Güncelleme Tarihi:
Tabii “Galiba kalbim tekliyor” diye içimden geçirdiğimde eşimin yanımda bittiğini farkettim.
“Senin yüzün hiç iyi değil” diyen eşime durumu özetleyince hemen hastaneye gitme kararı aldık.
1993 yılı mart ayı bizim Miladi yıldönümümüz olacakmış meğer.
17 Mart 1993’de by-pass ameliyatına evet dedikten sonra doktorlar taburcu olurken öğütleri sıralamaya başlamışlardı bile:
-Sakın ola ki sigaraya yeniden başlamayın. Bu sizin sonunuz olur. Artık günlük yürüyüşleri hayatınıza sokun. Yağlılardan ve yağdan uzak durun.
Bu tavsiyelerde bulunan cerrahıma karşı, kardiyoloğum daha gerçekci davranıyor gibi geldi bana.
Kardiyalogum soruları sıraladı:
-Sigarayı kaç yıl içtiniz? Kaç paket içtiniz? Hiç bırakmayı denediniz mi? Bundan sonra bırakmak için yardım ister misiniz?
Bütün bu sorulara verdiğim yanıttan bazı gerçeklerini sezmiş olmalı ki kardiyaloğum, son söz olarak şunları söylemişti:
-Bakın 40 yıldan fazla içtiğiniz sigara belki stres dolu mesleğinizi sürdürürken size faydalı bile olmuştur. Bunu bilemeyiz. Ama bundan sonra risk faktörünüz artmış durumda. Anladığım kadarıyla bu alışkanlıktan kolay kolay vazgeçmeyeceksiniz. Tavsiyem şudur:
“Sigara içseniz de, içmeseniz de öleceksiniz. Ama cerrah arkadaşımın söylediği gibi eğer sigara içerseniz 6 ayda öleceğinizi sanmıyorum. Sanmıyorum ama 3 paket değil eğer çok az, mümkünse sigarayı yarım pakete indirin. Ama bu yetmez. Eğer günde 5 kilometre tempolu yürüyüş yapmazsanız ölüme çıkaracağınız davetiye kısa vadeli olur. Hem yürüyün, hem sigara için. İçmemenin getireceği stres ve zarar bence daha fazla tahribat yapabilir sizin gibi tiryakilerde. Onun için ilaç verilmişse için, zararlı şeylerden kaçının. Ama 5 kilometre yürüyüşü hayatınızın parçası yapın.”
Ben işime geldiği için kardiyoloğumun sözüne uymak niyetindeydim ama ameliyat sonrası kendimi sınava sokmaya da kararlıydım. Sigarayı bırakacaktım. En azından bu vesiledir diye denemeye karar verdim.
Gerçekten zorlandım.
Üç paket zehirden, sıfır pakete, sıfır taneye inmek.. Korkunç bir irade gücü.
Yardım almamı istediler. Yanaşmadım.
Bırakma kararını uygularken yapılan tavsiyeler arasında bol bol çekirdek, elde tesbih gibi meşgul edici şeylere hiç yanaşmadım. Okumaya ağırlık verdim. Tabii günlük çalışmamı sürdürürken dikkat edeceğim çok şey vardı. Tempo Dergisi’nde aynı odayı paylaştığım Prof. Dr.Kurthan Fişek günde içtiği beş paket sigaradan vazgeçecek gibi değildi. O değişmeyeceğine göre benin önlem almam gerekirdi. Odaya, sadece haber yazarken girme kararı aldım. Sık sık dışarı çıkıyordum. Dumanaltı olmamak için odadan uzaklaşmıştım. Bundan en çok Fişek memnun olmuştu. Çünkü rahat rahat sigarasını içebiliyordu.
Aylar ayları kovalıyordu.
Bazen bunaldığım oluyordu.Bu sıklaşmaya başlamıştı ama direniyordum kararımda.
Tabii kardiyoloğumun sözleri aklımdan çıkmıyordu hiç, “Az iç, çok yürü...”
Yani “İçen de ölecek, içmeyen de...” der gibi geliyordu bana..
(Sürecek)
Sezai