Güncelleme Tarihi:
Bir portre : Didem AYAS
Kısa şiirlerin şairi
O'nu sevginin dile dökülmemiş olanı ilgilendiriyor. Ve insanın içinde sakladıklarını dizelere döküyor.
Birkaç kez telefonla konuşmamıza karşın bir türlü buluşamamıştık Didem Ayas ile.
O koşturuyor, biz koşturuyoruz.
Nereye değin?
İşte bunu bilen yok...
Ve bir telefon. ‘‘Yerinizde misiniz?
Sesinden tanımıştım. Onbeş dakika sonra geldi. Kara gözlerinde hüzün yok sevinç vardı. Ama, hüznü de bir yerlerde gizliyordu. Çünkü dizelerinde bunu açık olarak görebiliyordunuz.
‘‘Seni hissetmeden yaşamayı/kabullendim/Özlemeyi kendime yasak ettim/Kokunu tenimden/Düşümden seni çıkartamadım.../Gözlerimde yaş olup benden/ayrılacaksın diye/Yıllardır ağlayamadım...
Didem Ayas, 1965 yılında İzmir'de doğdu. Birkaç yıldır Antalya'da yaşıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Ana Sanat Dalı Dramatik Yazarlık Bölümü'nü 1990 yılında bitirdi. Okulda yazdığı tiyatro oyunlarını, serbest yaşamda gerçekleştiremedi. TRT'ye Devlet Tiyatroları'na oyun kabul ettirmek çok zordu. Çünkü, ‘‘Su başlarınını devlet tutmuş’’tu. Ama, ‘‘Medar-ı Maiyet Motoru’’nun da dönmesi gerekiyordu. Şimdi, Antalya Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı'nda özel gösterim sorumlusu olarak çalışıyor. Denemeler, şiirler, öyküler yazıyor.
İlk şiir kitabı ‘‘Düşler Gerçekleştiği Noktada Biter’’ 1998'de basıldı. Bugünlerde ise deneme ve şiir karışımı bir çalışmanın içinde.
Yaşamayı, insanları, dostluğu çok seven Didem Ayas, şiir dünyasını da şöyle anlatıyor:
‘‘Kısa şiiri seviyorum. Sevginin dile dökülmemiş olanı beni ilgilendiriyor. İnsanın içinde sakladıklarını dizelere döküyorum. Hani, insanlar (Ben şunu söylemek istiyorum ama, bir türlü söyleyemiyorum. Söylesem mi, söylemesem mi diye düşünüp duruyorum) derler ya. İşte, ben onların dili oluyorum. Zaman çok kısa. Zaman akıp gidiyor ayaklarımızın altından. Herkes söylemek istediğini söylesin. Herşey bitiveriyor birden. Özlem duymak, uzakta da olsa sevginin en güzelidir.’’
FAKSIMIZA DÜŞENLER
İki Prens
Gecenin bittiği yerde güneşin zaferi başlar/Güneşin battığı yerde, gecenin hükmü.../Çarpışır siyahla beyaz/Kim yenilir kim yener belli değil/Aynı kayıplar aynı kazanışlar/İkisi de parlar,ikisi de kendi ışığını saçar evrene/Biri karanlıklar prensi, diğeri aydırnlıklar/Biri kaçar, diğeri kovalar./Aynı evrenin çift yumurta ikizleridir onlar./Tıpkı senin gibi/Bir yanın korkak, bir yanın cesur/Kendi kendini kovalarsın sfenks çıkmazında/Kare bulmaca, çengel bulmaca;/İki bilinmeyenli bir denklem gibi/Bir çözülür bir karışır gidersin/Derin girdaplarındaki çekici güzellikler gibi/Bu ateşin çeker beni sana yakarsın/Bu soğuk havan üşütür sonra beni/İçindeki prensler sevdirdi seni bana/Aynı anda kazanıp aynı anda kaybetmeyi/Bu girdaplar öğretti./Sen umarsız dağların zirvesindeki karlar kadar soğuk/Volkan lavlarındaki alevler kadar sıcaksın./Sen ikilemlerin doğurduğu prens./Bir yarın ağlayan bir yarın gülen/mona Lisa tablosu gibisin./Bu yüzden seviyorum seni/Ve bu yüzden özleyeceğim.../ Dilek ARSLAN
AYAS’dan kısa şiirleri
ÇARESİZ
Umutlar sessiz,
Rüyalar sensiz,
Sensiz,sessiz
Yaşam çaresiz...
YER YOK
Düşlerimde;
ellerim sende.
bakışların gözlerimde.
Gerçekte,
bir senin gönlüne
yer yok,
benim benliğimde.
Aşk Şiiri
Üç yeşil zeytin
Bu şiir
Senin için yazıldı
Türkülerle dolu olduğum bir akşam
Yeşilköy'de
Bir balıkçı kahvesinde
Ve ben o akşam
Lodos rüzgarları içinden
Kadehimi senin için kaldırdım
Mezem üç yeşil zeytindi
Bu şiir
Yeşilköy'dan
Bir balıkçı kahvesinden.
Melih Ziya SEZER
Büyüyüp Giden Hüzün’e
Büyüyüp Giden Hüzün'e
bir güzel aşk yılının ortasında
bir kestane ekerim büyür gider
ortaçağdan bir deniz haritasında
bir iki harf bulurum büyür gider
biliyorum ikimiz arasında
bir deste gül mü ne var büyür gider
sen bir aklık gibisin sırasında
boynum ve dediklerim büyür gider
ölür gider çinisi bir soylunun
bize bir mavi kalır büyür gider
ve içilir bir devin sofrasında
arayerde bir hüzün büyür gider.
Turgut UYAR
ŞİİRİMSİ HOCA
NASRETTİN ÖYKÜLERİ
Nasrettin Hoca ile Softa
Hoca ile softa arasında bir tartışma
Hoca,‘‘her şey değişir zamanla’’dedikçe
‘‘Değişmez’’der durur softa,
Hoca somut örnekler sunup bastırınca
Bizimki, kurnaz, alaycı bir dille
Hocayı onaylarcasına: ‘‘-Haklısın hocam der Örneğin, Allah gecinden versin
Bir gün öleceksin
Mezarında otlar bitecek
Bu otları bir eşek yiyecek Şuraya dışkılayacak Ben bakıp eşeğin dışkıladıklarına
Sesleneceğim: ‘‘yahu hoca, ne kadar değişmişsin!’’
Hoca, ‘‘yok, hayır, der, vazgeçtim savımdan Sen haklısın. Ben de sana uzun ömür dilerim. Eğer benden önce gidersen Bu kez bakıp Senin mezarında otlayan eşeğin döktüklerine
Ben sesleneceğim: Molla haklıymışsın, hiç
değişmemişsin!’’
Bana mı inanıyorsun Eşeğime mi?
Bana mı İnanıyorsun Eşeğime mi? Hoca'nın kapı komşusu
Ünler kapıdan: ‘‘hoca Efendi
Bir günlügüne verir misin eşeğini?’’
‘‘Verirdim vermesine de Önce sor bir bakalım, eşek ahırda mı?’’ Komşusu, ‘‘Ya öyle mi?’’ deyip dönerken
Duyulur içerden eşeğin sesi.
‘‘Aşkolsun Hoca Efendi
Ya bu nesi?’’
Hoca bu, altta kalır mı:
‘‘Asıl sana aşkolsun!
Sen bana mı inanıyorsun
Yoksa eşeğime mi?..’’
Yazan: Metin DEMİRTAŞ Resimleyen: Oğuz DEMİR