Güncelleme Tarihi:
“Serseri Mayınlar” tipik bir Ferzan Özpetek filmi... Sürprizlerle dolu, Güney ıtalya geleneklerini ön plana çıkaran, “olmazsa olmaz” cinsel tercihler üzerine kurulu, zaman zaman güldüren zaman zaman da hüzünlendiren bir yapıt... Peki nasıl doğdu bu film?
- Ben genelde gördüklerimi, duyduklarımı senaryolaştırıp beyazperdeye taşımaya çalışırım. Bu filmde de öyle oldu, bir arkadaşımın anlattıklarından yola çıktım. Bir ailenin iki eşcinsel oğlunun içinde bulundukları çıkmazı yansıttım. Bunun içinde kısmen benim de otobiyografim var.
Filmi babanıza ithaf etmişsiniz...
- Evet, ama babam sağ değil maalesef... Aileler içinde hep havada kalmış, çözümlenemeyen meseleler vardır ya... Artık 51 yaşındayım ve belki bu film o havada kalan sorunlara bir yanıt olur dedim.
BU AİLEDE HERKES SERSERİ MAYIN GİBİ
Filmde çok geniş bir aile var...
- Öyle... Cantone ailesi, makarna fabrikası sahibi... Ben burada hali vakti yerinde aile bireylerini, anne, baba ve çocuklarının birbirleri ile ilişkilerini ele aldım; tabii etrafını da teyzelerle, eniştelerle, büyükanne ve dostlarıyla süsleyerek...
Peki oyuncu kadrosunu nasıl oluşturdunuz?
- Bazıları benim önceki filmlerimde de oynamıştı. Riccardo Scamargio, ıtalya’nın yeni parlayan yıldızı. Zaten hikaye onun canlandırdığı Tommasino etrafında dönüyor. Elena Sofia Ricci ve Nicole Grimaudo ise çok deneyimli oyuncular.
Nasıl bir film oldu bu sizce?
- Film aslında komedi... Karakterler arasındaki diyaloglar kimi zaman gözleri yaşartacak kadar güldürüyor kimi zaman da düşündürüp hüzünlendiriyor. Zaten bu çelişki filmi zenginleştiriyor bence... Ailede herkes bir “serseri mayın” gibi...
Çekimlerde hiç doğaçlama oldu mu?
- Oldu. ılk kez bir filmimde, bazı sahnelerde senaryoya sadık kalınmadı. Sette değiştirdik, eklemeler yaptık. Dedim ya, ben gördüklerimi ve duyduklarımı yansıtırım. Ve bu durum çekimler sırasında da yaşanabiliyor. Filmin bence en çekici sahnelerinden biri, Alba rolünü oynayan Nicole Grimaudo’nun düz ayakkabılarını çıkararak aşırı yüksek topukluları giymesi. Buna İstanbul’daki bir alışveriş merkezi önünde tanık olmuştum. Keza otomobilin anahtar ucuyla boydan boya çizilmesini de bir başka zaman, bir başka yerde görmüştüm.
50’Yİ DEVİRİNCE HOŞGÖRÜM ARTTI
Geçmişten bugüne filmlerinizde ne tür bir değişim yaşandı?
- Hoşgörüm arttı. 50 yaşımı devirdim. Giderek ben de, mesleğim de olgunlaşıyor. Örneğin Berlin’de “Serseri Mayınlar”a gösterilen aşırı ilgi beni inanılmaz mutlu etti. Çocuklar gibi sevindim. Belki filmin geleceği için bir ışık aldım. Güven tazeledim. Gösterimin ertesi günü film 13 ülkeye satıldı. Sonra bu rakam 16’ya çıktı.
Bunda da önceki filmlerinizden alışık olduğumuz üzere zengin sofralar ve sofra başındaki ailenin sorunları var.
- Aile meclisinin yeri sofradır bence... Burada yenir, içilir ve en zor itiraflar burada yapılır. Filmde Tommasino yani küçük oğlan eşcinsel olduğunu sofrada itiraf etmeye karar veriyor. Ama abisi daha atak davranıp ondan önce aynı itirafta bulununca, Tommasino bu sırrı açıklayamamanın krizini yaşıyor.
Final yine Sezen Aksu’yla yapılmış...
- Sezen şarkıcı olmanın dışında benim ilham kaynağımdır. Onun eserlerini dinlemediğim gün yoktur. Finaldeki hem düğün hem de cenaze merasimine “Kutlama”dan başka bir şarkı yakışmazdı.
TATLI ZİYAFETLERİ EKİBİ ŞİŞMANLATTI
Tatlıya düşkünlüğünüz filme de fazlasıyla yansıyor.
- Film Güney ıtalya’nın Lecce kentinde çekildi. Benim has tatlıcım “Andreotti” ise Roma’da... Filmde şeker hastası büyükannenin tatlı yiyerek intihar ettiği için tam Roma’dan pasta ısmarlayacaktık ki Lecceliler alındı. “Biz de çok güzel tatlılar yapıyoruz, bizimkileri deneyin” dediler. Ve haklı da çıktılar. Her gün sette çekilen tatlı ziyafetleri, tüm ekibi şişmanlattı.
GALAYI GAZİANTEP’TE YAPACAĞIZ
Film Türkiye’de 19 Mart’ta gösterime girecek, öyle değil mi?
- Evet. Üstelik galayı Gaziantep’te yapacağız. Çok hoş olacak. Öyle sanıyorum ki Türk seyircisi bu filmden büyük keyif alacak.