Seyirci sahada beyaz oyuncu istiyor

Güncelleme Tarihi:

Seyirci sahada beyaz oyuncu istiyor
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 11, 2004 00:00

Adam, Ä°stanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda iÅŸlem gören 183 ÅŸirketten daha deÄŸerli. Pardon! Sizce de biraz abuk deÄŸil mi? Bir tane adam. Ãœstelik 25 yaşında. Evet haklısınız, biz ayıp ediyoruz, sadece Mehmet Okur’un aldığı parayı ve aldığı kızı konuÅŸuyoruz. Ama bütün dünyada böyle.Bu kadar çok para (eÅŸittir 50 milyon dolar) söz konusu oldu mu, haber olman kaçınılmaz. Yine de biz, biraz insaflı davranıp Mehmet Okur’la biraz daha normal ÅŸeyler konuÅŸmak için, hiç deÄŸilse gayret sarf ettik. Bu benim 2. basketbolcu röportajım. Birincisi Hidayet’leydi. Hido yani. O zamanlar rüzgar onun arkasından esiyordu. Åžimdi Memo’nun. Bu durum aslında benim ne kadar kiÅŸiliksiz olduÄŸumu deÄŸil, rüzgarın ne kadar farklı ve baÅŸka adamlar getirebileceÄŸini gösteriyor. Demek ki, hiç yılmadan çalışacaksın, bir gün senin de zamanın gelebilir. Ben de zaten hep o anı bekliyorum!Cehaletimi bağışlayın. Ama cidden merak ediyorum. NBA ÅŸampiyonluÄŸu neden bu kadar önemli?- Nasıl yani? Dünyanın en önemli basketbol liginden söz ediyoruz...Onu anladım da, n’oldu ÅŸimdi: Başınız göğe mi erdi?- Erdi tabii. 25 yaşında NBA ÅŸampiyonluÄŸunu gördüm! 20 sene NBA’de oynayıp bu mutluluÄŸu asla yaÅŸayamayan o kadar çok oyuncu var ki. Ãœstelik, dev oyuncular, efsanevi oyuncular. Adam, kariyerini ÅŸampiyonluk göremeden tamamlıyor. Bense 2. senemde ÅŸampiyonluÄŸu elde ettim. Ãœstelik 25 yaşında! Bir milyon 500 bin kiÅŸi geldi kutlamalara. Bundan daha acayip bir ÅŸey olur mu? Tabii ki, başım göğe erdi...Peki peki! Bu ÅŸampiyonlukta sizin payınız ne kadar?- 30 maç, ilk 5’te çıktım sahaya. Yeri geldi 30 dakika oynadım, yeri geldi 2 dakika. Ama takıma faydalı olduÄŸumu düşünüyorum. Basketbol bireysel bir spor deÄŸil, ÅŸampiyonluk için de bütün takımın çaba göstermesi gerekiyor. Ben de elimden geleni yaptım.NBA’de oynayan basketbolcuların yüzde 80’i siyah. Oysa seyircilerin yüzde 80’i beyaz... Bu kadar çok sevilmenizin nedeni Detroit Pistons’da oynayan tek beyaz olmanız mı? Amerika’da böyle ölçüler hálá geçerli mi?- Tabii ki herkes profesyonel, herkes hedefe kilitleniyor ve görünürde ‘Sen bu renktesin, sen ÅŸu!’ gibi ayrımlar yok. Ama şöyle bir gerçek var: Evet, NBA izleyicinin çoÄŸunluÄŸu beyaz, basketbolcuların çoÄŸunluÄŸu da siyah. Ve kim ne derse desin, seyirci sahada beyaz oyuncu görmeyi seviyor. Bir de iyi oynar ve onlara iyi elektrik verirsen seni göklere çıkarıyor. Bana gösterdikleri gibi üst seviyede ilgi gösteriyor.Sizce, sizi en çok hangi özelliÄŸinizden dolayı seviyorlar?- Agresiv oynuyorum. Siyahların sahip olduÄŸu atletik özellikleri de sahada yansıtıyorum. Blok yapıyorum, smaç yapıyorum. Dışarıdan ÅŸut atabilen ama aynı zamanda içeride de oynayabilen bir oyuncu olduÄŸum için hoÅŸlarına gidiyor. Ben hem ÅŸut atabiliyorum hem sırtım dönük oynayabiliyorum. Mesela Avrupalılar genelde dışarıdan ÅŸut atar ama içeride şöyle böyle oynar. Yere vuramaz, dripting yapamaz. Ben de ikisi de var. Ribauntlarda ve bloklarda da iyiyim. Seyircinin ilgisini çekiyor. Bush sizinle gurur duyduÄŸunu söyledi. Siz Bush’la gurur duyuyor musunuz?- Valla hiç düşünmedim. Ama duymuyorum galiba. Niye duyacağım ki?KonuÅŸmasında iki kiÅŸiden söz etti: Orhan Pamuk ve siz. Ä°nsan ne hissediyor? Devlet baÅŸkanları nezdinde popüler olmanın sizde yarattığı duygu ne?- ÅžaÅŸkınlık! Ben o sırada yoldaydım. Kına gecesinden dönüyorduk. ‘Yok canım, daha neler’ dedim. Ä°nanmadım. ArkadaÅŸlarım dalga geçiyor sandım. Ama Bush’un konuÅŸmasının hemen arkasından Spor Bakanımız arayıp tebrik edince, ‘Demek doÄŸruymuş’ dedim.Daha önce arayıp tebrik etmiÅŸ miydi?- Hayır. Ama böyle bir ÅŸeyi beklemiyordum zaten. Herkesin iÅŸi gücü var. Amerikan BaÅŸkanı benden söz edince Spor Bakanımızın da aklına gelip aramış, normal bu.Siz Amerika’ya giderken Türk basınının kıymetlisi Hidayet’ti. Bu duygu sizi hiç ezmedi mi? Yoksa içinizde şöyle bir ÅŸey mi vardı: ‘Nasıl olsa ben de yaparım!’- Hidayet’le rekabet olayı ne kadar yok desek de vardır. Ama biz birbirimizi destekliyoruz. Sonuçta ikimiz de Türkiye’yi temsil ediyoruz. O daha popülerdi çünkü benden 2 yıl önce NBA’de oynamaya baÅŸladı. E ÅŸimdi Detroit Pistons ÅŸampiyon oldu, ben daha öne çıktım...Sadece bu yüzden mi?- Yok hayır. Ä°yi bir yıl geçirdim, iyi oynadım, sonra anlaÅŸma senem, sonra fıstığı kaptım, evlendim! George Bush benimle ilgili iyi ÅŸeyler söyledi. E daha ne olsun? 2004 benim ÅŸanslı yılım.Sizin yaÅŸadığınız aslında korkunç bir hayat mı? Ä°nsanlar size dışarıdan bakınca ‘Vayyy! Paraları götürüyor’ diyor ama siz aslında çok mu acı çekiyorsunuz? - Çektim. Buralara baÅŸka türlü gelinmiyor çünkü. Ben 14 yaşındam beri ailemden çok takım arkadaÅŸlarımı görüyorum. Böyle bir hayat bu. Hayatını spora vakfediyorsun. Sadece basketbol oynuyorsun. Sürekli antrenman, sürekli antrenman. Yeri geldi minibüs paramız yoktu, otostop yaptık, yeri geldi açtık, bakkala veresiye yazdırdık. Bursa’dan kalkıp Ä°stanbul’a geliyorsun. Kamplar, maçlar devam. Kaybedersen ceza antrenmanı yaparsın, paran kesilir. Yıllarca böyle yaÅŸadım ben. E tabii NBA’de bu kadar büyük paralar konuÅŸuluyor, çünkü artık gelinebilecek en üst noktadasın. Bana normal geliyor insanların aldığım parayı konuÅŸması...Hakiki devlerle bir gün oyun arkadaşı olacağınızı hayal etmiÅŸ miydiniz? - 14 yaşına kadar futbol oynadım. Sonra basketbola kaydım. Basketboldaki yeteneklerimi keÅŸfedince de kendime hedef koydum: ‘Günün birinde NBA’de oynayacağım!’ Ama 25 yaşında oynayabileceÄŸimi söyleseler, ‘Delirdiniz galiba siz’ derdim!Kendinize rol model aldığınız biri var mıydı?- Toni Kukoc popülerdi o zamanlar. Chicago’da Michael Jordan’la beraber NBA ÅŸampiyonlukları vardı. Bir Avrupalı olduÄŸu için onu takip etmeye çalışıyordum. Oydu benim idolüm. O da hem içeriden hem dışarıdan oynayabilme özelliklerine sahipti.BENi OKULA POLÄ°S ZORUYLA GÖTÃœRÃœRLERDÄ°Nasıl bir çocukluk sizinki?- Evden kaçan, ama spor için kaçan, anne baba sözü dinlemeyen, kafasının dikine giden, bilardo oynamayı seven, kahve köşelerinde pinekleyen bir çocuk... Ve tabii okula hiç aldırmazdım. Yalova Lisesi’nde okudum, okul açılalı 21 gün olmuÅŸ ben 19 gün kaçmışım, böyle bir öğrencilik! Beni polis zoruyla okula götürürlerdi...EÄŸitim hayatınız ne oldu?- Lise mezunuyum. Ama basketbol yaÅŸantımdan sonra üniversiteyi bitirmeyi düşünüyorum.Basketbol sizin hayatınızı kurtaran ambülans mı?- Kesinlikle. Basketbolcu olmasaydım, gerçekten çaycı filan olurdum.Babanızın Yalova Adliyesi’nde çaycı olduÄŸunu son derece komplekssiz bir ÅŸekilde söylüyorsunuz. Bu sizin Amerika’ya gittikten sonra kazandığınız bir özellik mi, yoksa siz hep mi böyleydiniz?- Orada biraz daha rahatladım. Ama hep böyleydim. GeçmiÅŸimi niye gizleyeyim? Ä°nsanın nereden geldiÄŸini bilmesi önemlidir. Babam, Sular Ä°daresi’nde çalışıyordu, sonra emekli oldu, gitti adliyede çay ocağı açtı. Ben de yardım ediyordum ona. Ä°lginç yerdir adliye, binbir türlü insan vardır. Bir kaç sene çalıştım yanında.Åžu an ne yapıyor?- Benimle gurur duymakla meÅŸgul! Her zaman söyler: ‘Allah herkese böyle bir evlat nasip etsin’ der.Tek çocuk musunuz?- Hayır. Ama tek erkeÄŸim. Bir büyük bir küçük kız kardeÅŸim var.Annenizin basketbol oynamanıza tepkisi...- Hiç bir zaman itiraz etmedi. Basketboldan kazandığım ilk parayla ona çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi almıştım. Ama taksitle yani! 14 yaşındaydım. Çok sevinmiÅŸti....Åžimdi sizi seyrediyorlar mı?- Tabii ki hatta annem babam oraya da gelip gidiyorlar. Detroit’te bir evde yaşıyorum. Bahçeli bir evde.Amerika size fazladan ne kattı?- Kendine güven. En iyilerin arasında oynuyorsunuz ve en iyilerin arasında kendinizi gösteriyorsunuz. Yeri gelince blok yapıyorsun, yeri gelince adamın elindeki topu alıyorsun. ‘Ben de buradayım!’ diyorsun. ‘Sen bir efsanesin ama ben senin üzerinden sayı atabiliyorum, ribaunt yapabiliyorum... Ben de buradayım!’ Bunu diyebilmek müthiÅŸ bir ÅŸey. Ä°nsanda aÅŸağılık kompleksi filan kalmıyor tabii. Amerika bana çok ÅŸey kattı. Hayata daha geniÅŸ açıyla bakmayı öğrendim. Ama en önemlisi bu kendine güven meselesi.Ä°lk gittiÄŸinizde kültür ÅŸoku yaÅŸamadınız mı?- YaÅŸamaz olur muyum? Yeni arkadaÅŸlar, yeni koçlar, yeni yemekler... Her ÅŸey yeni. Çok zorluk çektim tabii. O zamanlar Ä°ngilizcem de iyi deÄŸildi, Allah’tan giriÅŸken bir tipim, bir ÅŸey mi konuÅŸuluyor, anlamıyor muyum, hemen soruyorum, her gün bir ÅŸeyler öğreniyordum. Åžimdi ileride Amerika’da koçluk yapabilirim diyorum. O kadar alıştım.Böyle bir kariyerden sonra basketbolun Erman ToroÄŸlu’su olmanıza gerek yok deÄŸil mi?- Hayır. Ben Amerika’da kalabilirim. EÄŸitim alırsam koçluk da yapabilirim. Ama tabii öncelikle hedefim NBA’deki basketbol kariyerime devam etmek.Bunun bir yaşı var mı?- Yok, o sizin vücudunuza bakmanıza kalmış. 41 yaşında olup oynayanlar bile var...NBA’ deki basketbolcuların eÄŸitim seviyesi nedir?- Yüksek. Hepsi üniversite mezunu. Okurken, üniversitenin takımında oynuyorlar, mezun olunca NBA takımlarının seçmelerine katılıyorlar.Kadınların ilgisi daha çok basketbolcuların üzerinde mi yoÄŸunlaşır futbolcuların mı?- Türkiye’de mi Amerika’da mı? Amerika’da daha çok basketbolcular tanınıyor. Amerikan futbolu daha çok kaskla oynandığı için, oyuncuların özel röportaj vermezlerse normal fotoÄŸrafları pek çıkmıyor. Beyzbolcular ve hokeyciler de basketbolcular kadar tanınmıyor. Ama tabii bu Amerika’da böyle.Mesela sizi Detroi’te herkes tanıyor öyle mi?- Hemen hemen.Ne yapıyorlar sizi markette filan görünce....- Ä°ÅŸte imza istiyorlar, fotoÄŸraf çektiriyorlar, ‘Memo Memo’ diye tezahürat yapıyorlar. Ä°lk gittiÄŸimde bu mühim meseleydi, Mehmet diyemiyorlar ne diyecekler. Memo’da karar kıldık.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!