Güncelleme Tarihi:
Bugüne kadar görmezlikten gelinen ‘‘Tinerci’’ çocuklar, Ümraniye'deki o korkunç olaydan sonra bir anda ilgi odağı oluverdiler. Serpil Öğretmen cinayetini üç kişi işlediği halde sokaktakilerin hepsi hedef gösterildi. ‘‘Asalım, keselim, linç edelim’’ dendi ancak hiç kimse çocukların tinerden kurtarılması için ne yapılması gerektiğini tartışmadı.
Güney Haştemoğlu 13 yıldır suçlu çocuklarla iç içe yaşıyor ve onları çok yakından tanıyor. Tinerci, sokak çocuğu, balici, hırsız, gaspçı, her türlü damgayı yemiş bu çocukları rehabilite etmek için bir proje geliştirdi birkaç yıl önce. Ancak hangi kuruluşa başvurduysa projesi nazik bir dille reddedildi. Bu konuda sorularımızı cevaplayan Haştemoğlu, hergün suça itilmiş yeni bir çocuğu topluma kazandıran Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı'nın Başkanı. Onun çözüm önerisi var ama parası yok!
On yıl önce de sokaklarda tinerci çocuk var mıydı?
- Biz on üç yıldan beri bu çocuklarla beraberiz. Ama bugüne kadar bu çocukların böyle korkunç bir olayı gerçekleştireceklerine dair hiçbir işaretle karşılaşmadık. Bu olay toplumun alt sosyal kesimindeki ekonomik sıkıntının patlama noktasına geldiğini gösteriyor. Bunun arkasından başka olaylar da gelebilir. Asla bu çocukları ağır cezalara çarptırarak bundan sonra ortaya çıkacak olayları engelleyemeyiz.
Çocuklardan bir tanesinin kulağı kesikmiş...
- Kulak kesme en uç hareket. Kulak kesmeye gelinceye kadar çocukların aile içinde çok büyük şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz. Şiddetle karşılaşmış çocuk karşısındakine şiddet kullanmayı hak görüyor. Onların arasında öncüler var. Öncüler bu işi yaptığı zaman demek ki yapılabilir mantığıyla hareket ediliyor. Bu yüzden basın ve televizyonun tinerci cinayetini daha küçük çapta ve daha az dikkat çekici biçimde yansıtması gerekirdi diye düşünüyorum. ‘‘Linç edelim, keselim’’ gibi görüşlerle bazı insanlar galeyana geldi ve sokakta yaşayan tüm çocuklar zan altında kaldı.
TİNER SIKINTISINI AZALTIYOR
Tinerci çocuklar tehlikede mi şu anda?
- Aralarında bir düşmanlık başladı tabii. Sokaktaki diğer çocuklar kendilerini zan altında bıraktığı için tinerci çocuklara diş bilemeye başladılar.
Tinerin sokaktaki etkisi nedir?
- Uhu, tiner, bali hep aynı etkiyi yapıyor. Sokaktaki şiddetten, aile şiddetinden korunmak isteyen çocuk bu maddeleri koklayarak sıkıntılarından kaçıyor, unutuyor. Kendisini daha güçlü hissediyor, güven kazanıyor. Sokakta tiner koklayan çocukla, sosyal düzeyi yüksek olan ama her akşam alkol alan çocuk arasında bir fark yok aslında. Ama o eğitimli olduğu için kendine hakim olabiliyor. Sokaktaki çocuklar sevgiyi ailelerinde bulamadıkları için tinerde arıyorlar. Aynı zamanda tinerle kışın soğuktan korunuyorlar.
Uzun yıllar tiner kullanmış, tedavi olmuş, sokaktan kurtulmasına yardım ettiğiniz bir çocuğunuz var...
- Onun azmi, her insanın kendini eğitebileceğinin bir göstergesi. Biz onun okul masraflarını üstlendik. Çok iyi resim yapıyordu. Bu problemini onunla hiç konuşmadan, ileriye dönük projelerinden, mesleki kariyerinden bahsederek destek olmaya çalıştık. Köy kökenliydi. Hiç köyden gelenlerle kentlilerin yüz ifadesini incelediniz mi? Kentliler çok yargılayıcı bir yüz ifadesine sahipler. Sokak çocuklarına çok küçümseyici, aşağılayıcı bir tavırla bakıyorlar. Bu başlı başına diğerleri için güvensizlik nedeni değil mi? Biz neden en başarılı çalışmalarımızı doğadaki kamplarda yapıyoruz? Çünkü ne ağaçlar, ne otlar çocuklara aşağılayıcı bir muamele yapamaz. O kamplarda bizim sokak çocukları üzerinde yarattığımız etki, güven, bütün yıl boyunca bu binada verebileceğimiz eğitimden daha fazla. Çünkü çocuk sokağa çıktığı zaman kendisini küçülten, hor gören bakışlarla karşı karşıya geliyor ve korkuyor.
RESİM ÖĞRETMENİ OLACAK
Tiner kullanan çocuğunuz bugün resim öğretmeni olma yolunda. Nasıl başarabildi bunu?.
- Önce insanın kendisinin iyileşeceğine ikna olması gerekiyor. Silifke'nin bir köyünden gelmişlerdi. Altı kardeştiler. Erkekler bir güreş kulübünde dövüşüyordu. Anneleri orada aşçılık yapıyordu, baba işportacıydı ve başka bir kadınla yaşıyordu. Çocuk garip bir suç işlemişti. Suçu kaymakamın odasından silahını çalmaktı. Cesaretini, gücünü kendine kanıtlamak istiyordu. Çok garip bir suçtu bence. Çok uzun yıllar tiner kullandı ama bırakmayı istediği anda tedavisine yardımcı olduk. Liseyi bitirdi, tineri bıraktı, bir üniversitenin resim bölümünde okuyor şimdi...
SAYILARI ÇOĞALIYOR
Linç edelim, asalım, keselim, cezalandıralım dendi, kimse iyileştirmekten reabilite etmekten söz açmadı. Oysa siz bu konuda yıllardan beri çalışıyorsunuz...
- Bence toplum bilinçli veya bilinçsiz, sokaktaki çocukların bu durumunun kendi suçu olduğunun farkında. Sanki onları yok etmekle suçun delilini ortadan kaldıracak. Bu yüzden linç etmeyi çözüm olarak görüyor. Oysa tinerci çocukların sayısı gittikçe artıyor. Onlar böyle bırakılırlarsa geleceğin tetikçileri olmaya adaylar. Sadece tinerciler değil, okulda bıçak- tabanca taşıyan, arkadaşlarına kızınca onları bıçaklayan, okuldan uyuşturucu temin eden çocuklar... Tinercilerin durumu biraz özel. Farklı bir ahlak anlayışları yok ama kapalı bir grup oldukları için kendi içlerinde oluşturdukları kurallar var. Bir klan gibi, kendilerini korumaya yönelik kurallar bunlar... Asla ispiyonculuk yapılmaz, kurallara uymayanların üzerine tiner dökülüp yakılır, yaralanır gibi, katı kurallar. Pek çok çocuk kendi klanı tarafından da şiddete maruz kalıyor. Biz sınırdaki çocuklarla çalışıyoruz. İlgilenmediğimiz takdirde öbür tarafa, suç işlemeye adım atma ihtimali çok kuvvetli olan çocuklarla. Aralarında tiner de alanlar var. Sınırda olan çocukların bir daha suç işlememesi, sokağa düşmemesi, tiner kullanıyorsa kullanmaması için bir mücadele veriyoruz. Her zaman için azami 100 çocuğa yardımcı oluyoruz. Yirmi yaşını geçse bile, bizimle birlikte devam etmek istiyorsa ona engel olmuyoruz ama ondan başka görevler bekliyoruz. Diğerlerinin abisi olması gibi... Bir zamanlar suçlu damgası yemiş ve şu anda bizimle suçlu çocukların reabilitasyonu için gönüllü çalışan pek çok genç var...
Yarının tetikçileri olurlar
Psikiyatr Özkan Pektaş, bali, tiner gibi uçucu madde bağımlısı sokak çocuklarının toplumsal hayattan izole edilerek tedavi edilmesi gerektiğini savunuyor: ‘‘Bu sadece benim fikrim değil, dünyada denenmiş ve yararı kanıtlanmış bir takım uygulamalardan sonra ortaya çıkan bir sistem. Sokak çocukları kapalı bir grup olduğu için kendi aralarında birtakım değerler ve kurallar oluşturuyorlar. Kurulacak çiftliklerde (terapötik komünite) onlar için bu kuralların yerini alabilecek, toplumsal hayata uyum sağlamalarına yardım edecek bir psikoloji yaratmak gerek. İlgi alanlarına göre onları müzik, resim gibi çeşitli faaliyetlere itmekle yavaş yavaş toplumsallaşmalarına yardımcı olmak en faydalısı. Bu çocukları yalnız başına bırakmak, patlayan bir bomba gibi, onları yarın bir mafya lideri ya da tetikçi olarak görmek demek!’’
Özgür Eğitim Köyü
Haştemoğlu, tinerci çocuklar için geliştirdiği projeyi anlatıyor:
‘‘Bir köy kurmak, içinde bulunduğumuz sorunlar karşısında çok küçük bir çözüm olarak görünebilir. Ancak biz Özgür Eğitim Köyü'yle tekrarlanabilir bir model yaratmak istiyoruz. Ucuz, inşası ve bakımı kolay, değişik yer ve koşullarda uygulanabilir bir köy yaratma arzusundayız. Çocuğun güven duyacağı, sevildiğini bileceği, kendine güveninin artacağı bir ortam düşünüyoruz.
‘‘Her çocuğun başına bir adam dikerek olmayacak bu uygulama. Çocuk mahkemeleri, ıslahevi ve çocuk koğuşlarından gönderilen çocuklar, köyde kalan ana grup olacak. Hedefimiz, çocukların suç oluşturan davranışları ile anti sosyal tutumlarını ortadan kaldırmak ve yeniden toplumsallaşmalarını sağlamak. Çocuklar ihtiyaçlarına göre en fazla üç yıla varan bir süre köyde kalacaklar. Bu süre içinde ihtiyaçları saptanacak, eğitim alacaklar. Para kazanacak bir işi, beceriyi öğrenecekler.
‘‘500 dönüm toprağa ihtiyacımız var. Bakın ne kadar üzüldüm, Bolu'nun Kıbrısçık köyünde Adalet Bakanlığı'na E tipi cezaevi yapılsın diye 600 dönümlük yer vermişler. Adalet Bakanlığı bu projeyi yapmamış. Köylüler orada cezaevi yapılırsa ticaretin canlanacağını düşünüyorlarmış. Ben kaymakama telefon ettim. Bakanlık eğer bu toprağın üzerinde bir çalışma yapmıyorsa, bizim talip olduğumuzu söyledim. Kaymakam bu projeye köylünün asla destek vermeyeceği gibi, çalışmayı da baltalabileceğini söyledi.
Herşey hazır. Fizibilite çalışmalarını bile yaptık ancak...’’