Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 2003 00:00
KİM ne derse desin ben bu Maliye Bakanı'nı seviyorum.İsmi bile hububat bereketi; Unakıtan...Zenginlik ifadeli yüzünü televizyonda gördüğümde, hayırlara vesile olacak bir müjde vermekte olduğunu anlarım.Bence işbitirici...Ve girişken...‘‘Müşteri çıksın, KİT'leri satmak için gece kalkar pijamamla koşarım’’ sözleri ise gayret ifadesi.Yani siz gece onu pijamayla koşarken görürseniz, elbette ekonomiyi kurtarmaya koşuyordur, müşteri çıkmıştır...Hiç sormayın:‘‘Beyefendi yangın mı çıktı?...’’‘‘Hayır, müşteri çıktı...’’*Liradan ‘‘sıfır atmayı’’ açıkladığı gün ise sevgili Mustafa Balbay'ın aklına gelen fesatlık benim de aklıma gelmedi değil:Acaba beyefendi neden kurtuluyor?...Çünkü çıkarttığı tüm kanunların bir maddesi mutlaka onu bir şeyden kurtarıyor...Belki herkesin parasındaki sıfırları attırıp ‘‘Bir tek benimkisi kalıyor’’ diyebilir mi?Olsun...İş yapsın da...*Erdal İpekeşen ise, bu haftaki Tempo Dergisi'nde bizim tedavülden kalkan metal paraların hurdacılara nasıl satıldığını ve paramızın eriye eriye Fransızlara nasıl döküm loğar kapağı olduğunu anlatıyor.Yani; paradan sıfır atılması, zamanı gelince yapılması gereken şekilsel ve yararlı bir operasyondur.Ama ekonomi düzelmedikten sonra anlamı yok sıfır atmanın. Atarsınız, yeniden gelir.Peki, ekonomi söylendiği gibi düzeliyor mu?Yoksa toplanan çifte vergiler, bedelli af gelirleri ve yeni dış borçlarla bu bir yanılma mı?Misal sormalısınız; AKP döneminde dış borç ne kadar arttı?...40 milyar dolar...*Yine de olsun...Siz inşallah 2005'te beş kuruşa ekmek, on kuruşa bakla almanın hayalini kurun.Düşünebiliyor musunuz; arabanın iyisi 30 bin lira.Sağ olsun Maliye Bakanı.Sıfırı atmak ile sıfırı tüketmek arasında bir yerdeyiz.
button