Sevgililer günüymüş

Güncelleme Tarihi:

Sevgililer günüymüş
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2003 00:00

‘‘SEVGİLİLER gününde ne yapıyorsun?’’Ahizedeki kadın sesi aynen bu soruyu sordu.Fesuphanallah, sana ne be hatun!*İYİ aile çocuğu terbiyemden dolayı tabii ki ‘‘elinin körünü’’ diye terslemedim ama, üç aşağı beş yukarı aynı anlama gelen bir cevapla geçiştirdim.‘‘Tavuklar tünemezden önce zıbaracağım’’ veya ‘‘bir erkek mümkün mertebe en çok sayıdaki kadını baştan çıkartmalıdır’’ felsefesini işleyen Sören Kierkegaard'dan ‘‘Çapkının Defteri’’ni satır be satır okuyacağım türünden bir karşılık verdim.Her halükarda, ‘‘hayatım, ilkin şık şıkıdım giyinip, elimde bir buket kırmızı gülle seni almaya geleceğim. Sonra, rezervasyonunu iki hafta önce yaptırtmış olduğum şu kadar yıldızlı lokantanın şamdanla aydınlatılmış romantika masasında, yirmi yıl öncesi bağbozumundan seçilmiş şarap refakatinde mevsim istiridyesi, zencefil salçalı biftek ve kalp biçimli pasta yiyeceğiz. Konyağa geçtiğimizde de, cebimden pırlanta taşlı bir broş paketi çıkartarak ‘bu küçük hediyeyi ebediyete kadar ölmeyecek sevgimin bir simgesi addet' diye ilanı aşk edeceğim. Nihayetinde ise, padişah macununa kuvvet ve evire çevire, sabaha kadar senin canına okuyacağım’’ falan demedim.Aptal değilim anlamaz olur muyum, mutlaka böyle bir şey bekliyordu.Ortada fol yok yumurta yok, durup dururken telefon edişinden belli.Rabb’im yazdıysa bozsun, ben kim, ‘‘Sevgililer Günü’’ kim?Daha neler, bari bir de o pırlantalı broşu hediye ederken, ‘‘Allah'ın emri, peygamberin kavliyle benimle aynı yastıkta ihtiyarlamaya razı mısın’’ diye sorayım.*ÇÜNKÜ, neymiş efendim, Romalılar 14 Şubat'ta kuşların bahar fingirdeşmeye başladığını keşfetmişler de, deliye her gün bayram ve üstelik malum elalemin aklı fikri zaten hep uçkurda, dolayısıyla, kendileri de aynı günaha girmeyi şen şakrak bir ritüele dönüştürmüşler.Sonra, o mendebur günahkarlar Valantinius adındaki işgüzar bir rahip çömezinin ‘‘sakın ha, İsa Mesih Hazretleri çarpar’’ uyarısına zerre tınmayıp hálá ahlaksızlığı sürdürünce, papaz efendi hiç olmassa zevahiri kurtarabilmek için, çareyi, paganların bu aşna fişne gününü ‘‘Hıristiyanlaştırmak’’ta (!) bulmuş.Fakir fukara gençleri 14 Şubat'ta topluca evlendirip onları mukaddes suyla kutsayınca, aklı sıra, zaten hanidir işi pişirmiş rezilleri cehennem ateşinden kurtaracak.Sana n'oluyor bre sofu? Üstüne vazife mi? Cübbene yukarıdan vahiy mi indi?Al başına belayı, işte şiş göbekli Amerikan kapitalistleri ne yapıp yapıp satış yapmak için pusuda beklediklerinden, hanidir ve hanidir unutulmuş adeti tekrar takvime şırıngaladılar.‘‘Aman ‘Sevdalılar Bayramı'nda sevgilinize şunu da hediye edin, bunu da armağan alın; aman 14 Şubat'ta falanca lokantada da masa ayırtın, filanca pastadan da ısmarlayın’’ diye beyin yıkaya yıkaya, önce Coni milletine, sonra da bütün dünyaya, tüketim toplumunun yeni bir zokasını yutturdular.Ama ben yutmam ve de yutmuyorum.*ASLINA bakarsanız, adete dönüşmüş ritüellere karşı değilimdir.Tersine, saygı duyarım ve de kutlanmasını hoş karşılarım.Öyle ‘‘kahrolsun tüketim toplumu’’ türünden gariban sloganları bırakalı ise çok oldu.Zaten de, daha sittin sene önce, ‘‘Sevgililer Günü’’nün romantika boyutunu Türkiye’de ilk işlemiş olan kalemlerden birisiyim.Lakin, her şeyin bir sınırı var!Eğer yukarıdaki ritüel haniyse bir ‘‘bayram’’ haline getirilmiş ve bunu es geçmek de affedilmez bir günah addedilmeye başlanmışsa, ben bu işte yoğum.Çünkü, ayda yılda bir ve de yalnız ‘‘hijyenik ilişki’’ bab'ında gördüğüm bir hatun kişi eğer bana telefon açıp ‘‘14 Şubat'ta ne yapıyorsun’’ diye soruyor ve itiraf etmese bile, aslında benim şahsımda değil kendi yalnızlığında bir ‘‘Sevgililer Günü kutlaması’’ (!) arıyorsa, durum vahim demektir.Hafiften şakamtırak ritüel artık öylesine empoze edilmiştir ki, onu ‘‘kutlamamak’’ duygusal ve ruhi travmalara yol açmaktadır.Telefondaki kadın, herkesin ‘‘mutluluk aşklarını’’ uluorta ve çoğu defa da riyakarca dışavurduğu bir günde, kendisinin bunu gerçekleştiremiyecek olmasından korkmaktadır.Yani, ‘‘öteki’’nin o dışavurumunu yaşamayacak olmaktan korkmaktadır.Bunun paniğiyle de, aslında onun hayatında da kalıcı hiçbir yanı olmayan ve olmayacak olan bendenizden, ‘‘hadi akşamı beraber geçirelim’’ cevabını beklemektedir.*BÖYLE bir cevap vermem. Vermedim. Vermeyeceğim de.Aşkların -o da, eğer tabii o ‘‘aşk’’ (!) denilen şey varsa- metazori kutlanması, hele hele herkese uyabilmek için kutlanması benim harcım değil.Reddediyorum. Gerçekten deli divane bir aşık olsaydım dahi, yine de reddederdim.Eğer aşkları 14 Şubat'ların kalp biçimli pastalarında, kırmızı güllü buketlerinde veya mum ışıklı lokantalarında prangaya vuracaksak, o aşklara lanet olsun!Nasıl ki deliye her gün bayram, gerçek aşığa da her gün 14 Şubat.Geçmiş ‘‘Sevgililer Günü’’nüzü kutlularım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!