Güncelleme Tarihi:
Seni Küçük Emrah, Emrah ya da Emrah İpek olarak bilirken bir baktık “Gelmeyen Bahar”ın yönetmen hanesinde Emrah Erdoğan yazıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakın olmak için soyadını değiştirmiş diyenler bile oldu. Neden değiştirdin soyadını, bizi ve kamuoyunu aydınlatır mısın?
- Annem Ayten Erdoğan, babam Elyasa Erdoğan. Ben annem ve babamın tek çocuğuyum. Babam 1,5 yaşımdayken ölmüş. Annemin ilk evliliğinden olan çocuklarının soyadı İpek. Ben daha çok küçükken soyadımı da onlar İpek olarak değiştirmiş. Ben de yıllar önce mahkemeye başvurdum ve babamın soyadını almak istediğimi söyledim. Emrah Erdoğan olarak hayatıma devam ediyorum.
Hem müzik hem de sinema dünyasında acıların çocuğu olarak anıldın uzun süre... Annesine tecavüz edilen çocuk rollerinde oynadın. Tüm bunlar büyüme çağında psikolojini nasıl etkiledi?
- Elbette acıların çocuğu şeklinde böyle bir hayatın içinde olmanın travmatik bir tarafı var. Düşünebiliyor musun, çocukken şöhret oluyorsun... İlk demo albümlerim Diyarbakır’da çıktı, sonra Güneş Plak beni İstanbul’a getirdi ve serüven başladı. Neden geldim, neden şöhret oldum, şöhret nasıl olur bilmiyordum. Bir çocuk düşünün, reşit değil, kendi kararlarını veremiyor. Babam 1,5 yaşımdayken öldüğü için babamı görmeyen bir çocuk olarak büyüdüm üstelik.
Annene aşırı derecedeki bağlılığın belli ki bu yüzden...
- Evet, annem benim her şeyim oldu. İkimiz de yalnızdık. Hatta ben o kadar yalnızdım ki, hiç arkadaşım yoktu. Camlar kardan kapanırdı, küçücük ellerimle açardım ve oradan güneş girmesini sağlardım. Annemin çalıştığı yere giderdim öğlenleri, kendisinin yemesi gereken yemeği bana verirdi.
Müzik mi, oyunculuk mu seni ünlü yapan?
- İkisi birlikte aslında. “Ağam Ağam” filmini yapmıştım, aynı dönemde de albüm çıkmıştı. İkisi birden patladı. Sokağa çıkıyorum, insanlar beni tanıyor. Çok acayipti...
Çocuksun ve iyi para kazanıyorsun. Peki paranı kim yönetiyordu o zaman?
- Ailem... İyi ki yanımdalarmış. Yoksa o küçük yaşta ne yapabilirdim ki?
Annen sana onu yap, bunu yap diyor muydu?
- Her anne gibi... “Kötü arkadaş edinme, kimselere güvenme, dikkat et” kendine derdi.
SESİMİN DEĞİŞMEYE BAŞLADIĞI DÖNEMDE ENDİŞEYE KAPILDIM
Hiç oyuncağının olmadığı, oyun oynayacak vakit bile bulamadığın doğru mu?
- Bunları birçok kez konuşmuş olabilirim ama evet... O kadar hızlı gidiyordu ki her şey... Film setleri, bunun yanında albüm kayıtları, konserler... Bu kadar baskıya dayanmak için başkası olsa doktor doktor dolaşırdı.
Psikolog ya da psikiyatra gittin mi hiç?
- Yok, hiç gitmedim. Gitmek ayıp değil, hatta birçok ünlünün danışmanları falan bile var ama ben gitmedim.
Ne yapıyorsun peki çok bunaldığında?
- O çocuk yaşta annemin duaları ile Allah korudu beni. Hem müzik hem sinema yapıp, 12 yaşında şöhret olmak kolay bir şey değil. Bununla ilgili geleceğe yönelik ne bir kariyer planlaması var ne başka bir şey. Bunları konuşacak zaman da yok. Sesi güzel ve kabiliyetli bir çocuk, şöhret oldu, buyrun önünüzde...
Hiç endişeye kapıldın mı?
- Kapılmaz olur muyum! Özellikle de sesimin değişmeye başladığı dönemlerde zorlandım. Şunu düşün; sesin bitti ya da değişti, büyüdün, Küçük Emrah’tın, seni öyle sevmişlerdi, peki şimdi ne olacak?
BENİM DURUMUM ÖZCAN VE MAHSUN’DAN FARKLI
Unutamadığın yönetmen var mı?
- İlk yönetmenim, Ümit Efekan muhteşem bir adamdır, asla unutamam.
Özcan Deniz ve Mahsun Kırmızıgül’den çok önce sinemada vardın. Ama yönetmenlik konusunda onlar önce davrandı. Sen yönetmenlik için neden bu kadar bekledin?
- Zamanını bekledim. Bugüne kadar ne Özcan ne de Mahsun’la ilgili yorum yaptım. Sadece sorulduğunda cevaplıyorum. Onları takdir ediyorum ama benim durumum farklı. 1980’li yıllarda sinemaya adım atmış biri olarak kendimi hazır hissettiğimde oturdum yönetmen koltuğuna. Ve filmde oynayabileceğim halde aldığım bir kararla sadece kamera arkasında olmayı tercih ettim. Emrah Erdoğan yazan ve yöneten olarak var “Gelmeyen Bahar”da...
İleride oynar mısın?
- Oynarım tabii ama bu filmde böyle tercih ettim.
Sinema mı, müzik mi?
- İkisi aynı anda. İkisine aynı anda başlamış biri olarak ayrım yapamam.
Konserleri azalttığını ve artık çok daha seçici davrandığını biliyorum. Nedenini açıklar mısın?
- İnsanlar beni burnu büyük algılamasın ama sıradanlaşma mevzuu beni rahatsız ediyor. Ben sıradan bir insanım fakat sanatçı olarak kariyerimi ve konumumu kendim belirliyorum. Emrah’ın markası ve kendine göre klasmanını ancak bu şekilde oluşturup koruyabiliyorum. Bu benim kendime göre prensibim.
Bu değişim ne zaman oldu?
- 10 küsur yıl önce. İnsan kendi değerini kendi koruyor, ben onu gördüm. Kendimi dev aynasında görmüyorum fakat bir kariyer planlaması da yapıyorum.
CANNES YOLCULUĞUNDA NURİ BİLGE’NİN EKİBİYLE ÇALIŞIYORUZ
“Gelmeyen Bahar” özellikle kurgusuyla beni çok etkileyen bir film oldu. Hem gişe hem de festival filmi olabilecek türden... Yurtdışı festivallerine başvurularda ne durumdasınız?
- Cannes Film Festivali’ne başvuru bugün yapıldı. Nuri Bilge Ceylan’ın çalışmış olduğu ajansla çalışıyoruz.
Filmin en çok nesine güveniyorsun?
- Zekasına... Yönetmen olarak bekledim ve niye beklediğimi çok iyi biliyorum. Kurgusu, matematiği, zekası, ana fikri yerinde bir film çektim.
Bir üçüncü sayfa haberinden çıktı “Gelmeyen Bahar”... Ve daha çok şiddet üzerine kurulu bir film. Şiddet sence Türkiye’nin ana konusu mu?
- Şiddetin bence okumuşu, okumamışı ya da coğrafyası yok. Beni dehşete düşüren de o zaten... Şiddeti engeleyecek şeyler merhamet, eğitim ve insanlar arası iletişim... Kimse kimseyle konuşmuyor. Konuşup birbirimizi ikna edersek, seversek olur...
CİMRİLİĞİMİ KONUŞACAKLARINA KENDİ İŞLERİNE BAKSINLAR
Emrah ve cimrilik konusu yeniden gündeme geldi, hatta köşe yazılarına bile konu oldu. Yapılan yatırımlar, valelere verilen paralar derken bu konu gündemden düşmüyor bir türlü...
- Çok sıkıldım ben bunları konuşmaktan. Nereden çıktı bilmiyorum, galiba insanların zamanları çok. Benim paramı nasıl harcadığımı ya da harcamadığımı konuşacaklarına kendi işleriyle ilgilenseler daha iyi olacak.
Nasıl değerlendiriyorsun paranı?
- Herkes nasıl yapıyorsa öyle...
Tatile çıkar ve para harcar mısın?
- Elbette çıkarım, canım ne istiyorsa ona para harcarım. İnsanlar ünlülerin farklı yaşamaları gerektiğini düşünüyor herhalde. Şöyle otomobile biner, böyle evde oturur falan diyorlar. Herkes öyle yaşamak zorunda değil.
Yaptığın en büyük hovardalık ne?
- Otomobiller... Her yıl otomobilimi değiştiririm.
EMRAH ERDOĞAN OLARAK İLERLEMEK İSTİYORUM
Hayalin nedir? 10 yıl sonra nerede görüyorsun kendini?
- Emrah Erdoğan olarak sinemada kariyer yapmak istiyorum. Emrah’ı biraz bekletip Emrah Erdoğan olarak ilerlemek istiyorum.
Müzikle ilgili hayalin yok mu?
- Müzik olmaz mı! Benden birkaç tane şarkı çıkarsa ve bunları halka, hayranlarıma dinletmek istersem olur.
Eski deyişle, sevgiline kaset doldursan ilk üç şarkı hangileri olur?
- Kendi şarkılarımı yüklerim herhalde. En iyi üç şarkım olarak düşündüğüm; “Götür Beni Gittiğin Yere”, “Unutabilsem” ve “Belalım Benim”...
En sevmediğin özelliğin nedir?
- Çok çabuk güveniyorum. Ben hâlâ insanlığımızı kaybetmediğimize, insanların birbirine güvenip, birbirini sayıp seveceğine inanıyorum. Çok yanıldığım olmuştur ama bu inancımı kaybetmedim.
Yeni sinema projesi var mı ufukta?
- Var. Çok uzun sürmez gibi geliyor bana çünkü çok yerimde duramam ben. Yönetmenlik böyle bir şeymiş, devam edeceğim. Son olarak şunu söylemek isterim; insanların, insanları tanımadan yorum yapmasının çok yalnış olduğuna inanıyorum. Özellikle bu yönetmenlik meselesinde önyargı çok önemli. Bu iş bazılarının tekelindeymiş gibi bir izlenim kabullendirilmiş insanlara. Ben Allah nasip ederse filmimin festivallerde pek çok ödül alacağına inanıyorum. Sana da çok teşekkür ederim, gerek televizyondaki programında gerekse de yazılarında bana ve filmime çok destek oldun.
Ne demek. “Gelmeyen Bahar”la ilgili inanmadan söylediğim tek bir cümle yoktu. Asıl ben teşekkür ederim. Film iyi yerlere gelirse gerçekten senin kadar ben de mutlu olacağım. Burada kırmızı halı ve gala mizanseni yaptık. İnşallah gerçeğini de yaşarız...
SİBEL’LE BİRBİRİMİZİ ÇOK SEVİYORUZ
Filminin İstanbul galasına sevgilin Sibel Kirer’le el ele geldin. Hemen evlilik var mı sorusu soruldu tabii. Sen sevgililerinle çok sık medya önüne çıkan biri değilsin. Bu çıkış bir evlilik sinyali midir gerçekten?
- Evlilik planımız var. Çok sevdiğimize inanıyoruz birbirimizi, özen gösteriyoruz. İnsanın kendini yanında iyi hissettiği insanla olması çok güzel bir şey...
Ne zamandır birliktesiniz?
- İki yıla yaklaştık. Mühim olan iyi anlaşabilmek, birbirimizi algılayabilmek. Zaman her şeyi değiştiriyor. Ben 40 yaş olgunluğuna eriştim.
Çocuk istiyor musun?
- Elbette istiyorum, kısmet...
Prof. Dr. Özkan Pektaş (Psikiyatr): Erken şöhretin bedeli, aile kurmakta gecikmesi olmuş
1,5 yaşında baba kaybı, ardından anneyle kader birliği içinde geçen zor bir çocukluk... Çok erken gelen şöhretin kaybettirdiği oyun dönemi ve mecburi olgunluk... Adem elması deyip geçmemek lazım! Elbette kaygıların getirdiği önlemler var. Şanın, şöhretin idare edilmesi sanıldığından çok daha zordur. Emrah ailesiyle birlikte bunu en iyi yöneten sanatçılardan biri... Gerektiğinde ortadan kaybolup farklı projelerle kendini gösteriyor. Bedeli ise gecikmiş aile kurumu olmuş... En kısa sürede aile kurması dileğiyle...