"Ses cambazı" İbrahimova 30'uncu sanat yılını festivalde kutluyor
Güncelleme Tarihi:
Klasik müzikten Rus müziğine, Çingene romanslarından folklora ve caz şarkılarına kadar geniş bir uğraşı alanı, değişik müzik çeşitlerinde özel teknikleri değerlendirme yeteneği olan Yıldız İbrahimova 30. Sanat Yılı’nı 23. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nde kutluyor. Dört oktavlık sese sahip olan kolaratur soprano 27 Nisan Perşembe akşamı saat 20.30’da Şura Salonu’nda müzikseverlerin karşısına çıkacak.
Sanatçı konser için klarinetin usta yorumcusu a İvo Papazov’un yanı sıra kemanda Veutsi Takev, kanunda Tahir Aydoğdu, piyanoda Jivko Petrov, basda Veselin Veselinov ve vurmalı çalgılarda Hristo Yotsov ile özel bir program hazırladı. İlk yarıda rönesanstan caza, ikinci yarıda ise balkan-çigan roman ezgileri yorumlanacak.
Dünyaca ünlü sanatçılarla aynı sahneyi paylaşan İbrahimova, 30’dan fazla ülkede, konser turları yapmış aralarında Prag, Atina, Moskova, Berlin, İstanbul, Sofya, Varna, Insbrusk caz festivallerinin de bulunduğu organizasyonlara katıldı.
Sofya Ulusal Tiyatrosu’nun “Ivan Vazov” oyunu ile Devlet Müzik Tiyatrosu’nun “Stefan Makodonski” gibi pek çok eserinde, “Acatamus”, “Labirints”, “Seni Seviyorum Roza”, “Illusory Eternity” filmlerinde, İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali’nde “Yunus Emre” oyununda rol alan ve şarkı söyleyen sanatçı, gittiği ülkelerin radyo, televizyon kanallarında stüdyo kayıtları ve konser programları yaptı.
Yugoslavya, Bulgaristan, Fransa ve Türkiye’de kaset, LP, CD kayıtları gerçekleştiren İbrahimova, yaratıcı çalışmalarıyla, Bulgar ve Türk halk müziklerini caz stilinde evrenselleştirme amacına yönelik uyarlamalar yapmaktadır. Çok geniş bir repertuvara sahip sanatçı, John Cage’den parçalar da söylemekte, elektronik ve bilgisayar destekli müzik için yapılan deneysel stüdyo konserleri de vermektedir.
Başta Fransa olmak üzere bazı ülkelerde müzik okulları konservatuar öğrenci ve öğretmenleri ile caz atölye çalışmaları da yapmış olan sanatçının resim ve plastik sanatlar alanında da farklı ortak çalışmaları olmuş. Sesiyle doğaçlama yaptığı ortamlarda, ressamlar soyut resim çalışmaları yapmış, ses ve resmin birbirini etkilemesiyle özgün yapıtlar yaratılmış.