Sevgililer el ele gezebilmek için bizim vadiye gelir

Güncelleme Tarihi:

Sevgililer el ele gezebilmek için bizim vadiye gelir
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2007 00:00

Evet, haklısınız, uzun zamandır yurtdışı röportajlara kilitlendim kaldım. Türkiye’yi ihmal eder gibi oldum. Ama tek suçlusu ben değilim... Kimle konuşsam, kime sorsam, bir yurtdışıdır gidiyor. "Yok mu kardeşim şu ülkenin ezberlediğimiz kıyı köşesi dışında farklı bir yerlerine giden birileri" diye düşünürken, aklımıza müzisyen Volkan Konak geldi. Dikildim oradaki lakabıyla Volis’in karşısına, "Bana Maçka’yı anlatır mısınız" dedim.

İstanbul Maçka’dan bahsetmiyorum tabii... Konumuz, Konak’ın doğduğu büyüdüğü, Trabzon’daki Maçka... Evet, yerlisiyle konuşmak kopya çekmek gibi oldu ama göreceksiniz, değdi. Borsadaki tüyolar gibi, bir tür "inside information" aldım. Bu vesileyle Konak’ın ciddi bir seyahat tutkunu olduğunu, her yere kendi kullandığı otomobille gittiğini de öğrendim.

HER GİDİŞTE YENİ BİR KEŞİF

Türkiye’de konser için en çok gitmeyi sevdiğim yerlerin başında tabii ki Karadeniz geliyor. Size bir sır vereyim; hani bazen uçakla gittiğinizde uçak denizden karaya döner ya, o an aşağı bakıp, "Uçak şimdi düşse korkmam, Karadeniz’e düşeceğim nasıl olsa" derim. Her gittiğimde yeni bir şey keşfedecekmiş gibi hissediyorum. Tabii Ege’de konsere gitmeye de bayılıyorum. Akdeniz’in de havası başka.

MAÇKA’YA NEDEN GİTMELİ

Maçka’ya inanç turizmi, doğa turları, yayla turizmi ve yerel kültürü tanımak için gelebilirsiniz. Çok yakında Maçka-Gümüşhane vadisindeki kayak tesisleri de açılacak. Maçka belki de gizli kaldığı için geç tanındı. İyi mi oldu kötü mü, bilmiyorum. Henüz el değmedi, o yüzden de çok iyi korundu belki. Maçka’nın manastırlarının hepsi görmeye değer. Kuştul, Kızlar, Sümela bence en güzelleri. Sümela, dünyanın sekizinci harikası. Görünce, "Şükür, yaşıyorum" dersiniz. Müthiş bir kanyonda, yerden metrelerce yüksekte kayalara oyulmuş. Bir mağaradan bugünkü haline gelişi 1400 sene sürmüş. Dünyada eşi benzeri yok ama anlatamadık. Herkesten önce de kendi halkımıza. Kalabalık bir grup geldiğinde paranoya yapanları, bunlar ne yapıyor burada, diyenleri hálá hatırlarım. Amerika Başkanı geldi, Efes’te hacı oldu. Bırakın Sümela’da olsun. Esas hac yeri orası! Meryem Ana adına yapılan en önemli kiliselerden biri. Kuştul Manastırı, Kalyan’da. Sümela kadar iyi korunamamış ama çok güzel, bir tepenin başında. Kızlar Manastırı’na ise sadece kadınlar, kız çocukları kabul ediliyormuş.

AYDINLIĞI COĞRAFYASINDAN

Maçka’da lise bitirmemek ayıp. Okur-yazar oranı yüzde 98. Kahvede mi oturuyorsunuz, rahatlıkla kadınlar da gelebilir, yanınızda oturur, sohbete katılır. Ben başka bir kasabada doğmuş olsaydım Volkan Konak olamazdım. Babam işçi emeklisi ama 16 yaşımda beni İstanbul’a konservatuvara gönderirken aldı karşısına, "Bir genç dans, yüzme bilmeli, bir enstrüman çalmalı" dedi. Elime bir iskemle tutuşturdu, onunla bana dans etmeyi, vals yapmayı öğretti. Maçka insanının okumuş, aydın kişiler olmasının sebebi bence coğrafyadan kaynaklanıyor. Gökyüzünü görebilmek için boynunuzu kırıp bakmanız lazım. O kadar yüksek dağlar arasında çünkü. Tarım yok, deniz yok; hayvancılık desen, ancak hobi olarak yapılabilir. Okumaktan başka şansımız yoktu. En okuyamayan öğretmen çıkmıştır.

SEVGİLİLER VADİSİ

Trabzon’daki sevgililer el ele gezebilmek için Maçka Vadisi’ne gelir. Çünkü kimse rahatsız etmez, neden el ele tutuştun, diye üzerine yürümez. Bizim orda kadınlar özgürdür, herkes saygılıdır. Maçka’da, Karadeniz’deki tutuculuktan iz yok. Civarda, beş yıldızlı oteli olan tek kasabayız. Birçok pansiyon ve küçük otel de var. Maçka’ya gidecekseniz yerel şenliklerin olduğu zamanı öğrenip gidin. Çok güzel yayla şenliklerimiz var. Beşikdüzü, Çaykara, Hamsiköy yakınlarında yayla geleneği devam ediyor, halk dansları, geniş katılımlı horon, piknik yapılıyor. Bir de bu sitelere mutlaka bakın: www.macka.bel.tr ve www.ornekalan.com Ayrıca oradayken belediyeden her türlü bilgiyi alabilirsiniz. Belediye Başkanı Ertuğrul Genç, herkese yardımcı olacak, benim selamımı söyleyin yeter.

BURALARDA KALIN VE YİYİN
/images/100/0x0/55eb3063f018fbb8f8b11c3b


Buraya geldiniz mi Coşandere Vadisi’ni görmeden dönmeyin sakın, inanamayacaksınız. Yöre mutfağı ve kültürünün sergilendiği çok güzel tesisler var. Ama hepsi doğaya saygılı, coğrafya ile bütünleşen tesisler. Favorim, Coşandere Evleri. (www.cosandere.com) Hem yemek içmek süper hem de doğanın ortasındasınız. Derenin sesiyle uyuyorsunuz. Bir alabalıkları var ki, çeşit çeşit. Bütün Trabzon alabalık yemeye oraya gelir. Spor yapmak isterseniz ciple yayla safariye çıkın, Paintball oynayın. Hamsiköy yakınında Zitaş Evleri’ni de çok seviyorum ben. (www.ziganatatilkoyu.com) Bizim serander dediğimiz yapıları odalara dönüştürdüler. Bunlar yerden yüksekte, ayaklar üzerinde duran, bazısı taş çatılı tahıl ve ürün depoları. Daha büyük ahşap bungalovlar da var. Yemeklerin hepsi yöreye özgü. Kuymak (mıhlamanın bize özgü olanı), fasulye kavurması, hamsi yemekleri, karalahana ve pazı dolması, turşu kavurması yemeden dönmeyin. Bir de Özkan Sümer’in yeğeni Abdülkadir’in açtığı -lakabı Panco-, Maçka-Sümela yolu üzerindeki Sümer tesisleri var. Dere kenarında oturuyorsunuz. Alabalığı ve mezeleri muhteşem.

FAS ÇÖLÜNDE BİR KARADENİZLİ

Yıllar önce bir tatil için Fas’a gittim. Tanınmadığım yerlerde tatil yapmayı seviyorum. Ağız dolusu güleyim, rahat rahat çiklet çiğneyeyim falan... Uzun bir yolda, iki şehir arasında çölde gidiyoruz. Etraf bomboş, toprak kıpkırmızı, etrafta sadece çöpler var. Hava inanılmaz sıcak, içimden söyleniyorum... O sırada bir araba solladı bizi. Arka camında ne vardı biliyor musunuz? Bordo-mavi renkte çapraz bir çizgi, yanında da "Karadeniz fırtınası" yazıyor. Şoke oldum. Allahın çölünde nereden çıktı bu? Kan çekiyor resmen.

İNEKLERE FLÜT ÇALDILAR

Türkiye’de karavan kültürü yok gibi bir şey. Avrupa’da haftasonu geldi mi, yollar karavanla dolar. Türkiye’deki karavan kamplarının sayısı yeterli değil. Ne kaçırdığını bilmiyor Türk halkı. Mayıs ayında karavanım geliyor, artık her yere onunla gideceğim. Yollarda beğendiğimiz yerlerde kamp yaparız, çadır kurarız. Son yaptığımız kampların birinde cennette gibiydik. Bir kadın ineklerini otlatıyordu, bir arkadaşımız onlara flüt çaldı. Nasıl, bir bulut dağların arasında kıvrıla kıvrıla ilerler, o ezgi de öyle dolandı durdu vadilerde. Benim hayalim TIR şoförü olmaktı. O yüzden bazen de TIR kamplarında mola veriyoruz.

EN SEVDİĞİ 5 YER

á Avusturya á Ünye á Sinop-Kastamonu bölgesi á Abana (Kastamonu) á Amasra

seyahatte ne okuyor

Uçakla seyahat ettiğinde şiir kitapları okuyor. Otomobille gezerken ise doğayı!

ne yiyor, ne içiyor

Yemekle arası ne çok iyi ne de kötü. Yemeği ve yerel spesiyalleri seviyor ama yemek için uzun vakit ayıramıyor, hızlıca geçiştiriyor. "Yemek bir kültürdür, ben ona sahip değilim maalesef" diyor.

ne giyiyor

Rahat bir gömlek, şort ve spor ayakkabı giyiyor. Takıntılı olduğu kıyafetleri var; sevdiği bir şey bulunca aylarca onunla dolaşıyor.

neyle seyahat ediyor

Otomobille.

nerede kalıyor

Konsere gittiğinde sürekli beş yıldızlılarda kaldığı için büyük otellerden pek hoşlanmıyor. Duygunun, sıcaklığın kaybolduğunu düşüyor. Üstelik büyük otelde kendisi de kayboluyor. Odasını mutlaka ekip arkadaşları ile paylaşıyor. Tercihi, apart ve butik oteller.

kimle seyahat ediyor

Mahmut Özen, basgitarcısı ve en yakın arkadaşı.

çantasının olmazsa olmazları

Gitar ve diğer enstrümanlar, uyku tulumu, Mahmut için bira, uzun yol için özel olarak hazırladığı CD’ler. Blues ve pop-caz seviyor, vazgeçemedikleri Neşet Ertaş, Zeki Müren ve Cem Karaca.

oradan ne alıyor

Alışverişçi değil, hatta o yüzden bir daha yakın dostu Sunay Akın ile seyahate çıkmamaya yemin etmiş. "Ben müze gezmek istiyorum, o mağazalardan, oyuncakçılardan çıkmıyor" diye yakınıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!