Güncelleme Tarihi:
Sezen Aksu fotoğrafları için tıklayın
Bu aşkın şekil değiştirerek devam ettiğini söyleyen Çetin, "Sezen daha geçen hafta bendeydi. Çok sevdiğim, harika bir insandır. Bence aşkımız şekil değiştirerek sürüyor. Hâlâ birbirimizi görünce heyecanlanıyoruz. Bana göre o, Türkiye'nin üç ünlü şairinden biri: Nazım Hikmet, İsmet Özel ve Sezen Aksu" dedi.
Filmleri vizyonda olsun olmasın her zaman gündemde bir isim Sinan Çetin. Reklam ve sinema dünyasının usta yönetmeni, eski günlerden ve aşklardan söz ederken, laf Sezen Aksu’ya geldiğinde şöyle dedi: "Sezen daha geçen hafta bendeydi. Çok sevdiğim, harika bir insandır. Bence aşkımız şekil değiştirerek sürüyor. Hálá birbirimizi görünce heyecanlanıyoruz."
Yıllar önce sanata doğru ilk adımınızı fotoğraf çalışmalarıyla attınız... Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde okurken, siz fotoğraf makinesine aşıktınız, fotoğraflarını çektiğiniz kızlar da o pozlara bakıp bakıp kendilerine aşık oluyorlardı...
- FotoÄŸrafın maliyeti 1 lirayken, 10 liraya satardım. Bazen 20 lira isterdim. "Vermezseniz yırtarım" derdim, kızlar dayanamazdı o fotoÄŸrafların yırtılmasına, verirlerdi parayı. Ä°yi kazandım.Â
O dönemde çekilen o fotoğraflar nerede şimdi? Bir sergi açmayı, onları bir kitapta toplamayı düşünmüyor musunuz?
- O dönemde o kadar çok fotoğraf çektim ki... Yaser Arafat’tan Uğur Mumcu’ya, İlhan Selçuk’tan Sezen Aksu’ya kadar. Sizin bu soruyu sormanız çok enteresan. Çünkü ’Gözümün Önünden Geçen Yüzler’ adıyla o dönemin fotoğraflarını topladığım bir kitap, bugün yarın piyasaya çıkıyor.
Delikanlı Sinan Çetin’in yüreği de deliydi o zamanlar. Yaşadığı tertemiz aşklar vardı. Geçmişte çok konuşulan bir Sezen Aksu olayı vardı...
- Sezen daha geçen hafta bendeydi. Çok sevdiğim, harika bir insandır. Bence aşkımız şekil değiştirerek sürüyor. Hálá birbirimizi görünce heyecanlanıyoruz. Bana göre o, Türkiye’nin üç ünlü şairinden birisi. Nazım Hikmet, İsmet Özel ve Sezen Aksu...
Sezen Aksu’nun yıllar sonra ’Sarı Odalar’ şarkısını sizin için yaptığı söylendi.
- Evet, bu tür şeyler söylendi.
Sanat ve gösteri dünyasının içinde bu kadar faal olup bir yandan da evliliği, üstüne gölge düşürmeden yürütmek nasıl oluyor?
- Dikkat ediyoruz (gülüyor).
EÅŸiniz mi sizi idare eder, siz mi onu?
- Evde fazlasıyla kılıbık bir adam olurum. Bizim evde hanımın dediği olur.
Setlerdeki aslan yürekli yönetmen, evde farklı demek ki...
- Evde kılıbık, evet. Karımdan çekinirim, ona hürmet ederim. Ne istiyorsa yaparız. Ve delikanlılık, bir anlamda hanımdan tırsmak demektir (gülüyor).
Özel hayatınızda geçinmesi kolay bir erkek misiniz?
- Eskiden daha zordum. Åžimdi insanlarla daha mutlu iliÅŸkiler kuruyorum.
Oyuncu olmak ve bu amaca ulaşmak için her şeyi yapabilecek o kadar çok genç kız var ki... Siz onlardan nasıl kurtuluyor, nasıl korunuyorsunuz?
- Bugün kapıdan içeri zorla bir kız girdi. Ben de kolundan tutup dışarı attım. Şöhret olmak isteyenler fena halde üzerime geliyor. Duvarların arkasına saklanıyorum.Â
Orta yaş bunalımı yaşadınız mı?
- Orta yaşı geçtiğimi çok geç fark ettim. Bunu zamanında fark etseydim, korkardım herhalde. Zaman bulamadım.
Sinan Çetin’in kazandıkları yaptıklarının tam karşılığı mıdır?
- Benim kadar reklam filmi çeken bir yönetmenin New York’un yarısını satın alması lazımdı.
Ama Cihangir’in bile yarısını alamadınız!
- Gözüktüğüm kadar zengin değilim. Zaman zaman yakın arkadaşım Zeki Demirkubuz gibi yaşamak istiyorum. Yılda bir film çekip, 100 bin dolara hayat kurmak istiyorum. Sade bir hayat... Plato Film, 500 kişiye bakıyor. Bunların sorumluluğu da yıpratıcı, sıkıntı verici. Bunların dışında, "Mutlu musun?" diye sorarsanız, mutluyum ama artık büyümek değil, küçülmek istiyorum.
Siyaset hevesi iflas ettirdi
Kendinizi siyasete yakın hissettiğiniz dönemler oldu mu?
Oldu elbette. 1970’lerde Türkiye’nin sosyalist bir ülke olmasını istemiştim. Ama yıllar sonra zaten sosyalist bir ülke olduğunu öğrendim. Tansu Çiller hükümeti zamanında saf bir devrimci çocuk heyecanıyla, ülkede reformlar yapılabilir mi, AB’ye biraz daha yaklaşılabilir mi gibi bir tutumla Ankara’ya gittim, ciddi paralar kaybettim. Benim için o dönem Plato Film’in battığı, beş kuruşumun kalmadığı bir dönemdir. Oysa herkes çok para kazandığımı sanıyordu. Bunu ilk kez bir gazeteciye açıklıyorum. İflas etmiştim... Ankara’nın bize hiçbir yararı olmadı. Bizim Ankara’ya çok paramız ve emeğimiz gitti.