal'ın Emine Sultan'ın Altınları adlı otuz bölümlük komedi dizisi 1989-99 döneminde ATV'de yayınlandı.

SOKAK ÇOCUKLARI

‘‘Yaşamım Renklerle Çizilmiş/Mor düşlerin ırmağında,/Sarı sarı yüzen/Dökülmüş yaprak misali/Çocukluğum’’diyerek, dizelerinde zaman zaman çocukluğuna göndermeler yapan şairin sokak çocuklarına yönelik bir projesi Aralık ayında hayata geçirilecek. ‘‘Deniz Mavisi Masallarım Vardı’’ ile ‘‘Mutluluk Avuçlarımda Dağıldı’’ adlı iki oyunu Aralık ve Ocak aylarında Bakırköy Kültür Merkezi ile Altan Erbulak Tiyatro Salonu'nda sahnelenecek. Sokak çocukları yararına yapılacak olan tiyatro etkinliklerinde İstanbul Lions Kulübü ile Bakırköy Kültür Merkezi Başkanı Üstün Asutay ve Kuledibi Lions Kulübü Başkanı Ergül Ateşoğlu'nun katkıları var. Aksakal, aynı oyunların Antalyalı sokak çocukları yararına da oynanmasından mutluluk duyacağını vurguluyor.

Antalyalı yazar İlhan Aksakal 1985 yılında Dünya Gençlik Yılı Unesco Öykü Yarışması'nda ‘‘Sekiz Saatlik Ölümde Hayat’’ adlı öyküsüyle birincilik, Debreceni Ny.Egy Şiir Yarışmasında da ‘‘Mi a Vaza’’ adlı şiiriyle de jüri özel ödülünü kazandı.

Aksakal, tüm yapıtlarında yalın ve akıcı bir söyleşiyi seçerek yaşamının birikimini ince bir duyarlılıkla okuyucuya aktarıyor.

İlhan Akasal’dan

bir şiir

Yıllar Yorgunu Anacığım

Anacığım diyebilmek anam,/Sevmek seni/Öpmek o pamuk ellerinden/Ve sarılabilmek babam sana/Ağlamak o kızaran yanaklarında./Ve sizin gözyaşınız olmamak/Anlamanız beni meleklerim/Üzülmemeniz,yaşamanız tontonlarım./Kanımın kökenleri,bana can verenler/Sevgimi, saygımı türetenler/Dayanılmayan acılara yürek gerenler/Beni hissedenler/Nasıl anlatayım bilemiyorum/Sizi çok seviyorum/Özlüyorum sizi, sizin kavgalarınızı/Hissediylerinizi, okşayışlarınızı ve gülüşlerinizi./Dayanamıyorum, özlüyorum anam/Özlüyorum/Babamın her şeye sinirlenişini/Senin onu bunu merak edişini/Anneannemin odaları gezişini, durmaksızın konuşuşunu/Ağabeyimin öpülemeyen yanaklarını/Yeğenlerimin bağrışlarını/Özlüyorum anam, özlüyorum delicesine/Özlüyorum inan/Bu öylesine anlamlı bir özlem /Anlayabilmek ne güzel sizi/Sizden uzakta/Sabaha başlamak seninle/Odamı nefesinle ısıtman ve hissetmem seni/Perdeleri çekişin bir ahenk yaratışın/Şarkımız anam, dedemin şarkısı/Kulaklarımda şimdi, kulaklarımda.

SİZİN İÇİN

SEÇİLENLER

Yalnızlığın hüznünde

Vururdu yağmur kaldırımlara

Yürürdüm üşüyen adımlarla

Hüzünlerimin sarı

diasporalarında

Tan kızıllığına dönüveren

renklerin

Tılsımıydı sonbahar.

Yalnızlığın hüznünde sılanın

Nar çiçeklerim, ipekböceklerim vardı

Yağmazken bu şehirde kar

Renkli karlar isterdim.

Öksüz uykularım, öksüz

sevgilerim

Hasret miydi salt tadına

vardığım?

Bir kaleidoskop olmaktı dileğim

Düşlerimin ıslak iremlerinde

Kırılgan Kardelenlerdi

sevgililerim

Öpemediğim, koklayamadığım

Ak gelinciklerdi kıyamadığım

Ve secdelerimde

Dile gelmesini dilerdim Tanrı'nın

Işıltılı bir Aleimisemada

Sönerken yıldızlarım

Kırmızı, yeşil, mavi

Renkli karlar beklerdim.

Zübeyde AYAZ

Sular gibi

İki gözüm, gözümün nuru/Zaman nasıl da akıp gitmiş/Sular gibi/Özlemle bakıyorum gençlere/Gençliğimiz nasıl da akıp gitmiş/Sular gibi/Baharda gelen mor sümbülüm/Orta yaşlılığımızı/Dağ doruklarına, dolunaya/Dalgalı denizlere,salkım söğütlere/Delicesine yazdık/Orta yaşlılığımız nasıl da akıp gitmiş/Sular gibi/Nazlı kelebeğim, uç uç böceği gökkuşağım/Koçero olduk dağlarda/Ovalarda bir çift kınalı keklik/Gökyüzünde yıldızlaşırken/Yaşlılığımız nasıl da akıp gitmiş/Sular gibi.

Işık SÖNMEZ

Hüzün

Nar kızılı akşamlarla

gelir hüzün...

Kiminin sofrasında

rakı olur,

şarap olur,

kiminin gözlerinden bakar,

koparır sessiz fırtınalar.

Akşam kızılıyla büyür

ayrılıklar,

nar gibi düşer yüreklere...

Işın KURUTLUOĞLU

Sarı Lira Gibi Ömrümüz

‘‘Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek’’/Dediği gibi şairin;/O telaşla bırakın Paris yolunda ılık/Rüzgarlarla taratmayı saçlarınızı/Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz.../Gözümüz saatte söyleştik hep/Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık/Hep yetişilecek bir yerler vardı/Aranacak adamlar, yapılacak işler.../Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin tersine bulaştı;/Başkalarının hayatı bizimkini aştı/Kör karanlıkta çalar saat yerine;/Kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu/Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini/Ha babam erteledik./20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını,/30'larımızda 40'lara, belki sonra 50'lere.../Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,/Kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size,/Artık uyku girmez oluyor gözlerinize.../Doyasıya söyleşmek,/Telaşsız sevişmek bol zamana kavuştuğunuzda,/Söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor/ Yanınızda.../Özenle yarınlara sakladığınız bir sarı lira gibi /Ömrünüz,/Vakti gelip sandıktan çıkardığınızda,/Bir de bakıyorsunuz ki,/Tedavülden kalkmış...

Baba Hayati'den

(Yazarı belli değil)

Bir garip şairin anlatılmaz ölümü

‘‘Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz, insanı insana ancak şiir sevdirir’’ Orhan VELİ

14 Kasım Orhan Veli'nin ölüm yıldönümüydü. Bir garip şairin, anlatılamaz bir garip ölümüydü... Gece. üstü kapatılmayan belediye çukuru. Koyu karanlık, çukura düşüş ve bir süre sonra beyin kanamasından gelen kalleş ölüm...

‘‘Çadırmın üstüne yağmur yağıyor/Saroz körfezinde yağmur esiyordu/ve ben bir roman kahramanı/Ot yatağın içinde/İkinci dünya harbinde/Başucumda zeytinyağ yakarak/Mevzuumu yaşamağa çalışıyordum;/Bir şehirde başlayıp/Kimbilir nerde/Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu.’’

Ve şairimizin kimbilir nerde, ne gün biteceğini bilmediği hayatı karanlık bir kör çukurda biter...

Hürriyete Doğru

Gün doğmadan,/Daha deniz bembeyazken çıkacaksın yola,/Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında/İçinde bir iş görmenin saadeti/Gideceksin;/Gideceksin ırıpların çalkantısında./Balıklar çıkacak yoluna karşıcı;/Sevineceksin./Ağları silkeledikçe/Deniz gelecek eline pul pul;/Ruhları sustuğu vakit martıların/Kayalıklardaki mezarlarında,/Birden,/Bir kıyamettir kopacak ufuklarda./Deniz kızları mı dersin, kular mı dersin;/Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler, cümbüşler mi/ Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?/Heeeey!/Ne duruyorsun be, at kendini denize;/Geride bekleyenin varmış aldırma;/Görmüyor musun, her yanda hürriyet;/Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;/Git gidebildiğin yere. Orhan VELİ

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!