Güncelleme Tarihi:
Her geçen yıl daha ciddiye alınıyor bu gün. Neden, niçin kimse bilmiyor. Ciddiye alındıkça da saçmalıklar artıyor tabii. İşte size mekan mekan Sevgililer Günü anektodları.
Bu yıl sapıtıldı. İstanbul'un bütün lokantaları bir pazartesi gecesi olmasına rağmen doluydu. En dandik yer bile rezervasyonsuz müşteri kabul etmiyordu. Daha da fenası üç kişilik rezervasyon da yapamıyorsunuz. Bütün masalar iki kişiliğe çevrilmiş, dolayısıyla ‘‘tek sayıları maalesef kabul edemiyoruz’’. Olacak iş değil yani. Olanı var olmayanı var. Gecenin en komik anektodu Taksim Meydanı'nda, ellerindeki güle aldırmadan kavga eden bir çiftti. Kız zırıl zırıl ağlıyordu ve aynen şunu diyordu: ‘‘Bana nasıl iç çamaşırı hediye edersin yaa!’’.
Dolmabahçe Kültür Merkezi
Günün en dev partisi burada verilecekti ancak yeterli kalabalık bir türlü sağlanamadığı için günün cüce partisi oldu. Hayrettir, Yılmaz Erdoğan bile durumu kurtarmadı ki güne özel hazırladığı stand-up cidden çok komikti. (Gerçi yarısı askerlik anısıydı ama doğaldır, yeni geldi çocuk, etkisinden kurtulamadı tabii henüz). Sorun, anladığımız (ve de iliklerimize kadar hissettiğimız) kadarıyla soğuktu. Yaşar da çıktı sahneye ama takırdamaktan dans etmek, öpüşüp koklaşmak mümkün olamadı.
İstiklal Caddesi’nin Perihan Ablası
Sevgili caddemiz, gününü anlam ve önemini en iyi kavrayan ve de zorla kavratan yer oldu. İstanbul'un bütün kalpli şeyleri sanki toplanmış buraya gelmiş. Kalp yastıklar, kalp şekerler, kalp terlikler, kalp mumlar, kalp kupalar... Müşteriden çok seyyar satıcı vardı. Bu arada Itır Eczanesi'nin Perihan Hanımı gerçek bir danışmanlık hizmeti verdi bütün gün ve gece boyunca. Sevgililerine ne hediye alacağını bilemeyen angut erkek arkadaşlarımız gidip ona sordular, o da herkes için teker teker hediye seçti dükkanından. Perihan Hanım olmasa, kaç ilişki güme giderdi acaba?
Protestocular ve Efkar Partisi
Tabii protestocular da yok değildi. Radyo 5'de Ayça Şen, mesela iki saatlik programının tamamını bunun üzerine kurmuştu ‘‘Kahrolsun Sevgililer Günü’’. İstiklal Caddesinde ise Cambaz Bar ‘‘Efkar Partisi’’ yaptı. Sevgililer alınmadığı için haliyle gidemedik. Açılış ‘Bu akşam Ölürüm, beni kimse tutamaz’, kapanış ‘Yıkılmadım, ayaktayım’ şarkısıyla yapılmış. Gecenin en iyi sloganı olarak ‘Sapları sıklaştıralım’ seçilmiş. Duyduğumuza göre önce pek eğlenmişler sonra acayip hüzünlenmişler, ağlaşıp, meeleşmişler. Üzmeyin kendinizi o kadar be çocuklar! Seneye olur. Olanlar da kavga ediyor zaten.
Çubuklu Hayal Kahvesi’ndeki edepsiz
Yılın her gününü itina ile değerlendirip özel parti vermekle ünlü mekanımız Çubuklu Hayal, parti vermekle kalmamış, gün için özel bir afiş de hazırlatmış. Öpüşen bir çift balık fotoğrafı. Çok romantik görünüyor diil mi? Gel gör ki, Discovery Kanalını fazla kaçırmış biri olarak acı gerçeği açıklamak durumundayım. Bu balıklar, çok acayip bir cins ve afişte gördüklerimiz de aslında birbirine rakip iki erkek balık. Öpüşüyor diye düşündüğümüz durumda ise birbirlerini şişirerek öldürmeye çalışıyorlar! Karşındakini patlatmak suretiyle telef eden, dişileri kapıyor! Yaaa... Neyse. Çubuklu Hayal de diğer ortamlar gibi terbiyeliydi. Durumu ileriye götüren olmadı. Herkesin üzerinde JB Viski'nin dağıttığı yanıp sönen kalplerden vardı. Bir edepsiz, kalplerden birini bir ara edep yerine takıp dolaştı. Herkes çok ayıpladı. (Pis sabotör)
Buddha Bar ve Güneş Taner’in lazeri
Sosyetiklerimiz ise burada kutladılar günü. Bunlara sabık bakanımız Güneş Taner de dahildi. Herkes orta hoplaya zıplaya dans ederken, o, Buda heykelinin yanıda kös kös oturdu. Bir elinde oklava purosu, bir elinde de (yemin ediyorum doğru) laser point vardı! Hani şu kırmız nokta şeklinde ışık veren fenerler var ya, ondan. Tavanlarda, yerlerde gezdirdi durdu kırmızı noktasını. İşin komik tarafı bende de aynısından vardı! Oyununa katılayım dedim, ama fark ettiği halde oralı olmadı. Geri kalan katılımcılar zaten magazin sayfalarında, geçiyorum.
Sahil yolunda araba içi romantik çay
Sevgililer gününde, hiçbir sevgili zamanında buluşamadı. Özellikle Etiler, Levent hattını kullananlar, Akmerkez trafiği yüzünden, biricik sevgililerini ağaç etti. Aşk, düpedüz bekletildi arkadaşlar! Dönüş daha da beterdi. Yemeğini yiyen, dansını eden kendini sahil yoluna atmıştı. Denize nazır, otomobil içinde çay içme durumları. Anlıyoruz tabii. Çay, sigara, buğulu camlar... Ehi ehi ehi...