Güncelleme Tarihi:
Marko Buduris ismini pek bilen yoktur sanırım. Benim de duymuşluğum yoktu. Ta ki, geçen hafta Turhan KA.’nın TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi’nde açtığı ‘Sesleri Alan: Marko Buduris’ sergisini görene kadar.
Sinemaya farklı bir bakış açısıyla odaklanan 36 eserden oluşan sergi, Türk sinemasının kamera arkasındaki emekçilerinden Marko Buduris şahsında Yeşilçam emekçilerinin anısını yaşatıyor.
Marko Buduris, Türk sinemasının ‘isimsiz kahramanlar’ından biri. Yani, adını hiçbir sinema afişinde göremeyeceğiniz bir sinema emekçisi. Aslında Türk sinemasının binin üzerinde filmi onun imzasını taşıyor.
Marko Buduris, ressam Turhan KA.’nın Niğde’de geçen çocukluk yıllarında mahallenin yazlık sinemasında izlediği filmlerin sonunda dikkatle baktığı jenerik yazılarında görüp hafızasında yer eden bir isim.
Sergiden önce her kaynağa başvurmasına rağmen, Marko Buduris ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşamamış. Ama sergisine adını vermiş aklında kalan, o silik jenerik ismi.
ATİNA’DAN GELEN MESAJ
Geçen pazar günü Keyif ilavemizde yayımlanan ‘Yeşilçam’ın isimsiz kahramanları’ başlıklı haberden bir gün sonra, Turhan KA. sabah saatlerinde ofisine gitmiş. Bilgisayarını açıp Facebook’a girince Yota Bici adlı kullanıcıdan bir arkadaşlık isteği aldığını görmüş. Marko’yu tanıyan biri olabileceğini düşünüp hemen kabul etmiş isteği. Beş dakika sonra bir mesaj gelmiş.
Gazetedeki haberde adı geçen sanatçıyı bulmak için Facebook’a başvuran Yota Bici’nin mesajında şöyle yazıyormuş: “Merhaba, Ben Marko Buduris’in kızıyım. Gazetede babamla ilgili haberi okudum. Ailemize gösterdiğiniz ilgiden çok mutlu olduk. Sizinle tanışmayı çok istiyoruz. Telefon numaram...”
Turhan KA.’nın yazdığı cevabın üzerinden 10 dakika geçmiyor ki sanatçının telefonu çalıyor.
Dakikalarca konuşuyorlar telefonda. Yota Bici, annesinin de yanında olduğunu ve kendisiyle konuşmayı çok istediğini söylüyor. Ancak Marko Buduris’in eşi Hrosulan’ın heyecanının geçmesini bekleyerek biraz daha sohbet ediyorlar Yota Bici ile.
Nihayet Hrosulan alıyor telefonu, “Evladım sana çok teşekkür ediyorum. Şu an her tarafım zangır zangır titriyor konuşamıyorum bile” diyor.
Marko Buduris’in eşi ve kızı Atina’da yaşıyorlarmış. Şimdi Turhan KA. ile buluşmak üzere 30 Mayıs’ta İstanbul’a gelecek, birlikte uzun sohbetlere koyulacak, Marko Buduris’in dostlarıyla buluşacaklarmış.
Bu arada Turhan KA., Beyoğlu’nun İstiklal Caddesi’ne açılan sokaklarından, özellikle Yeşilçam Sokak’a yakın olanlardan birine Marko Buduris’in isminin verilmesini öneriyor. Böylece Yeşilçam’ın bini aşkın filminin ses kayıtlarını alan efsane ismin unutulmayacağını, genç kuşaklar tarafından merak edileceğini söylüyor.
En samimi ödül konuşması
Daha önce Sait Faik Abasıyanık’ın yayın hakkının Yapı Kredi Yayınları’ndan İş Bankası Kültür Yayınları’na geçtiğini yazmıştım. Bu yılın armağanını kazanan Ahmet Büke’ye ödülü, Sait Faik’in ölüm yıldönümü olan 11 Mayıs’ta Pera Palas Oteli’nde düzenlenen bir törenle verildi. Yapı Kredi son kez düzenliyordu ödülü. Böyle de bir anlamı vardı.
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen’in açılış konuşmasının ardından jüri başkanı Doğan Hızlan kısaca ödül gerekçesini açıkladı. Daha sonra Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım ve Yaşar Kemal ödülü Büke’ye verdiler.
Şimdiye kadar gördüğüm en samimi ödül konuşmalarından birini yaptı Büke. 7-8 yaşlarındayken, mahallenin devrimci abileri bir hikaye okumuş çocuklara. Büke çok sevmiş dinlediği bu hikayeyi. “Kim yazdı bunu” diye sorunca “Sait Faik adında bizim gibi başka mahalleden bir abi” cevabını almış.
Yıllarca hep bir gün mahalleye gelecek ve kendilerine hikaye okuyacak devrimci bir abi olduğunu düşünmüş Sait Faik’in...
Ödülü veren büyük usta Yaşar Kemal’in öğütleri ve ardından yapılan kokteylle sona erdi tören.
Büke’nin kitabının adı ‘Kumrunun Gördüğü’.
Alın, mutlaka okuyun.