Sevginin mucizesi

Güncelleme Tarihi:

Sevginin mucizesi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2007 11:34

NİĞDE’de emekli işçi 74 yaşındaki Ali Yıldırım, 14 yıl önce beyin kanaması sonucu felç olan, konuşma ve hareket yeteneğini kaybedip yatağa bağlanan ve doktorların da ‘ölür’ gözüyle baktığı eşi 71 yaşındaki Fatma Yıldırım’ı, sevgisiyle hayata bağladı.

Ulukışla İlçesi’ne bağlı Darboğaz Beldesi’nde çiftçi bir ailenin en büyük çocuğu olan Ali Yıldırım, askere izne geldiği memleketi Darboğaz’da Fatma Yıldırım’a aşık olup, nişanlandı. Çift, Ali Yıldırım’ın askerliği bittikten sonra 1955 yılında evlendi. 5 çocukları olan Fatma ve Ali Yıldırım, bir süre Orman İşletmesi’nde çalıştı. Fatma Yıldırım, çocuklarına bakabilmek için 12 yıl çalıştığı Orman İşletmesi’nden ayrıldı. Ali Yıldırım da daha sonra girdiği karayollarından 1990 yılında emekli oldu. Çocukları iş sahibi olup, evlendikten sonra memleketleri Darboğaz’a yerleşen çift, bahçe ve tarla işleriyle uğraşmaya başladı.

BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ, FELÇ OLDU

5 çocuk annesi Fatma Yıldırım, 1993’te misafirlikten geldiği evinde akşam namazını kılmak için abdest aldı. Namazını kılmak için odaya geçerken eşi Ali’ye, “Ben fena oluyorum” dedikten sonra yere düştü. Eşini baygın halde bulan Ali Yıldırım, hemen beldedeki sağlık ocağının doktorunu çağırdı. Doktor kontrolünden sonra durumu kötüleşen Yıldırım, ilk önce beldedeki Sağlık Ocağı’na, oradan da ambulansla Ulukışla Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Beyin kanaması geçirdiği belirlenen Yıldırım, müdahale sonrası tam teşekküllü Niğde Devlet Hastanesi’ne, buradan da astsubay başçavuş oğulları Halil Yıldırım’ın aracılığıyla Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne (GATA) götürüldü. Beyin kanaması sonucu felç olan Yıldırım, GATA’da 2,5 ay boyunca hareket etmeden, konuşmadan yattı. Yıldırım, tedaviye cevap vermeyince evine gönderildi.

14 YIL BOYUNCA EŞİNİN BAKICISI OLDU

Yatağa bağlı yaşamını sürdüren, hareket edemeyen ve konuşamayan Fatma Yıldırım’a, bir süre çocukları baktı. Ancak, bakım sorun olmaya başlayınca Ali Yıldırım, kendilerine ait bahçe ve tarlaların işlerini çocuklarına devredip, eşinin bakıcılığını üstlendi. Bir hemşire gibi ilaçlarını düzenli verip, ona yemek yapan, bulaşık ve çamaşırlarını yıkayan, banyo yaptıran Yıldırım, 14 yıl süreyle ‘Yaban çiçeğim’ diye hitap edip, sevgiyle yaklaştı. Yıldırım, yıllarca konuşamayan ve hareketsiz yatan eşiyle sürekli konuşup, sohbet etti. Eşinin sevgisi, doktorların ‘Ölür’ diye baktığı Fatma Yıldırım’ı hayata döndürdü. Fatma Yıldırım, 5 yıl önce kelimeleri söylemeye, ellerini ve ayaklarını hareket ettirmeye, eşinin desteğiyle yürümeye başladı.

‘SEVGİ HER ŞEYİN İLACI’

Eşini hiç yalnız bırakmayan Ali Yıldırım, eşine karşı olan sevgisinin hala ilk günkü gibi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“İlk hastalandığında hiç kıpırdayamıyordu. Ben olmasaydım belki de ölecekti. Onu gülmeyle, gülümsemeyle, sevgimle hayata döndürdüm. Güldürdüm, zaman zaman öptüm, boynuna sarıldım, yemek yedirdim. Onun için yapmadığım şey kalmadı. İlk günkü sevgimden hiçbir şey kaybetmedim. Doktorlar, ‘Nasıl baktınız da kadını iyileştirdiniz?’ diye şaşırdı. Sevgi her şeyin ilacı. O da benim sevgimle iyileşti. Hala ilgi göstermeye devam ediyorum. Önce hiç konuşamıyordu, şimdi bazı kelimeleri söylüyor. Bazılarını da sadece ben anlıyorum onun dilinden. Eski günlerdeki gibi uzun uzun sohbet ediyoruz. Önceleri hareket edemezken, şimdi koluna girip yürütebiliyoruz, dışarı çıkartıp gezdiriyoruz.”

‘HEM DOKTORU, HEM HİZMETÇİSİ HEM EŞİYİM’

Emekli işçi maaşı ile eşinin bütün ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını belirten Ali Yıldırım, şöyle devam etti:
“Onun için yaptığım hiçbir şey zor gelmiyor bana. Bana gülmesi, ‘Aliciğim’ demesi yetiyor. Onun doktoruyum, kocasıyım, hizmetçisiyim, eşiyim, sevgilisiyim. Sevgililer gününde bile ona çiçek alır getiririm, evlilik yıldönümümüz kutlarım. Kadın evin gülüdür. 4 çocuğum bir yana eşim bir yana. Bugüne kadar hep birbirimizi anladık, hiç kavga etmedik, hiç üzmedik birbirimizi. ‘14 sene bir hastaya bakmak ne demek?’ diye herkes şaşırıyor. Sevgime herkes hayret ediyor. Ona aşkım, sevgim hala ilk günkü gibi. Kim eşine kötülük yaparsa, Allah ona akıl versin. Televizyondan izliyorum; eşini dövüp, sokağa atıyorlar. İçim içimi yiyor, ağlıyorum. Bir kadın nasıl dövülür, nasıl sokağa atılır? Kadın dışarıda ne yapar, nasıl geçinir? Ama bir erkek evi olmasa da hayatını sürdürür. O yüzden kadına el kaldıranları kınıyorum.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!