Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2002 00:00
Yazılarınızı her gün takip ediyor, önerdiğiniz çözüm yollarına yürekten katılıyorum. Bu yüzdendir ki, sorunuma artık çare bulmakta zorlandığım şu sıralarda bir de ben şansımı denemek, değerli fikirlerinizden yararlanmak istedim. Ben üniversite mezunu, yedi yıldır çalışan bir yıldır evli bir bayanım. Evlendiğim günden beri, eşimden beğenildiğim, sevildiğim konusunda en ufak bir söz işitmedim. Bir de üstelik sürekli olarak beni şişman bulduğunu ve zayıflamam gerektiğini söyleyip duruyor. Oysa fazla bir kilom yok. Normal boyda, normal kiloda bir kadınım. Üstelik, evin tüm ihtiyaçlarını ben üstlenmiş durumdayım. Maaşının az olduğu bahanesiyle, evin masraflarına, faturalarına karışmaz. Kendisine zaman zaman bütün masraflarımızı üstlenmek istemediğimi, kendisinin de bunların bir kısmına katılması gerektiğini hatırlattığımda, dayak yiyorum. Onunla karşılıklı konuşmak mümkün değildir. Hem beni beğenmeyen hem de evlilik sorumluluğundan kaçan eşimi artık sevip sevmediğimden bile emin değilim. Benim çilem neymiş, ne olur bana yol gösterin.Rumuz: Adana'dan MenekşeCANIM kızım, severek mi evlendin, ailenin seçimiyle mi, bunu yazmamışsın ama belli ki her şeye rağmen eşini sevmişsin. Ancak son zamanlarda artık onun bu yanlış ve sana zarar veren tutumu karşısında, haklı olarak sevgin tükenmiş. Nasıl tükenmesin ki, ondan en basit bir sevgi sözcüğü duymamış, aksine her fırsatta şişman olduğun yüzüne vurularak, bir kadın için çok büyük önem taşıyan, beğenilmediğin duygusu yaratılmış. Artı, evde masraflara katılmamış, seni hemen hemen tek başına evi geçindirir durumda bırakmış. söz hakkı tanımadığı gibi şiddete başvurmaktan da geri kalmamış, seni yıldırmış. Kızım, henüz çok geç değil. Üniversite mezunu, aklı başında, eğitimli, çalışan ve ayakları üzerinde durmayı başarmış bir kadınsın. Başını önüne koy ve düşün. Bu adamın sana bir faydası var mı? Henüz evliliğinin başındasın. Daha şimdiden dayak yiyorsun. Buna bir ömür boyu katlanabilecek misin? Katlanmalı mısın? Ya bir bebeğin olursa, o zaman ne yapacaksın? Sonuçta sana yol göstermektense, sana düşünmeni önereceğim. Hatta ‘‘daha ne düşünüyorsun’’ bile diyebilirim. Ama, son karar yine senin kızım.
button