OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 04, 2004 00:00
New York’ta yaşayan 4 kadının hayatlarını konu alan Sex and The City (Seks ve Şehir) adında bir dizi var. İsminden de anlaşılacağı gibi Sex and The City tabu yıkan bir dizi. Güçlü, başarılı, kariyerli, zevk düşkünü, eğlenceli, moda tabiriyle marjinal kadınların yaşadığı başarısız ilişkiler anlatılıyor.Ülkemizde de yaklaşık 4 yıldır çeşitli televizyon kanallarında gösteriliyor. Beğeniyle de izliyoruz. Son zamanlarda bu dizinin adını çok sık duyar olduk. Çünkü ‘Yerli malı yurdun malı herkes onu seyretmeli’ inancında olan televizyoncularımız Sex and The City’nin Türk versiyonlarını çekmeye başladılar. Kanal D’de yayınlanan Omuz Omuza ve Show TV’de geçen hafta gösterime giren Metro Palas’ın senaryoları bu diziden esinlenerek yazılıyor. İkisinde de 30’lu yaşlarını yaşayan, özgür, ayakları yere basan, kariyer sahibi İstanbullu kadınların hayatları konu ediliyor. Dizide anlatılmaya çalışılanı biz gerçek hayatta bulduk. Sex and The City dizisindeki New York’lu kadınların İstanbul versiyonu olan altı kişilik genç kadınlar grubunu konuşturduk. Karşınızda Bade, Işın, Füsun, Şebnem, Nuşin ve Esma...Beyoğlu Tünel’deki Doğan Apartmanı’nın tepesindeyiz. Terasta İstanbul manzarasına nazır yapacağımız fotoğraf çekiminin hazırlıkları sürüyor. Füsun’un evi defile kulislerine benzemiş. Kızlar birbirlerine ‘Allığı uzatsana, pembe ayakkabıyı verir misin, saçımı toplayayım mı, dağınık mı kalsın’ diye bağırıyor. Ortalık takı, incik, boncuk, kemer ve makyaj malzemesi kaynıyor. Koltuklarda biz değil pantolon ve tişörtler oturuyor. Hepimiz ayaktayız. Süs püs faslı bittikten sonra hep birlikte terasa çıkıyoruz. Rüzgarlı bir çekimden sonra kepekli spagetti ve
diyet kola eşliğinde bir röportaj yapıyoruz.Bade Birol Başiplikçi, Işın Görmüş, Füsun Tezcan Feridun, Nuşin Mısırlı, Esma Yağcı, Şebnem Yıldırım’ı uzun uğraşlar sonucu bulduk. Nicedir kariyer sahibi, özgür, eğlenceli, 30’larında bir kadınlar grubu arıyorduk. Kanlı, canlı, gerçek bir ekibin peşindeydik. Aslında yedi kişiler ama Pemra Balkır son anda iş seyahatine çıktı. Önce birbirlerini nasıl bulduklarını sorduk. Pazar bulmacalarını anımsatan bir yanıt verdiler: ‘Merkezde Bade var. Nuşin, Pemra, Füsun ve Bade 25 yıllık arkadaş. Aynı mahallede saklambaç oynamışlar. Bade ile Işın ise yedi yıl önce tanışmış. Işın, Elle Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni olduğunda Bade derginin marka müdürüymüş. Aynı yıllarda Bade bir iş ortamında Esma ile tanışmış. Esma ile Şebnem ise çocukluktan beri arkadaşlar.’Bu yedi kadını birleştiren en büyük özellik şu: Hiçbiri diğerine benzemiyor! Ortak noktaları yok denecek kadar az. Müzik zevkleri, giyim tarzları, okudukları kitaplar, izledikleri filmler hepsi birbirinden farklı. Ama bir legonun parçaları gibi birbirlerini tamamlıyorlar. Her gün birbirlerinden yeni şeyler öğreniyorlar.Söze Bade başlıyor: ‘Birbirimize karşı açık, dürüst ve acımasız davranıyoruz. Galiba bizi ayakta tutan şey bu. Kadınlar birbirini kıskanır. Aralarında gizliden gizliye ilerleyen bir rekabet vardır. Biz mutluluğu ve başarıyı da paylaşıyoruz. Birimizin başarısı hepimizin başarısı!’Işın devam ediyor: ‘Bizim psikiyatriste ihtiyacımız yok. Çünkü birbirimizin doktoru olabiliyoruz. Yaşadığımız en ufak şeyi bile paylaşıyoruz. Aşık olduğumuzda, işte sorun yaşadığımızda, biriyle tanıştığımızda kısacası bütün olağanüstü durumlarda toplanıyoruz. Kurul toplantısı yapıyoruz ve karara bağlıyoruz. Tartışıyoruz ama asla kavga etmiyoruz. Bugüne kadar hiç küsmedik.’Grup haftada bir gece genellikle de Salı akşamları toplanıyor. Ayda bir iki kere ise pazarları brunch (kahvaltı-öğlen yemeği karışımı bir öğün) yapıyorlar. Favori mekanları İstinye’de Sonay Aile Çay Bahçesi, Yeniköy Circle Cafe ve Teşvikiye House Cafe. Gece çıktıkları zaman ise Angelique, Buz ve Niş’i tercih ediyorlar. Ev partisi düzenlemekte iddialı olduklarını da saklamıyorlar: ‘Biz bir parti yaparız, tanımadığımız 150 kişi gelir. Geceden iki gün önce telefonlarımız çalar ‘Cumartesi akşamı parti yapıyormuşsunuz, adresi alabilir miyiz?’ diye sorarlar.ÜÇ KONUDA ANLAŞIYORLAREkipte çoğunluğun bir takma ismi var. Bade’ye Bademim diyorlar. Nuşin Madam Rottenmeir, Esma Herbokalok, Füsun Füs, Şebnem ise Şebo. Işın’ın bir lakabı yok. Bazen ‘Huysuz’ diye sesleniyorlar ama her daim öyle demeye de kıyamıyorlar. Başta da söylediğimiz gibi ekibin kişisel bakım, moda, kitap, film, müzik zevkleri tamamen farklı. Esma çarpıcı bir örnek veriyor: ‘Bade ile ben kitapçıya gideriz, o 20 kitap alır ben 20 kitap alırım. Çıkınca bakarız bir tane bile aynı kitap almamışız. Tamamen farklıyız. Beğendiğimiz erkekler bile birbirine benzemez. Ama şöyle bir Brad Pitt’e hiçbirimiz hayır demeyiz.’Aynı kuaföre gitmiyorlar. Birlikte spor yapmıyorlar. Farklı mağazalardan alışveriş ediyorlar. Fakat üç konuda çok iyi anlaşıyorlar. Hepsi Sex and City izliyor, Bir İstanbul Masalı’nı fanatik gibi takip ediyor ve Frida’ya tapıyor. ‘Hepimizin evinde Frida DVD’si var. Toplandığımız akşamlar tekrar tekrar izliyoruz. Her izlediğimizde de ağlıyoruz’ diyen Işın oradaki güçlü kadından çok etkilendiklerini söylüyor.ERKEKLERKafası çalışan her erkek bu gruba girmek isterSizce ideal erkek nasıl olmalı? Esma: Erkeklerde derinlik arıyoruz. Kriterlerimiz çok yüksek. Işın: Yüksek değil. Biz normal olanı arıyoruz. Saygı ve dürüstlük arıyoruz.Esma: Aynı frekansta olmamız gerekir. Masaya oturduğunuz zaman konuşabilmeliyiz. Nuşin: Ama günümüz erkeği sapıtmış ve doyumsuz durumda. Evliliğe inanıyor musunuz? Işın: Evliliğe inanıyoruz ama aradığımız erkekleri kolay kolay bulamıyoruz. Esma: Evleneceğimiz erkek, hayat arkadaşımız olmalı. Aynamızı arıyoruz, bizim bir örneğimizi arıyoruz. Işın: Çok sosyaliz, akıllıyız, kariyerliyiz, güçlüyüz. Birçok erkeği korkutuyoruz. Bizimle birlikte olacak erkeğin çok özgüvenli bir adam olması lazım.Şebnem: Erkek daha baskın olmalı. Bizim bu dominantlığımızı ikinci plana itebilecek, öyle olmasa bile buna tahammül edebilecek bir erkek olmalı. Bizim kuvvetli ve özgüvenli olmamız rahatsız olunacak bir durum değil. Tam tersi gurur duymalı.Esma: Diyelim ki içimizden birinin yeni bir sevgilisi oldu. Tanıştıktan hemen sonra söz konusu erkeğin taklidini yaparız. Nuşin: Bunları anlatırsanız hangi erkek bu gruba girmek ister? Işın: Kafası çalışan her erkek abi!Dizideki gibi uçsuz bucaksız bir seks hayatımızın olması mümkün değil, çünkü Müslüman, ataerkil bir toplumda yaşıyoruzSex and The City’deki kadınlara ne kadar benziyorsunuz? Işın: New York’taki o kadınlar İstanbul’da olsa nasıl yaşar diye düşünüyorsanız işte böyle yaşar. Sex and The City’nin İstanbul versiyonuyuz. Ben kendimi o dizideki kadınlardan pek farklı görmüyorum. Onlar gibi yaşamak istiyorum. Ama Türkiye’de ve İstanbul’da kendimi kısıtlanmış gibi hissediyorum.Füsun: Sex and City’nin İstanbul’a birebir uyarlanması mümkün değil. Burada aynen dizideki gibi yaşayan kadınlar bulamazsınız. Bence bulabileceğiniz en yakın örnek biziz. Bizim dizideki gibi uçsuz bucaksız bir seks hayatına sahip olmamız mümkün değil. Her şeyden önemlisi Müslüman, ataerkil ve gelişmekte olan bir toplumda yaşıyoruz.Esma: Sex and City’yi izleyenlerin birçoğu diziyi abartılı buluyor. Ama bize normal geliyor. Çünkü biz de öyle yaşıyoruz. Çok doğal olarak yapıyoruz bunları. Biz pazar brunch’a trendy olduğu için gitmiyoruz. Bir arada olmak, paylaşmak için gidiyoruz. Dizinin abartılı tarafları da yok değil. Bir gün içinde 10 kıyafet değiştiriyorlar mesela. Giydikleri, yedikleri, içtikleri sahte. Öyle yaşamak imkansız. Bütün gün topuklu ayakkabılarla sokakta dolaşamazsın mesela. ANILARDüğünde detone seslerle sözlerini bilmediğimiz şarkı okudukŞEBNEM:Bade iki ay önce evlendi. Düğün gecesinde bu kız grubundan bir şov istedi. Günler boyu ne yapacağımızı düşündük. Esma radyocu olduğu için stüdyoya girip ‘Arkadaş’ şarkısını söyledik. O kadar komik oldu ki! Düşünsenize hiçbirimiz şarkıyı bilmiyoruz, seslerimiz berbat ve detone. Düğün Swissotel Evian’da oldu. Gece saat 12’de barın içine girdik, ellerimizde kağıtlarla playback olarak söyledik. Bade ağladı ama konukların gülmekten karınları ağrıdı.Elif’in cozuttuğunu düşünürken bahçeden 15 kişi şampanyalarla çıktıIŞIN:Geçen yıl doğum günümde herkesi evime çağırdım. Bir pazar günüydü, yemekler yedik, içkiler içtik, bikinilerimizi giyip güneşlendik. Hatta bir arkadaşımız yanında pırlanta koleksiyonu getirmişti. Bütün gün pırlantalar takıp fotoğraflar çektirdik. Bu arada kimse doğum günümü kutlamadı. Saat dört gibi hepsi bir bahane uydurup gitti. Bir tek arkadaşım yanımda kaldı. Ben biraz bozuldum açıkçası. Çünkü onlara ‘Akşam gelin
balık yapalım’ dedim. Hiç kimse balık
yemek istemedi. Benim canım çok balık istiyordu. PiÅŸirdim, yedim. Ben balık yediÄŸim zaman soÄŸan da yerim. SoÄŸanımı da yedim. Ben yerken yanımdaki kız arkadaşım Elif bana şöyle ÅŸeyler söylüyordu: ‘Işın soÄŸan yemesen’, ‘Işın yedin bari diÅŸlerini fırçala’, ‘İyisi mi sen duÅŸ al saçların da yaÄŸlı gözüküyor’, ‘Işın üzerindeki mavi ÅŸortu deÄŸiÅŸtir’, ‘Müzik koyalım mı?’ ‘Mumları yakalım mı?’ Ben Elif’in aklından şüphe etmeye baÅŸladım. Bu arada Elif modacı ama şöyle telefon konuÅŸmaları yapıyor: ‘Gemi geldi mi? Limana girdi mi?’ Ben iyice cozuttuÄŸunu düşündüm ama çok da üzerinde durmadım. Bahçede kitap okuyup, çekirdek yemeye baÅŸladım. Yarım saat boyunca da çekirdek yememem için yalvardı. Derken bahçenin arka tarafından 15 kiÅŸilik bir grup geldi. Ellerinde mumlar, pastalar, ÅŸampanyalar. Hiç beklemiyordum. AÄŸladım tabii!Kapıyı açınca beni, Åžebnem’i ve karpuzu görünce dumura uÄŸradıESMA: Bundan üç yıl önceydi. Bade ve Gökhan’ın kavga ettiÄŸi bir gece, Bade beni böğüre böğüre aÄŸlayarak aradı. Ä°kimiz de NiÅŸantaşı’nda oturuyoruz. Åžebnem de o gece bende kalmıştı. Pijamalarla sokaÄŸa fırladık, Bade’nin evine doÄŸru koÅŸa koÅŸa gidiyoruz. Tam TeÅŸvikiye Camii’nin önünden geçerken Åžebnem’e bir baktım, elinde kocaman bir karpuz tutuyor. NeymiÅŸ efendim o karpuzu soÄŸutmuÅŸ, dolapta kalamazmış, yememiz gerekiyormuÅŸ. Arkadaşımızın acılı gününde Åžebnem karpuz peÅŸinde. Bade kapıyı açıp da beni, Åžebnem’i ve bir de karpuzu görünce dumura uÄŸradı tabii.Bade: Ãœstelik geldiklerinde gözyaÅŸları içinde Orhan Gencebay’dan ‘Batsın Bu Dünya’yı dinliyordum.UÄŸurlu eteÄŸi giyeceÄŸim diye ÅŸimdiki kocama rezil oldukBADE:Bundan iki yaz evveldi, hep birlikte Bodrum’dayız. Ben, ÅŸimdiki kocam o zamanki erkek arkadaşım Gökhan’la ayrılmanın eÅŸiÄŸindeyim. Belki toparlarız diye tatile çıkmışız. Gece dışarı çıkarken minicik bir kot etek giydim. O gece aramız düzeldi. Gece döndüğümde Esma’ya durumu anlattım. Esma eteÄŸin uÄŸurlu geldiÄŸini düşündü. Ertesi gün de biz Ä°stanbul’a döneceÄŸiz, Esma kalacak. EteÄŸi bırakmam için ısrar etti. Bıraktım. Sabırsız olduÄŸu için sabah kahvaltıya inerken giydi. Ve kahvaltıda Gökan’la karşılaÅŸtık. Gökhan hemen durumu anladı. Ufak çaplı rezil olmuÅŸtuk.NUŞİN MISIRLI (34) Pierre Loti Lisesi mezunu. Ãœniversiteye gitmek yerine çalışmayı tercih etti. Ä°ÅŸ hayatında çabuk yükseldi. Åžu anda Emirates Hava Yolları’nda Satış Pazarlama yöneticisi olarak çalışıyor. Akatlar’da oturuyor. 3 senedir yalnız yaşıyor. ‘En duygusal’ unvanını kimselere bırakmıyor. NuÅŸinHayatımıza yeni bir insan girecekse ekipten onay alıyoruz. Kızlar onu teste tabi tutuyorlar. Yuvarlak bir masanın etrafında sorguya çekiliyor. Ne yediÄŸi, ne içtiÄŸi, hayvanları sevip sevmediÄŸi... Banka hesaplarına kadar öğreniyoruz. Kızlar onay verince bir de Gökhan (Bade’nin kocası) ve Erhan’la (Füsun’un kocası) tanıştırıyoruz. Çünkü ekibe yeni katılacak erkeÄŸin onlarla da anlaÅŸması gerekiyor. Bu muameleye maruz kalan erkek arkadaÅŸ adaylarının birçoÄŸu arkasına bakmadan kaçıyor tabii. Bazıları bize ‘Duygusal Amazonlar’ diye ad takmışlar.FÃœSUN TEZCAN FERÄ°DUN (33)Ä°kinci soyadına yani Feridun’a özellikle dikkat çekiyor. Evli ve kocasına aşık. 5 yıl önce evlenmiÅŸ ama iliÅŸkileri 11 yıl önce baÅŸladı. Adeta birlikte büyümüşler. Ä°stanbul Ãœniversitesi Ä°letiÅŸim Fakültesi’ni bitirdikten sonra Marmara Ãœniversitesi Ä°ÅŸletme Fakültesi’nde master yaptı. 6,5 sene Turkcell’de Pazarlama Ä°letiÅŸim Müdürü olarak çalıştı. Son iki senedir de Siemens’te Ä°letiÅŸim Grubu yöneticiliÄŸi yapıyor. Motora binmekten, seyahat etmekten ve fotoÄŸraf çekmekten çok hoÅŸlanıyor. Dolayısıyla ekibin en cool ve en entelektüeli sayılıyor.FÃœSUNBade ve ben evliyiz. Evde bir hayat arkadaşımız var. Kocalarımız grubumuza o kadar alıştılar ki! Kızlar, deyince akan sular duruyor. Onlar bir kiÅŸi ile evlenmediklerinin farkındalar.IÅžIN GÖRMÜŞ (33)Ekibin en trendy üyesi. Elle dergisinin Genel Yayın Direktörü olduÄŸu için modayı bu ülkedeki birçok insandan daha iyi biliyor. Ä°stanbul doÄŸumlu. ODTÃœ Ä°ngiliz Dili ve EÄŸitimi mezunu. 93 senesinden beri gazetecilik yapıyor. 6 senedir de Elle dergisinin Yayın Direktörü olarak çalışıyor. Bekár, yalnız yaşıyor. Reçel ve Feelix adında iki kedisi var. SöylediÄŸine göre Ä°stinye’de bahçeli ve deniz manzaralı süper bir evde oturuyormuÅŸ.IÅžINÇocukken mahallede oynamaya çıkardım. Sürekli düşer, dizlerimi dirseklerimi yaralardım. Ä°lk düştüğüm gün babam bana ecza dolabının yerini gösterdi ve sadece o seferlik oksijenli suyla temizledi, tentürdiyot sürdü, bantladı. O günden sonra her düştüğümde kendi yaralarımı kendim temizledim. Biz hepimiz yaralarla baÅŸa çıkmayı iyi beceriyoruz. Ama artık her ÅŸey daha kolay. Çünkü ben üzüldüğüm zaman 6 kiÅŸinin daha benimle üzüldüğünü biliyorum.’ŞEBNEM YILDIRIM (31)Ä°stanbul Ãœniversitesi Ä°ngilizce Bölümü mezunu. Åžimdi Anadolu Ãœniversitesi’nde Halkla Ä°liÅŸkiler okuyor. Yaklaşık 8 senedir açık hava reklamcılığı yapıyor. 1,5 senedir de Bakaç Reklam’da pazarlama yöneticiliÄŸi yapıyor. ArkadaÅŸları Åžebnem için ‘Çok komik ve çok fırlama. O aslında oyuncu olabilirdi’ diyor. Çünkü hanımefendi her fırsatta birilerinin taklidini yapıyor.ÅžEBNEMIşın’ın üç gün kafamı dinlemek istiyorum diye telefon kapattığını bilirim. Ben bunu sorun yapmam, üç gün sonra ararım. Çünkü onu her ÅŸeyiyle kabul etmiÅŸim. Eksileriyle, artılarıyla tüm huysuzluÄŸuyla... KardeÅŸim gibi...BADE BÄ°ROL BAŞİPLÄ°KÇİ (33)Grubun çiçeÄŸi burnunda gelini... Henüz iki ay önce evlendi. Sorbonne Ãœniversitesi Psikoloji Mezunu. 5 yıldır Vestel Åžirketler Grubu’nun Ä°letiÅŸim Müdürlüğü’nü yapıyor. Tarabya’da oturuyor. Ä°natçılığı ve bilmiÅŸliÄŸi ile tanınıyor. Mesela siz bugün pazar dediÄŸinizde o hayır pazartesi diye tutturabiliyor.BADEHepimiz çok yoÄŸun çalışıyoruz. Ä°ÅŸ hayatımız çok ön planda. Ne olursa olsun birbirimize vakit ayırıyoruz. Ne yapıp edip bir araya geliyoruz. Bir mail grubumuz var. Gün için sürekli yazışıyoruz.ESMA YAÄžCI (30)Bilkent Ãœniversitesi Ä°ktisat Fakültesi’ni yarım bıraktı. 8 yıl çeÅŸitli medya kuruluÅŸlarının reklam departmanlarında çalıştı. Åžu anda Show Radyo, Radyo 5, Radyo Nostalji ve Radyo Viva’nın Reklam Grup BaÅŸkanı. Yeniköy’de oturuyor. Yalnız yaşıyor. Grubun en tembeli o. Kendi kahvesini kendi koymuyor. Esma’nın empati yeteneÄŸi çok geliÅŸmiÅŸ. Her fırsatta kendini karşısındakinin yerine koyup düşünüyor.ESMAGeçen hafta erkek arkadaşımla Işın’ı tanıştırdım. Ä°lk kez tanışıyorlar. Dördüncü dakikasında Işın şöyle ÅŸeyler anlatmaya baÅŸladı: ‘Paris’teyim. Erkek arkadaşımla Cafe Flore’da oturuyoruz. Birden kavga etmeye baÅŸladık. Her ÅŸey burnumdan geldi. Düşünsenize Cafe Flore yılda dört kez gidebildiÄŸim bir yer.’ Işın’ı hiç tanımayan biri onun son derece züppe olduÄŸu düşünebilir. Ama deÄŸil. Bu grupta herkesin birtakım defoları var ama biz birbirimizi çok iyi tolere edebiliyoruz.Â
button