Şifrelerin peşinde

Güncelleme Tarihi:

Şifrelerin peşinde
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2011 03:00

Evrenin sırları, anlam veremediğimiz gizemli olaylar, aklın sınırlarını zorlayan bilinmeyenler... Sunucu Emel Özuğur ve “Kur’an-ı Kerim’in Şifresi” kitabının yazarı Ömer Çelakıl, hafta içi her sabah yayınlanan “Hayatın Şifreleri” programında mistik konuları ele alıyor, yaşamın şifrelerini çözmeye çalışıyor.

Haberin Devamı

Emel Hanım, üniversitede tarih okumuşsunuz. Tarihle başlayan yolculuğunuz nasıl oldu da spikerliğe yöneldi?

Emel Özuğur: Spikerlik benim çocukluk hayalimdi. Üniversitenin ikinci sınıfındayken TGRT’de gece haberlerini okuyarak başladım bu işe. Bir yandan okula devam ettim.
   
TGRT’den sonra Kanal D’ye geçtiniz, değil mi?       

Emel Özuğur: Evet, beş yıl TGRT’de çalıştım, sonrasında Kanal D’ye geçtim ve beş yıl da orada çalıştım. O dönemde hayatıma “Kokpit” programı girdi. “Uçuş Noktamız” adlı köşemiz için yaklaşık 50 ülkede çekim yaptık. Benim için erken yaşta böyle çekimler yapmak muazzamdı. Dünyanın çok güzel noktalarında çekim yaptığım o zamanları şükrederek anıyorum.

Tarihten de vazgeçmemişsiniz, yüksek lisans yapıyormuşsunuz...     

Emel Özuğur: Cumhuriyet Tarihi’yle ilgili yüksek lisansıma devam ediyorum. Marmara Üniversitesi’ne 1994 yılında girmiştim. Yıllar sonra tekrar okula dönüp yüksek lisans yapmaya karar verdim.

Neden bu kararı aldınız, işiniz sizi tatmin etmedi mi?     

Emel Özuğur: Okul benim için ayrı bir beslenme alanı. Gençlerle, hocalarla birlikte olmaktan keyif alıyorum. Şimdi de doktoraya hazırlanıyorum. Hayatta sadece bir alana tutunmak insanı köreltiyor. Benim hayatımdaki önemli renklerden biri de okul.

Hayatınızdaki bir başka renk de “Hayatın Şifreleri”... Biraz bahseder misiniz programdan? 

Emel Özuğur: Biz, görünenle yetinen bir kuşaktan geliyoruz. Bize göre bir şey yeşilse yeşildir. Fakat farkındalığın artmasıyla birlikte insanlar evrenin var oluşundan tutun da her konunun alt metnini merak eder oldu. “Neden yeşildir?” sorusu sorulmaya başlandı. “Hayatın Şifreleri” programı da spiritüel gibi görünüyor ama aslında hayatın içerisindeki bir ihtiyaca cevap veriyor. Bu noktada da yanımda çok güçlü bir araştırmacı var. Ömer Çelakıl benim işimi çok kolaylaştırıyor.

Ömer Çelakıl: Hayatın bilinmeyenlerini, Anadolu’nun köşelerinde kaybolmaya yüz tutmuş bilgileri ortaya çıkarmayı amaçladık. Emel Hanım zaten kendisini ispatlamış, bilinen, önemli bir isim. Bizim için onur oldu onun bu programda olması. Hayatın bilinmeyenlerini konuşuyoruz. Emel Hanım’ın da olması, programa daha fazla ciddiyet ve güvenilirlik kazandırıyor.

BİLİNMEYEN KONULARA ‘İKİNCİ SINIF’ GÖZÜYLE BAKILIYOR

Siz kendi başınıza yeterince ciddi ya da güvenilir olamadığınızı mı düşünüyorsunuz?

Ömer Çelakıl: Emel Hanım’ın orada olması, programı prestijli bir konuma getirdi. Türkiye’de bilinmeyen konulara ‘ikinci sınıf’ gözüyle bakılıyor. Halbuki bugün Amerika bile kapitalizmin zirvesine ulaşmasına rağmen yüzünü bilinmeyene çevirmeye başladı.

Bu konuda size katılmıyorum. Biz, gördüğü rüyalardan bile anlam çıkarmaya çalışan bir milletiz...

Emel Özuğur: Evet ama bunları ekranlar aracılığıyla ele alma cesaretine sahip değildik. Artık izleyici “Bu formatlar bize yetmiyor, neyin neden olduğunu anlatın” diye bas bas bağırmaya başladı, bu noktada da biz devreye girdik.

Peki, bu sorgulama işini televizyondan yapmak yeterince sağlıklı olabilir mi sizce?

Emel Özuğur: Biz olayları anlaşılır bir dille anlatmaya özen gösteriyoruz. Birinci ilkemiz bu. Sorumluluklarımızın farkındayız.
Ömer Çelakıl: Bizim bir tek kullanım kılavuzu dağıtmadığımız kaldı. Nelerin yanlış anlaşılabileceğini de göz önünde bulundurup sürekli uyarılarda bulunuyoruz, çünkü bu programı her kesimden izleyen var.

Programda hangi konuları işliyorsunuz?

Ömer Çelakıl: Tek konumuz din değil, ben tıp doktoru olduğum için sağlık da, bilim de konuşuyoruz. Esas olarak bu üç madde çerçevesinde sohbet ediyoruz.

Emel Özuğur: İzleyicinin merak ettiği konuları konuşuyoruz, fakat görüneni değil, görünenin alt metnini okumaya çalışıyoruz.

İşlediğiniz konuları nasıl belirliyorsunuz?

Emel Özuğur: Güncel konulara paralel gitmeye özen gösteriyoruz. İzleyicilerimizden gelen faksları da dikkate alıyoruz. Sıkıntı yaşamıyoruz, çünkü konuşacak çok konu var.

KAPALI BLUZ GİYDİM DİYE ‘TESETTÜRE DE GİRER’ DEDİLER

Emel Hanım, Ömer Bey “Kur’an-ı Kerim’in Şifresi” kitabını çıkardığında büyük tepkiler almıştı. Siz bir televizyoncu olarak, onunla bu programa başlarken herhangi bir tedirginlik yaşadınız mı?

Emel Özuğur: Ben hiç tereddüt etmedim. Ömer, aynı zamanda benim dostum olduğu için onun yanında olmak bana ayrı bir güven veriyor. Bu kadar büyük bir sorumluluk aldığınız işte önce yanınızdaki kişiye güvenmeniz lazım. Ben hiçbir şeyden rahatsız olmuyorum. Mutlaka yaftalama yaparlar, yapacaklardır da. Hatta bu hafta kapalı bir bluz giymiştim, “Yakında tesettüre girer” diye yorumlar yapıldı internette. Yine de bunlardan rahatsız değilim. Ayrıca programda ele aldığımız konular benim de ilgi alanıma giriyor. Ben de var oluşu sorgulayan, bunu araştırmaya çalışan biriyim. Daima sorular sorarak kendimi ileriye götürmeye çalışıyorum.

Ömer Bey’in kitabını okudunuz mu peki?

Emel Özuğur: Okudum ama Ömer’i sadece kitabıyla değerlendiremem. Ömer o kitaba sığamayacak kadar derinliği olan biri.

Siz programda daha çok moderatör görevini üstlendiniz yanılmıyorsam...

Emel Özuğur: Bu programın iki ev sahibi var; Doktor Ömer Çelakıl ve Emel Özuğur. Belirlediğimiz konunun uzmanlarını birlikte ağırlıyoruz. Ama “Moderatör konumu kimin?” derseniz, elbette benim.

Son olarak bizimle de hayatın bir şifresini paylaşır mısınız?

Emel Özuğur: Kendi şifrenizi çözdüğünüz zaman, hayatın şifresini de çözmüş oluyorsunuz.

Ömer Çelakıl: Hani yolda gördüğünüz ve hiç tanımadığınız birisini bir yakınınıza benzetirsiniz ya, aslında o an o yakınınızla anlık bir enerji iletişimine giriyorsunuz. Birkaç gün sonra o kişi sizinle bir şekilde iletişime geçiyor. Siz benzetme anında kendinizi kandırıyorsunuz ama beyniniz buna inanıyor, güveniyor. O anda o kişiyle iletişime geçiyor ve ona enerji yollamış oluyorsunuz...

Haberin Devamı

GÖREVİME SON VERİLDİ

Emel Hanım, geçen yıl Şamil Tayyar ve Hulki Cevizoğlu’yla birlikte “Düşünce Fırtınası” programını sunuyordunuz, Hulki Bey’le yaşadığınız gerginlik sonucunda görevinize son verildiği yazıldı. Doğru mu bu?

Emel Özuğur: Görevime son verildiği doğru. Ben de sizin aracılığınızla açıklamış olayım. Ben 13 yıllık televizyoncuyum, fakat Şamil Tayyar ve Hulki Cevizoğlu’yla yaşadığım üç aylık deneyimde televizyonculuk adına çok şey öğrendim. Özellikle Hulki Bey’e bana yaptığı eziyetlerden, eziyet demeyelim de bana öğrettiklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!