Şiddete meyilli çocuklar aileleri kaygılandırıyor

Güncelleme Tarihi:

Şiddete meyilli çocuklar aileleri kaygılandırıyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2005 01:05

Çocuklarda şiddet olayları son yıllarda giderek yükselen bir grafik çiziyor. Arkadaşlarını yaralayan, her türlü işkence yapmaktan çekinmeyen hatta silahla okul basan çocuk haberlerini dış basından sık sık izliyoruz.

Ülkemizde bu derece olmasa da, uzmanlar çocukların giderek şiddete eğilimli olduğunu vurguluyor. Peki çözüm ne? Formsante dergisi mayıs sayısında bu sorunun yanıtını aradı.

Çocuklar artık sadece kendilerine değil, ailelerine ve yaşıtlarına da şiddet içeren davranışlar sergiliyor. Bu çocukların sevgilerini dile getirmek yerine, neden öfkelerini dışa vurmayı tercih ettikleri de tartışma konusu. En büyük suçlu olarak içinde şiddet ögelerini arttıran televizyon programları ve çizgi filmler gösteriliyor.

Ancak çocukların saldırgan tutumlarında hiç kuşkusuz anne babalar ve toplum da büyük rol oynuyor. Yurt dışında verilen örneklerin yanında ülkemizdeki şiddet vakaları biraz daha hafif kalıyor. Ancak yine de çocuklarda şiddet pek çok anne-babayı düşündürüyor.

Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışma Merkezi’nden Klinik Psikolog Şeniz Pamuk ile Psikonet Merkezi’nden Psikolog Gönül Acar, çocuklarda gelişen şiddetin ardında yatan faktörleri ve anne babaların nasıl bir yöntem izlemeleri gerektiğini tek tek anlatıyor!

Uzman yardımı şart

Atilla Kaymak 10 yaşında ve inanılmaz derecede zeki.

Zaten gözlerinin için baktığınızda bunu hemen fark edebiliyorsunuz. Ancak hiperaktif bir çocuk olduğu için ailesine ve arkadaş çevresine adaptasyonu, yaşıtlarına göre daha zor oluyor.

Atilla’nın ailesi çocuklarının hiperaktif olduğunun farkında. Üstelik, bilinçliler de.

Bu yüzden artık Atilla Kaymak, sürekli doktor kontrolünde büyüdüğü için, zaman zaman şiddete başvursa da kendisini kontrol etmeyi genellikle başarabiliyor. Anne Esra Kaymak, oğlu Atilla’nın bir yaşından itibaren başlayan kırma dökme eğilimlerini şöyle anlatıyor:

‘İstediği bir şey yapılmadığında yere atardı kendini, yerleri yumruklardı. Avazı çıktığı kadar ağlar ve bize bağırmaya başlardı. Elindeki oyuncağı rastgele fırlattığı zamanlar çok olmuştur. Meğerse Atilla’da hiperaktivite bozukluğu varmış. Ama artık eskisi gibi eşyaları kırıp dökmüyor. Tabii bunda aldığımız uzman yardımının rolü büyük.’

Hiperaktif bir çocuk öfkelendiğinde veya şiddete başvurduğunda nasıl bir yöntem izlenmesi gerekiyor?

Uzmanlar Esra Kaymak’a ne tür önerilerde bulunuyor?

Hoşgörülü olunmalı

Üç çocuk annesi Esra Kaymak, sorumuza şöyle yanıt veriyor:

‘Uzmanlar Atilla’nın öfkeye kapıldığında hoşgörülü olmam gerektiğini söylüyorlar. Hiperaktiflere karşı koca bir yüreğin olacak, sinirlenmeyi hayatından çıkaracaksın. O öfkelendiği anda empati kuracak ve onu anlamaya çalışacaksın.

Sonuçta bu çocuklar dürtüleriyle hareket ediyorlar. Bunu başarabiliyor musun? diye sorarsan, her ne kadar sakin olmaya çalışsam da, diğer iki küçük çocuğumun bakımı, iş hayatı derken bazen dayanma gücüm kalmıyor ve benim de öfkeye kapıldığım olabiliyor.

Ancak her şeye rağmen, Atilla’nın gün geçtikçe daha sakin bir yapıya kavuşması ve arkadaşlarıyla daha iyi iletişim kurması beni mutlu etmeye yetiyor.’

Şiddet eğilimi artış gösteriyor

Artık dünya üzerinde var olan canlılarla yapılan filmler çok ‘sıkıcı’ olmaya başladığı için hayali yaratıklardan oluşan çizgi filmler bütün kanalları kaplamış durumda. Bu karakterlerin oyuncakları çocukların hayal gücüne dayanan oyunları da ipoteklendi. Bunlara eklenen çok geniş bir bilgisayar oyunları yelpazesini de göz ardı etmemek gerekiyor. Yapılan araştırmalar, çeşitli medya ürünlerinde şiddet içerikli görüntülere maruz kalan çocuklarda saldırgan davranışlarda artma, şiddete duyarsızlaşma, uyku bozuklukları, gece kábusları, saldırganı model alma, kendisine ve yakınlarına zarar geleceği korkuları geliştiğini gösteriyor. Çünkü, özellikle 8 yaş altı çocuklarda gerçek ve fantezi arasındaki ayırım henüz oluşmuyor.

Ebeveynlere öneriler

Duygu ve düşüncelerini uygun şekilde ifade edebilmesine imkan tanıyın.

Çocuğunuzla sağlıklı iletişim kurmayı öğrenin. Çocuğunuzla konuşurken içten ama kesin bir dil kullanın.

Hangi tür davranışları onayladığınızı, hangilerini onaylamadığınızı çocuklarınıza açık, dürüst ve kesin konuşarak belirtin. Bu noktada önemli olan, onun suçluluk duymasını değil, bir şeyler öğrenmesini sağlamak.

Çocuğunuzun sizi model aldığını asla unutmayın. Dolayısıyla şiddet içeren davranışlarda asla bulunmayın.

Çocuğunuzun kişisel özelliklerini tanıyın, farklı beklentiler içine girmeyin, ilgi ve ihtiyaçlarının farkında olun.

Disiplin anlayışınızda asla şiddete yer vermeyin.

Eğitim ve öğretim süreci içine girdiğinde okul ve aile birliği ile işbirliği içinde olun.

Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin. Ona hayatta gerçekten işine yaracak beceriler kazanmasını sağlayın.

Bol bol sohbet edin. İyi ve kötü örnekleri anlatmak çocuğunuza verilebileceğiniz en anlamlı hediyeleri oluşturuyor.

Televizyonda çocuğunuzun algılama seviyesine uygun ve olumlu karakterlerin ağırlıkta olduğu programları seçin ve sadece bunları izlemesini sağlayın.

Ona pişmanlık duygularını uyandıracak özel eğitim verin. ‘Sen o acı çeken insanın yerinde olsan, ne hissederdin’ sorusu yöneltin. Çünkü çocuklar çoğu zaman, karşı tarafın çektiği acının farkında olmuyorlar.

Nedenlerini açıklama ihtiyacı duymadan, davranışlarına kısıtlama getirmeyin.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!