Sermayeye övgü

Güncelleme Tarihi:

Sermayeye övgü
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2005 00:00

BİZİM ‘patron bankası’ (!) ‘Dışbank’ın Belçika Hollanda devi ‘FORTİS’e satış mukavelesinde mürekkep henüz tazeydi ki geçen hafta, diğer bir Fransız dev, hatta bir ejderha ‘Carrefour’un ‘GİMA’yı aldığını öğrendik.Dolayısıyla, ‘Financial Times’den ‘Wall Street Journal’e, zaten Türk ekonomisini pertavsızla incelemekte olan ‘kalantor’ (!) Batı basını, o pertavsızı mikroskopa dönüştürdü. Kamu borçlarından IMF planına, iktisadi durumumuz konusunda sayfalar yayınlandı.Başka bir deyişle, ‘kalburüstü medya’ Türkiye’yi ‘ilk öncelik’ durumuna geçirdi.* * *NİTEKİM, ‘Carrefour’ Genel Müdürü ‘GİMA’yı alım nedenini açıklarken ‘Le Monde’a verdiği demeçte, ‘Türkiye, Avrupa’daki Çin’e tekabül ediyor’ dedi.‘Stratejik viraj’dan söz eden şirket yöneticisi Latin Amerika’daki faaliyetlerin artık durduralacağını ve ‘ağırlığın’ Ankara ve Varşova başkentli ülkelere verileceğini duyurdu.Dünyanın ikinci büyük dağtım şebekesi bunu, ‘gelecek oralarda’ şiarıyla vurguladı.Hemen sonra da, ‘Koç’ grubu ‘Yapı ve Kredi’yi İtalyan partnerle beraber aldı.Bunlara bir de, Avrupa’daki fabrikalarını kapatarak imalátı Bursa’ya kaydıran ‘Fiat’ ve ‘Renault’nun yerli ortakla birlikte yeni model üretmek kararını eklemek gerekiyor.Peki, beni memnun, sonsuz memnun eden bu gelişmeler ne anlama geliyor? * * *EN önce, yani genel küreselleşme olgusundan bile önce, yabancı sermayenin nihayet akın akın Türkiye’ye gelmeye başlamış olması o Türkiye’nin özelliğinden kaynaklanıyor.Başka bir deyişle, hem ülkemizin iktisadi parametrelerde olumlu seyir tutturması, hem de siyasi perspektiflerde ufkumuzun feraha çıkması, kapitalin akışında belirleyicilik taşıyor.Aksi takdirde, dünya ekonomisi istediği kadar içiçelik kazanıyor olsun, adı üstünde ‘sermayedar’ bu, o sermayeyi hiç kediye yatırır mı? Sağlam kağıt olmadan ‘rest’ der mi?Yakın orta vedede krizlere ve istikrarsızlığa gebe bir yere kapik koklatır mı?O halde demek ki, bizim felaket tellalları ‘yandık, bittik, mahvolduk’ çığlıkları atsa da; ‘ulusalcı’ (!) eblehler ‘vatan satılıyor’ yaygarası kopartsa da; komplo teorisyenleri arkasında bit yeniği arasa da; kılı kırk yaran ‘küresel kapital’ durumu doğru saptamaktadır. ‘Geleceği Avrupa’nın Çin’i Türkiye’de’ gördüğü için papeli bastırmaktadır. Üstelik, Avrupa’da kapatılan fabrikaların yurdumuza taşınması zaten ispatlıyor, Türkiye türü ‘orta siklet’ devletler küreselleşmeden en çok yararlanan ülkeleri oluşturuyor.* * *AMA en önemlisi, tüm bu gelişmeler dev bir ‘Türkiye modernleşmesi’ yansıtıyor. Ben o modernleşmeyi üç formülle özetleyeceğim:Bir, ‘bankmatik toplumu; iki, ‘otomobil uygarlığı’ ve üç ‘reyon kültürü’ !Evet, yabancı sermayenin banka finans sektörüne girmesi ‘veresiye defteri toplumu’ndan ‘bankmatik ve kredi kartı toplumuna’ geçmekte olduğumuzu müjdeliyor. Evet, yabancı sermayenin yeni model tasarımına girişmesi, ‘şehirlerarası otobüs uygarlığı’ndan ‘binek otomobili uygarlığı’na sıçradığımızı vurguluyor.Ve yine evet, yabancı sermayenin dağıtım zincir satın alması, ‘bakkal tezgahı kültürü’nden ‘market reyonu kültürü’ne atılım yaptığımızı ortaya koyuyor. Bu ‘üç temel dinamik’ de zincirleme bir süreçte Türkiye’yi bütünüyle dönüştürüyor.Fakat şüphesiz, bunların hepsi felsefi açıdan ‘iyi mi, kötü mü’ diye tartışılabilir.Ancak, kapitalist moderniteyle donanan bir Türkiye’nin üst refaha kavuşması; bunun da sivil demokratik rejimi pekiştirmesi, iktisadi ve siyasi açılardan asla ‘kötü’ (!) olamaz. Modernite tam yakalanmadan ‘post modern’ lükslerin zırvasında vakit yitirilemez.Ve, hoş geldin, sefalar getirdin küresel sermaye, biz de refah ve demokrasi istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!