Güncelleme Tarihi:
Yıllar önce yazılmış kitapları anlatan pek çok inceleme kitabı var fakat Heath W.Lowry’nin “Evliya Çelebi’nin Ayak İzlerinde, Bir rehber Kitap Olarak Seyehatnâme’ bunlardan çok farklı. Seyahatnâme’ye bambaşka bir işlev kazandırıyor ve okuyucu çok dikkatli yapılmış bir seçim ve yaklaşımla yazarlarla yani Evliya Çelebi ve Lowry ile yolculuğa çıkıyor. Kuzey Yunanistan’da yaptığı yolculuklarda Seyahatnâme’yi rehber olarak kullanan yazar, yolculuğunu Evliya Çelebi gibi at sırtında yapmasa da, kiraladığı arabayla zar zor gidilen yollara girerek onun anlattığı kaleleri, kaplıcaları, hanları, hamamları arıyor. Kitabın amacı da Evliya Çelebi’nin izinden yapılan bu yolculuğu bugünün okuyucusuna anlatmak zaten. Belki sadece yıkıntıları kalmış bir hana bakarken günümüzden uzaklaşamasa da, Çelebi’nin yaptıklarını tekrarladığını anlatırken yazar sanki 17. yüzyıldan sesleniyor bize.
EVLİYA ÇELEBİ REHBERLİĞİNDE
Bir Bektaşi tekkesini uzun uzun anlattıktan sonra, Evliya Çelebi, “Tekke meydanı içinde bir âbıhayat su sarnıcı var ki, suyu temmuz ayında bile buz gibidir” diye ekler. Lowry’nin bu gerçeği 350 yıl sonra kontrol edebilmesi Evliya Çelebi’nin rehberliğine verilebilecek küçük ama hoş örneklerden biridir. Selanik’te, Evliya Çelebi’nin anlattığı yerlerin 11 tanesi, yazar tarafından bulunmuştur.
Kitabın bir bölümü de Balkanlar’da bulunan saat kulelerine ayrılmış. Kendi başına bir kitap olabilecek bu bölümün de hareket noktası yine Seyahatnâme. Bu saatlerde zamanın çan sesiyle duyurulduğunu da ilginç bir bilgi olarak ekleyelim.
Evliya Çelebi yalnızca binaları anlatmakla kalmaz. Mesire yerlerini ve tabiat güzelliklerini anlatışı Lowry’nin dikkatinden kaçmamış, böylece Evliya Çelebi’nin çevreciliği vurgulanmış: “Köprü Ovası adlı yerde bir acayip ve garip yeşillik vadide nice yüz adet çeşit çeşit yüksek ağaçlar ile süslenmiş, göklere doğru baş uzatmış gölgeli çınar, kavak, salkımsöğüt, karaağaç ve misk kokulu ıhlamur ağaçlarının gölgelerinden zemine asla güneş tesir etmeyip yeşil kadife gibi zemin yemyeşil olur.”
SEYAHAT ARKADAŞIM
Küçük hacminden beklenmeyecek kadar bilgi veren kitap Balkanlar’da gezi yapmayı düşünenlere bir rehber olacağı gibi, evinizden çıkmadan da Osmanlı’nın izinde bir yolculuk yapmanıza yardımcı olacak nitelikte. Seyahatnâme’yi hem nalına hem mıhına inceleyip kendi yorumuyla yazan Prof. Lowry’nin kitabı şu cümlelerle bitiyor: “Evliyâ’nın daimi seyahat arkadaşım olduğu senelerden sonra, aramızda bir bağ oluştuğunu hissediyorum. Bu duygu, doğumunun 400. yıldönümünün hürmetine mevcut eseri kaleme almam hususunda beni teşvik etti. Kendisi bu dünyadan göçmüş olsa da, eseri hâlâ canlılığını koruyor. Seyahatnâme ve müellifi ile ilgili gittikçe büyüyen araştırma zincirine bir halka daha eklemeyi başarabilmem halinde, çabalarım mütevazı amacına ulaşmış olacaktır.”
HEATH W. LOWRY
1993’ten bu güne kadar Princeton University’deki Osmanlı ve Modern Türkiye Kürsüsü’nde Atatürk Profesörü olan Heath W. Lowry, hayatını Türkiye’ye ve Türklere adamış bir tarihçi. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümün’ün kurucu üyeliğini yaptı (1973-1980). Uzman olduğu erken dönem Osmanlı tarihi üzerine birçok eser yazmış olup, hem Türkiye hem de A.B.D.’de, Boğaziçi, Bilkent, Bahçeşehir ve Georgetown Üniversitelerinde dersler verdi. 1983’te Washington D.C.’de kurulan Türk Etütleri Enstitüsü’nün kurucu üyelerinden ve 1993’e kadar bu kurumun yöneticiliğini yaptı. Şu anda, Princeton University’deki görevinin yanı sıra, Bahçeşehir Üniversitesi’nde Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel’in Danışmanı olarak görev yapıyor. Ocak 2011 itibarıyla Bahçeşehir Üniversitesi’nde misafir profesör olarak görevine devam ediyor.
TARİH DEDEKTİFLİĞİ
Heath W. Lowry, Evliya Çelebi’nin genellikle güvenilir bir rehber olduğunu söylemekle beraber, Bazen, gitmediği yerleri de gitmiş gibi anlattığını belirtiyor. Kitabın “Evliya Çelebi’nin Tasvir ettiği Yerlerden Hangilerini Gerçekten Ziyaret Eittiğinin Tesbiti” başlıklı sekizinci bölümünde tarihsel dedektifliğin nasıl yapılacağını görüyoruz.
Önemli tespitlerden biri de, Yıldırım Bâyezid zamanında yapılan bazı fetih ve binaları torunun torunu olan İkinci Bâyezid’e mal etmesidir. Gazi Evrenos hakkında uzun yıllardır araştırma yapan Prof. Lowry, Evliya Çelebi’nin hatalarını kolaylıkla düzeltmektedir. Özellikle Keşan örneği çok iyi ortaya konmuş. Evliya Çelebi, buranın 1500 yılında Sultan II. Bayezid ve Veziriazam Gedik Ahmed Paşa tarafından fethedildiğini yazmaktadır. Halbuki o tarihte Gedik Ahmet Paşa çoktan idam edilmişti. Lowry açıklamasına şöyle devam ediyor: “Gerçekte, Âşıkpaşâzade’nin 15. yüzyılın sonlarında yazılmış eserinden bildiğimiz üzere Evliyâ, Keşân Kalesinin fethinin zamanı hakkında yüz elli yıl kadar bir hataya düşmüştür, çünkü Keşân, Hâcı/Gâzî Evrenos’un fethettiği 1360 yılından beri Osmanlı toprağıdır. Âşıkpaşâzade, 1360-1361’de yaşanan olayları şöyle betimlemiştir:
“Hâcı İlbeği sarp Dimetoka hisarını fethetti. Beri yandan Gâzî Evrenüz dahi Keşân hisarını almıştı. İpsala’yı dövüp dururdu. Müslümanlar sevinç içindeydiler.”
“Âşıkpaşâzade’nin şahitliği olmadan, mantık kullanarak Trakya’nın kalbinde bulunan Keşân gibi küçük bir kalenin, İstanbul’un fethinden itibaren yarım yüzyıl boyunca kudretli Osmanlı ordularına karşı direnemeyeceğini tahmin edebiliriz.”