Güncelleme Tarihi:
Cüneyt Arkın filmlerinde bile bu kadar kavga dövüş ve aksiyonu üst üste izlememiştik.
En “aksiyon da aksiyon” diyen izleyiciyi bile bir süre sonra aksiyona, dövüş ve şiddette yeter dedirtecek kadar çok hareket var Baskın’da.
Olaylar şehir dışındaki mahallelerden birindeki bir binanın içinde geçiyor.
Şehir dışında, arka mahallelerdeki gözlerden uzak binaların suç yatağı olduğu bilinir.
Ama bu kadarını tahmin etmek zor.
Bahsettiğim bina tepeden çatıya tehlikeli suçlu kaynıyor.
Baskın, namaz kılan bir adamın huzur dolu görüntüleriyle başlıyor.
Namazı sonrasında hamile karısını öpüyor ve işine doğru yola çıkıyor.
Filmin bu sakin açılışı gelecekte izleyeceklerimizle taban tabana zıt aslında.
İlk başta bir kısmı ile kısaca tanıştığımız polislerin de olduğu özel operasyon timi, Cakarta’da şehir dışındaki mahallelerden birinde aranan bir uyuşturucu tüccarının gizlendiği istihbaratını alıyor ve adamı yakalamak için oturduğu binaya baskın düzenliyor.
Fakat içeri girdiklerinde şaşıracaklar.
Çünkü apartmanın her katı farklı suçlularla hüküm giymiş onlarca katil, psikopat, manyak, hırsız ve çeteyle dolu.
Baskın yapılacağı haberinin alınmasıyla hepsi birden örgütleniyor ve binanın çıkışları kilitleniyor.
Operasyon timindeki polisler tuzağa düşmüş artık, kıyım başlıyor.
Bu cehennemde pek çok polis ölecek.
Hayatta kalmak isteyenler, 30 katlı ve her katı tehlike dolu binanın en tepesine tırmanmak zorunda.
Ve yukarı çıkıldıkça polislerin sayısı ve şansı azalmaya başlıyor.
Senaryo birkaç yerinde espri ve sürprizli giriş çıkışlar barındırsa da içinde yeni bir şey vaad etmiyor.
Baskın’ın en belirgin ve önemli özelliği, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan ve bitip tükenmeyen dövüş sahneleriyle dolu olması.
Gerilim bir an olsun filmi terk etmiyor, kurgu izleyicinin perdeden gözünü ayırmasına izin vermiyor.
Bu sahneler gücünü başarılı dövüş koreografilerinden alıyor.
Sundance Film Festivali’ne seçilen, Toronto Film Festivali’nde İzleyici Çılgınlık Ödülü alan Baskın, aksiyon ve dövüş hastalarına şiddetle tavsiye edeceğim bir film.
Bu özelliğiyle öyle ön plana çıktı ki, Hollywood filmin yeniden çevrimi için kolları sıvadı bile. Şiddet ve kavga yüklü aksiyonlardan hoşlanmayanlarsa bu vahşet yumağından kesinlikle uzak durmalı.
SERBUAN MAUT
BASKIN
Yön: Gareth Evans
Oyn: Iko Uwais, Joe Taslim, Donny Alamsyah, Yayan Ruhian
Tür: Aksiyon
Süre: 101 dk.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
EVA
Yön: Kike Maillo
Oyn: Daniel Brühl, Marta Etura, Alberto Ammann, Claudia Vega
Tür: Dram, Fantastik, Bilimkurgu
Süre: 94 dk.
Çocuk robot projesi
Yıl 2041. Başarılı sibernetik mühendisi Alex Garel, yeni bir çocuk robot projesi için 10 yıl sonra eski üniversitesine geri dönüyor. Alex’in uzaklarda olduğu yıllar içerisinde üniversite aşkı Lana ile kardeşi David hayatlarına devam etmiş ve birlikte yaşamaya başlamışlar. Tasarlayacağı çocuk robot için duygusal tepkiler arayışı içinde olan Alex, Lana ve David’in ilginç ve renkli bir kişiliğe sahip küçük kızları Eva’yı model olarak kullanmaya karar veriyor. Alex’in Eva ve ailesiyle olan ilişkisi üzücü, şaşırtan, duygulandıran ama her sahnesinde merakta bırakan bir şekilde sürüyor. Eva, İspanyol sinemasından drama yönü de etkileyici başarılı bir bilimkurgu örneği. Başroldeki çocuk oyuncu Caludia Vega, üç bin çocuk arasından seçilmiş. En beğendiğim oyuncuların başında gelen Daniel Brühl de başrolde sağlam. Gerek ilginç senaryosu, gerek karla kaplı bir coğrafyadaki doyurucu görselliği, gerekse de çocuğundan büyüğüne başarılı oyuncuları ile draması da etkileyici bir bilimkurgu filmi var karşımızda. Türün meraklıları kaçırmasın.
YOU INSTEAD-TONIGHT YOU’RE MINE
BU GECE BENİMSİN
Yön: David Mackenzie
Oyn: Luke Treadaway, Natalia Tena, Mathew Baynton, Alastair Mackenzie
Tür: Komedi, Müzik
Süre: 90 dk.
Kanlı bıçaklı rock yıldızları
Kanlı bıçaklı düşman olan iki rock yıldızı, 24 saat boyunca bir müzik festivalinde birbirlerine kelepçeli olarak kalıyorlar. Üstelik kelepçenin kilidi de kayıp. Üstüne bir de festivalde sahne alıp, konser de verecekler! Bu komik ve müzikli filmin yönetmenliğini, en son Yeryüzündeki Son Aşk filmini seyrettiğimiz David Mackenzie üstlenirken, senaryo ise Thomas Leveritt’e ait. Başrolleri Luke Treadaway, Natalia Tena Luke Treadaway ve Natalia Tena paylaşıyor.
DABBE BİR CİN VAKASI
Yön: Hasan Karacadağ
Oyn: Nihan Aypolat, Koray Kadirağa, Pervin Bağdat, Elif Erdal
Tür: Korku, Gerilim
Süre:
Ceyda T. Kayıtları
Ankara’da yaşayan evli bir çift olan Ceyda T., Sinan T. ve kızları Burcu T. nereden geldiği belli olmayan, bedensiz bir varlığın şiddetli saldırısına uğruyorlar. Ankara GATA Tıp Fakültesi’ne müracaat eden ailenin evlerine video kayıt sistemi kurularak, evin takip altına alınmasına karar veriliyor. Herkes ailenin delirdiğine inanırken kamera kayıtları aksini iddia etmekte. Türk korku sinemasına Dabbe serisi ile adını yazdıran Hasan Karacadağ’ın kendi öğrencilik yıllarında karşılaştığı gerçek bir olayı yeniden ele aldığı film, korku ve gerilim türünü gerçeklikle harmanlayan bir yapım. Türk psikiyatri tarihine ‘Ceyda T. Kayıtları’ olarak geçen olaydan esinlenilen film, Ceyda T. ve ailesinin video görüntüleri ve adli kayıtlar ile kurgulanarak oluşturuldu.
A MOI SEULE
ESARET
Yön: Frederic Videau
Oyn: Agathe Bonitzer, Reda Kateb, Helene Fillieres, Noemie Lvovsky
Tür: Dram
Süre: 91 dk.
Tutsaklık bitince
8 yıl tutsaklıktan sonra Gaelle birdenbire kendisini kaçıran Vincent tarafından serbest bırakılıyor. Yeni özgür hayatı ona farklı bir bakış açısı sağlamış durumda. Yaşadığı her yeni gün ona hayatla ilgili farklı bir bakış açısı ve görüş getiriyor. 62. Berlin Festivali’ne katılmış olan Esaret’te, kurban ve onu kaçıran kişinin arasındaki uzun süreli ilişkiden, şaşırtıcı şekilde şefkatli ve hatta kafa karıştırıcı inkar edilemez bir sevginin ortaya çıkışı anlatılıyor.
KATHMANDU LULLABY
GÖKYÜZÜNDE BİR AYNA
Yön: Iciar Bollain
Oyn: Veronica Echegui, Saumyata Bhattarai, Norbu Tsering Gurung, Montserrat Alcoverro
Tür: Dram
Süre: 104 dk.
Katmandu’da bir öğretmen
Yağmuru Bile filmi ile Oscar adaylığı bulunan Iciar Bollain, Ken Loach’un senaristi Paul Laverty ile işbirliğine gidip Nepal’e uzanıyor. Yaşanmış olaylardan esinlenilmiş bir film ortaya çıkartan yönetmen, Katalan öğretmen Laia’yı anlatıyor. Katmandu’da aşırı yoksulluk ve içler acısı bir eğitim sistemiyle karşılaşan Laia, varoşlardaki çocukları eğitmek için oturma iznine ve oturma izni için de anlaşmalı bir evlilik ayarlamaya girişiyor. Nepal toplumunun derinlerine giden bir öğretmenin yolculuğunu anlatan Gökyüzünde Bir Ayna, Katmandu’nun mistik ve yoksul yönlerini gözler önüne seriyor.
WHAT A MAN
NE ADAM AMA
Yön: Matthias Schweighöfer
Oyn: Sibel Kekilli, Matthias Schweighöfer, Elyas M’Barek, Mavie Hörbiger
Tür: Komedi
Süre: 95 dk.
Sibel Kekilli’den erkeklere öğütler
Alex, genç, yakışıklı fakat biraz talihsiz bir öğretmen. Kız arkadaşı Caroline tarafından terk edildikten sonra artık bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini fark ediyor. Kendisinden, kadınların ilgisini çekecek, güven veren, modern bir erkek yaratmak zorunda. Nele ve arkadaşı Okke, Alex’e bu işin püf noktalarını sonuna kadar öğretmeye kararlı. Alman-Amerikan ortak yapımcılığında çekilen film, genç oyuncu Matthias Schweighöfer’in ilk yönetmenlik ve senaristlik deneyimi. Filmin başrolünü de üstlenen Schweighöfer’ün yanı sıra kadroda Nele rolünde Sibel Kekilli var.
TEPEDEKİ EV
Yön: Goro Miyazaki
Tür: Animasyon , Dram
Süre: 91 dk.
Festivalden vizyona
Gençlik yıllarını yaşayan Umi, beş kişilik ailesinin en büyük oğlu. Babası Kore Savaşı sırasında kaybolmuş ama Umi onun döneceğine dair ümidini kesmiyor ve her gün çift flamayı evlerinden sallıyor. Tam da bugünlerde bir lisede ortaya çıkan bir öğrenci hareketinin ortasında kalıyor, bir yandan da genç Jun’a aşık oluyor. Ama aralarında ikisinin de tahmin etmediği farklı bir bağ ortaya çıkacak. Filmin yönetmenliğini Goro Miyazaki üstlenirken orijinal hikâye Tetsuro Sayama’ya ait. Senaryoyu ise Hayao Miyazaki ve Keiko Niwa beraber kaleme almış. Tepedeki Ev, 31. İstanbul Film Festivali’nde de gösterilmişti.