Sigarayı nasıl bıraktım ? (1)

Güncelleme Tarihi:

Sigarayı nasıl bıraktım  (1)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2006 16:58

Kafayı sıyırtmış değilim ama sigarayı bıraktıktan bu yana mücadeleyi tek başıma sürdürüyorum. Sürdürürken sürünmedim değil.

Tam elli yıllık dostluk öyle bir anda kopacak gibi gelmedi başlarda.

Hâlâ da “kıvranma” triplerindeyim..

Kimilerine, daha çok sigara tiryakilerine lazım olur diye konuyu baştan anlatayım.

Çünkü hikaye öyle kısa değil.

Sigaraya tam 50 yıl önce başladım. Rahmetli pederimin Köylü sigarasıyla. Geceleri bir iki tane tırtıklar, sabahları da kuytu bir yerde tek başıma içmeye çalışırdım. Daha sonra çalıntı sigara sayısı artınca mahalledeki arkadaşlarla paylaşmaya başlamıştım.

Yani onları da suç ortağı yapmaya niyetliydim.

Yaptım da...

Tabii zamanla çalıntı baba sigarasına, “kazançla alınan” delikanlılik sigarası ile devam ettim. Sigaramın kalitesi yükselmişti. Birinci, sonra da Bafra sigarasına terfi etmiştim.

Lise yıllarımda profesyonel futbolcu olmama rağmen sigarayı bir türlü bırakamıyordum. Kendi de futbol oynayan ağabeyim sigara içtiğimi biliyordu. Futbol geleceğimden de umutlu olmalı ki “Bak bu sigarayı bırakmazsan futbolda geleceğin olmaz. Ben içtim yanlış yaptım. Ama şimdi sen bu spordan para kazanabilirsin, yükselebilirsin” demişti.

Bu sözler bir kulağımdan girmiş, diğerinden çıkmıştı.

Futbolda değil eğitimde yükselmek istediğimden olacak üniversite yıllarımda futbola yavaş yavaş veda ettim.

Sigaraya ise asla.

Ankara’da gazetecilik yıllarımın başında, maaşım “tıkız” olduğu için çok özendiğim Yeni Harman sigarasına bir türlü terfi edemedim.

Varlıklı arkadaşlarımdan otlandığım bu sigarayı bir gün devamlı içebileceğim günleri iple çektim.

Tabii daha ona ulaşamadan ülkede filtreli sigara akımı başlamıştı bile.

Gerçi filtreliden önce değişik sigaralar içtim. Öyle tek markaya takılmazdım nedense.

Bazen Amerikan sigaralarına da uzandığım olurdu. Ankara’dan İstanbul’a gittiğimde, karaborsa filtreli Kent sigarasına takılırdım. Sonra Ankara’daki Amerikalıların el altından piyasaya sürdükleri Malboro’ya dadandım. Ama devamlı değil.

Neyse gazetecilik yaşamımda sigara tüketimim devamlı artıyordu.

Yabancı sigara kartel ve tröstlerine devamlı para akıtmakla görevli sayıyordum kendimi sanki. Daha çok Camel tercihimdi ve günde 3 pakete çıkarmıştım mereti. Parlament içen Prof.Dr. Kurthan Fişek’in günlük tüketimi 5 paketti. Bana göre ulaşılmazdı. Benim sert olan Camel (Kamel) sigaram zarar açısından sanırım Fişek’inden kat kat fazlaydı.

Nitekim 1993 yılı Ocak ayında bir sabah beni uykudan kaldıran her neyse sağlık

açısından bir işaret almıştım. Yani bir alarm vaziyetleri. Galiba tehlikenin farkında bile değildim. Bu ikaza rağmen sabahın erken saatinde kahve içerek sigara tüttürmeyi ihmal etmemiştim.

Kör gözün parmağı gibi...

Oysa benzine ateşle gittiğimi bilseydim bunu yapar mıydım?

(Sürecek…)

Sezai

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!