Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2001 02:05
Erkeknáme
Erkekler üzerindeki gözlemlerimi dile getirmeyi her zaman düşünürdüm, hazır bu gazetede bu köşeyi kapmışken sizlerle bu fikirlerimi paylaşayım dedim.
Sayın Semra Özal Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı'nı kurup etrafına papatyalarını topladığı zaman hayretler içinde kalmıştım, zira Türk kadınını güçlendirmeden önce Türk Erkeğini Eğitme Vakfı kurulmalıydı.
Katiyen feminist değilim. Çünkü kadınlarla erkeklerin arasındaki fiziksel ve zihinsel ayrılıkların farkındayım. Meşhur Fransız yönetmen Claude Lelouche'un ‘‘Un Homme et Une Femme’’ filmi bu farklılıkları en güzel biçimde yansıtmakta olup beni bir hayli düşündürmüş ve etkilemiştir. Şimdi klasik olan bu filmi eminim gençler görmemişlerdir. Tavsiye ederim.
Unutmayalım, ‘‘kadının fendi, erkeği yendi’’ sözü oldukça anlamlı ve derinlemesine düşünülmesi gereken bir deyimdir. Aklını ve kurnazlığını kullanan her kadın, erkeğine her istediğini yaptırabilir.
‘‘Dişi kuyruğunu sallamadıkça erkek gelmez.’’ Ne kadar doğrudur bu laflar. Eğer bir kadın istemez ise erkeğin muvaffak olması mümkün değildir.
Birkaç zaman önce kocamın, Dodo'nun, peşine takıldım ve Karadeniz bölgesindeki bayilerimizi dolaşmaya çıktık. Rize'ye vardığımızda meydanda pazar kurulmuştu. Dolaşmaya çıktığımda bütün satıcıların kadın olduğunu görüp hayretler içinde kaldım. Başına yörenin lacivert dokumasını saran kadınlar, köylerinden getirdikleri ürünleri pazarlamaya çalışıyorlardı. Peki, ya erkekler ne yapıyorlardı? Rize bayimizin birinci kattaki ofisinin penceresinden dışarıya baktığımda bir de ne göreyim, tam karşı kaldırımın birinci katındaki kahvede okey oynayan erkeklerle gözgöze geldim. Kahve tıklım tıklım doluydu ve bendeniz bir ikinci şaşkınlık yaşadı. Kadınlarını çalıştırıp kendileri keyif yapıyorlardı.
Bizim erkeklerimiz genelde eğitimsiz olduklarından; münazarayı, münakaşayı, savunmayı ve dillerini kullanmayı bilemediklerinden sözle yapamamakta ve kaba kuvvete müracaat ederek kadınlarını dövmekteler. Üstünlük elde ettiklerini zannedip, tatmin olmaktadırlar.
‘‘Her muvaffak olan erkeğin arkasında bir kadın vardır.’’ Bu vecizenin doğruluğundan hiç şüpheniz olmasın zira işinde muvaffak olabilmesi için bir erkeğin evindeki huzurunun yerinde olması gerekir. Bu huzuru da ancak bir kadın sağlar.
Bana göre bizdeki erkekler o kadar aç ve susuz ki bir güzel kadın iktidara geldiği zaman bile feleklerini şaşırıp, ister asker, sivil, köylü, isterse şehirli olsun dayanamadılar. Hele hele, elleri iki pamuk elin içine girince sandviç modasını da böylece çıkarmış oldular.
Bizdeki erkeklerin, erkeklik ispatı ise bıyıktır, askere gitmektir, kadın dövmektir, kendinden daha zayıfa işkence etmektir, içki içmektir, süratli araba kullanmaktır... gibi daha pek çok örneklerle doludur.
Kardeşim Suna'ya göre erkekler risk almakta daha cesurdurlar. Bana göre ise cesaret çok akıllı olmayı gerektirmez.
Erkekler poligamdır. Şehirli erkek metres tutar, köylüsü ise imam nikáhı kıyar.
Yahudi erkeği para kazanınca iş değiştirir.
Rum erkeği para sahibi olunca evini değiştirir.
Ermeni erkeği ise para görünce mutfağını değiştirir.
Türk erkeği ise zengin olunca erkekçe karısını değiştirmektedir.
Bizim erkeklerimiz genelde kadın ruhundan anlamazlar, zira kendi ruhlarını bile tanımazlar.
Hele hele dul kaldıklarında, tekrar evlenebilmek için her şeyi yaparlar. Hiç unutmuyorum, annemin 80 yaşındaki amcası karısına hasta iken bakan hastabakıcıyla, karısı ölür ölmez evlenmişti. Yalnız kalamazlar.
Hep kendilerinden daha gene kadınlara bakarlar. Güzel gözlerine hayran olunduğunu zannederler, bilmezler ki hayranlık ceplerinedir.
Lakayt, kaba ve cimri erkek boldur. Egoisttirler. Teşekkür etmeyi bilmezler. Genelde dağınıktırlar, tertipli olanları ise mutfağa bile karışmaya kalkar.
Erkekler heyecansız yaşayamazlar.
Kimi iş hayatındaki risklerin heyecanını çeker, kimileri ise kumarla heyecan duyar. Bazıları metres tutarak gizliliğin heyecanını yaşar. Kimileri ise tehlikeli sporlara merak sarıp heyecan tadar. Hiçbir işe yaramayanı ve heyecan çekmeyeni ise alkolle avunmaya çalışır.
Bendeniz, mutlu bir anne babanın çocuğu olup çok da zarif bir adamın eşiyim.
Yukarıda yazdıklarım sadece bir gözlemden ibaret. Biz kadınların çok masum olduklarını zannetmeyin, bir gün aşka gelip bir de ‘‘Kadınname’’ yazacağım.
Bir ülkenin ekonomik başarısı, o ülkenin kadın ve erkek ilişkilerini de daha medeni bir seviyeye getirir.