Güncelleme Tarihi:
Kırkından sonra şair
Bir portre : Şaban AKTAŞ
Saz çalıp türkü söyleyen bir aileden gelen Şaban Aktaş, ‘‘Dünyaya lirik duygularla bakıyorum’’ diyor ve şöyle devam ediyor:
‘‘Bir turist rehberi olarak ülkemi değişik mesvimlerde defalarca gezdim. Suyu, güneşi, dalı, yaprağı, alı, balı ülkemin koyları gibi nakış nakış işledim sevgiyi ve aşkı şiirlerimde. İnsana duyduğum sevgi, evrenin tüm güzellikleriyle birleşti.’’
Sufi düşüncesine ilgi duyan Aktaş, bedenin ruha giydirilen bir giysi olduğuna ve insanın ölümsüzlüğüne inanıyor. Bir şiirinde ise özgeçmişini şöyle anlatıyor:
‘‘Ramazan oğlu Ayşe'den olma/Yıl bindokuzyüzellidört, Antalya/Mevsim bahar aylardan Nisan/Kimliğinde bir Mayıs yazsa da/Oniki Nisan'da gözlerini açtı/İlk kez Dünya'ya bu insan/İki aylık bebeyken henüz ben/Ayrı düştüm memeden/Sevgiye doyumsuzluğum işte bu yüzden/Babam öğretmendi köy köy gezdik/Korkuteli-Kozağacı, Avdan/Döşemealtı-Çığlık, Karaveliler-Killik/Döndük dolaştık şehre geri geldik.../ Akıp gitti hayatım/Hatta hapis bile yattım/evli iki çocuk babasıyım/Sonunda şair ve bestekar/Kırkından sonra aşık olup azanın/Üstelik bir de şiir yazanın/Derdine derman mı var/Halim berbat mı berbat/Bu da benim hayat/Er geldim er gideceğim/Bu ülkede kolay değil elbet/Biraz daha ter dökeceğim’’
Kendi şiirlerinin bestesini de yapan Şaban Aktaş'ı kimi zaman anma günlerinde türkü söylerken görürsünüz. Hasanağa'da bir süre denlendikten sonra siyah kılıfından sazını çıkarıp türkü söylemeye başlayan Aktaş, ne çare ki bir türküyü baştan sona da bitiremez. Bulunduğum öyle gecelerde nedense türküler de hep yarım kalmıştır. Belki bir gün sevgili Aktaş'a bir Ruhi Su türküleri kitabı armağan ederim.
Bu Dallar
Gam kasavet bastı yine mor dağlar
Asmalara astı beni
bu dallar
Yelimdesin dilimdesin
nazlı yar
Yüzün göze dostu durdu
bu dallar
Asma dalım dağı taşı
dolanır
Kaç yaz bahar güzellere ulanır
Kış olur da göz pınarlar bulanır
Yağmur rüzgar dolu vurdu bu dallar
Aktaş ne günlere kaldı
halımız
Kar yağdı da bağlandı
yollarımız
Can canaydık uzanırken elimiz
Kol kırıldı yene döndü
bu dallar.
FAKSIMIZA DÜŞENLER
Deniz ve Ben
Şubat akşamında fenerde bir ben
Tek başıma oturmuşum
deniz kenarına
Aldırmıyorum içimi titreten
soğuğa
Gözüm yıldızlara takılı, radyodaki müzik kulağımda
Umursamıyorum yanımdan geçip gidenleri.
Bir başıma, bir deiçimdeki ben
Bakıyorum denize düşen
yıldızlara.
İçimdeki ben, bazen bir fırtına, bazen de kuytu bir liman
Bazen yüksek sesle
birşeyler söylüyor
Sanki anlatırcasına yıldızlara birşeyleri.
Bazen heryeşe boşverip bir kahkaha atıyor
Tek başıma, bir deiçimdeki ben, konuşuyoruz.
Bazen kızgın bir öfke dalgası,
Bazen de bir duygu seli.
Fenerde bir akşam,
Gözlerimdeki nem ah şu dalgalar.
İçimde bir ses susmak bilmiyor.
Sitem ediyor bana, bazen de alay.
Yıldızlar süzüldükçe ruhuma
Unutuyorum akşamın hüznünü,
Gönlümde hafiften bir sarhoşluk,
Akşamın serinliği çabalıyor uyandırayım diye beni
Hüzünlü bir yüz, yalandan söylenen sözler anımsıyorum.
Ah şu gözlerime vuran denizin nemi
Deniz ve ben söyleşmekteyiz
şimdi.
Fenerdeki ben gören de sanır
deli divane biri.
M. DOĞAN
Nerelerdeyiz
Halıların altına itmediğin çöpünü
Faraşına doldurup balkonundan atarsın
Afiyetle yiyerek biten turşu küpünü
Kapamayı boş verip yıkamadan
yatarsın.
Araban pırıl pırıl, köpükler yola akar
Küllüğünü, paspası ortalığa dök gitsin
Biraz zahmet olacak; suyla çıkmaz
çamurlar
Bir parkın kenarında küskü ile sök
gitsin.
Bak o parkta çiçekler çocuklarla
yanyana
Poşetler ve artıklar çimenlere atılmış
Kızarsın, köpürürsün leke düşse
aynana
Kanepede tahtalar koparılmış, yakılmış.
Denize yakınız ya; kıskanırlar uzaktan
Görmezler sık arayla pislik akan
oruyu
Balıklar kurtulamaz kurduğumuz
tuzaktan
Hiç kimseler sormuyor suçlulara
soruyu.
Bizde denize olan sizde dereye, çaya
Kirlettik medenice bacalarla havayı,
Afedersin çocuğum, topraklar oldu kaya
Resimde sunacağız yiyeceğin meyvayı.
Zeki İPEKDAĞ
Çağatay GÜLER Çocuklarım
Bir gün yorgun olursanız, kolunuz kanadınız kırılırsa, umarsız kalırsanız, sanırsınız ki tutunacak dalınız kalmadı, şiire sığının.
Şiir anadilinizin türküsü, annenizin ak sütüdür. Şiir çocuk mutluluğudur. Çiçek açan badem ağacıdır. Yağmurdan sonraki toprak kokusudur. Doğaya saygısıdır insanoğlunun.
Ne güzel sözcükleri vardır anadilinizin: Çocuk, Gelincik, Çamçak..Su.. Ekmek.. Toprak.. Başak.. Alınteri.. Ağaç.. Çiçek.. Ekin.. Doruk.. Ufuk.. Sevgi.. Umut.. Yürek.. Dilek.. Anne.. Anne.. Anne.. Anne..
Şiir bu sözcüklerle yazılır. Yaşam anlamını yitirirse bir gün sizler için, şiire sığının. Çevrenizi korku sararsa, gök kararırsa, içinizi umutsuzluğun gecesi kaplarsa.. Bir kavgaya girişirseniz çocuklar ölmesin diye, şiire sığının.
ŞİİR DİLE SAYGIDIR
Şiir anadilinize saygıdır. Her sözcügü kutsamaktır ekmek kadar, su kadar. Delikanlılık kıvancıdır. Genç kızlık onurudur. Düşüp yeniden ayağa kalkmaktır. Analidinizin tapınağıdır. Yüzündeki çizgilerdir ninenizin, dedenizin. Sizin gözlerinizdeki ışıktır. Geleceğidir ülkenizin. Şiir insan ve doğadır.
Şiir sizleri çocukların sevincine mutluluğuna götürür. Kul olmayı öğretir ülkenizin taşına toprağına. Emeğe saygı duymayı öğretir. İnsanoğlunun yenilmeyeceğini, yenilemeyeceğini, tükenmeyeceğini öğretir. Çocuklarım beni özlerseniz, anmak isterseniz, omuzlarıma binim koşup yuvarlanmak isterseniz benimle.. Şiire sığının. Yazamadığım şiirleri okuyun. Su götürün su götüremediğim insanlara, dikemediğim ağaçları dikin. Koklamadığım çiçekleri koklayın.
Yaşamayı benden daha çok sevin. Benden daha çok sevin insanları. Çocuklara benden daha çok uçurtma yapın. Onları benden daha çok sevin.
Bir fotoğraf ve bir şiir
Çocuklar kediler uskumrular
Tabağımda
Rakı kadehimin yanında
Yeşil soğanlar
Maydonozlar arasında
Uzun uzun yatan uskumrulara
Merhaba!
Atar mıyım onlardan artanları hiç!
Birkere onurlandırmışlar soframı
İnerim dördüncü kattan aşağı
Kedilere sunarım
Kediler
Mahsun çocukları sokaklarımızın!
Benekli güzellikleri
Sırtlarında kışın ayazı
Döner dururlar aç
Ağzı kapalı çöp bidonları
Öksürsem uzaktan
Ürperirler birden
Sonra bir koşu, bi yalvarış,
bi figan!
Çünkü tanırlar Metin Amcalarını
Ayak seslerinden.
Metin DEMİRTAŞ
BAHÇE DERGİSİNDE ‘‘KADIN’’
Antalya'da iki ayda bir yayınlanan Kültür ve Edebiyat Dergisi yaz sayısını kadına ayırdı. Türkiye genelinde dağıtımı yapılan Bahçe'de, Çağdaş Türk Edebiyatı'nda kadın üzerine yazılmış şirler yer alıyor.
Derginin Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Mehmet Tosun, edebiyatımızın 48 ünlü şairinin kadın üzerine yazdıkları şiirlerin seçkisini Hüseyin Cahit Kerse'nin yaptığını, gelecek sayının da Ölüm ve Su üzerine hazırlanacağını söyledi.