Seri katiller aynı hücrede

Güncelleme Tarihi:

Seri katiller aynı hücrede
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2012 00:00

“Kuzey Güney” dizisinin Güney’i Buğra Gülsoy, “Pragma” adlı bir tiyatro oyunu yazdı. Gülsoy’un aynı zamanda yönetmenliğini ve başrolünü üstlendiği oyunda Serhat Teoman, Mert Öner ve Emre Erkan da rol alıyor. Gülsoy, tarihin en kanlı cinayetlerini işleyen seri katilleri aynı hücrede buluşturan “Pragma”yı İstanbul Life dergisine anlattı.

Haberin Devamı

“Pragma”yı yazma fikri nasıl ortaya çıktı? 

Buğra Gülsoy: 2,5 yıl önce Serhat (Teoman) ve Emre’yle (Erkan) GET’i kurma kararı aldığımızda yapmak istediğimiz şeyin suç ve suçlu psikolojileri olduğuna karar verdik. Konseptimizi bu yönde oluşturup suçlu psikolojileri ve insanın içinde var olan değişik psikolojiler üzerine işler yapmak üzerine yola çıktık. Biz suçlunun neden suç işlediğini, yani suçluyu suça götüren yolu ve inanışı anlatmak istiyorduk. Hiç şüphesiz en uç örnekleriyle başlamamız gerekiyordu. Suçlu olduklarını kabul etmeyen suçlularla, seri katillerle...

Yazarken nasıl bir süreçten geçtiniz?

- Dünyaca ünlü beş seri katili aynı hücrenin içinde buluşturduk. İnandıkları şeyler adına seri cinayet işleyen beş idam mahkumu. Sıkışmışlık duygusu çözülmeyi getirir beraberinde. Kapısı olmayan bir hücrenin içinde farklı inanışlara sahip beş seri katil bir süre sonra çözülmeye başlayacak ve hem birbirlerini hem de kendilerini sorgulamaya başlayacaklardı. Öyle de oldu. Çatışmayı yaratacak olan şey inanışlarının birbiriyle çakışmasıydı. Metni yazarken bu çatışma temelini sağladıktan sonra yazı kendiliğinden akmaya başladı ve sona doğru götürdü “Pragma”yı.

Aynı zamanda yönetmen olarak da imza attınız oyuna. Bu karakterleri işlemek ve onlara renk vermek sizi zorladı mı?

- En zor olan, oyunculuktu. Seyirci gerçek olan bir deneye tanıklık etmeye geliyor. Dolayısıyla oyunculuk ne kadar inandırıcı ve gerçek olursa oyun da bir o kadar anlamlı olacaktı. Her bir katil farklı bir renkti bizim için. İzleyenler bu renkleri ayırt etmeliydi. Öyle de oldu. Oyunda her bir katil kendi kimliğini ve rengini oluşturmuş oldu.

Haberin Devamı

Buğra Gülsoy (Ted Bundy)

Ted Bundy, megaloman bir karakter. Kendini tüm dünyanın izlemesini istiyor. “Kendini tüm dünyaya ispatladığın zaman, işte o zaman birileri anlıyor seni. İşte o zaman saygı duymaya, tapmaya başlıyorlar” diyor. Bu her şeyi anlatıyor sanırım.

Serhat Teoman (Richard Ramirez)

Yaklaşık altı aylık bir süreç içinde yaşadığı şehri kana bulamış ve gece avcısı lakabını almış. Diğer seri katiller gibi bir profili yok. Birinin canını almak için nedene ihtiyaç duymuyor. Kurbanlarının tek kurtuluşu, cennetten kovulan meleğe itaat etmeleri. “Pragma” oyununda Ramirez, öfkenin, sinirin ve huzursuzluğun temsilcisi. Bu deneyin içinde ve diğerleriyle bir arada olmaktan mutsuz olduğu gibi oradan kurtulmak için de elinden gelen her şeyi yapabilecek bir psikolojide. Ama artık diğer dört katille aynı hücrenin içinde...

Haberin Devamı

Mert Öner (Albert Fish)

Albert Fish, beş seri katil arasında en eski olanı. 19’uncu yüzyılın sonlarında yaşamış olan Fish, çok koyu bir dindar olarak yetiştirilmiş. Cinayetlerinin temelini de dinsel bağnazlık oluşturuyor. Özellikle küçük çocukları profili olarak seçen Fish, onların etlerini yemenin günahlarından arındırdığına ve Tanrı’ya yaklaştırdığına inanmış. Kendisini Tanrı’nın bir elçisi olarak görmüş ve döneminde kriminoloji gelişmediği için çok geç ve zor yakalanmış. Fish ile çıktığım bu yolculukta onu anlamaya ve sıradan biri olarak görmeye çalıştım.

Emre Erkan (Andrei Chikatilo)

Andrei Chikatilo, Rusya’dan çıkmış tek seri katil. Yakalanması uzun sayılabilecek bir zaman almış. Çünkü sosyalist rejimin asla bir seri katil çıkarabileceğine ihtimal vermemişler. Buna bir de dönemin teknolojik sınırları eklendiğinde Chikatilo defalarca şüpheli durumuna düşmesine rağmen her seferinde kendini kurtarabilmiş. Chikatilo, iki üniversite bitirmiş ve akademisyenlik yapan biri. Sosyal hayatta çok normal ve saygın gözükse de geçmişinde yaşadığı travmalar nedeniyle çıkmaza girmiş ve bunlarla başa çıkamamış. Babasına inanılmaz bir öfke duyan Chikatilo avukat olamamış, Rus edebiyatı ve Marksizm bölümlerini bitirip akademisyen olmuş. Ayrıca çocukluğunda gözlük taktığı için sürekli dalga geçilip, eksik hissettirilmiş. Chikatilo, yaşadığı bu travmaların da etkisiyle içine kapanık, cinsel hayatında başarısız ve kendini eksik, işe yaramaz hissetmiş olmalı ki bir gün karısıyla sevişirken, onun boğazını sıkıp çırpındığını görünce, cinsel tatmin yaşadığının farkına varmış. İşlediği bütün cinayetlerinde profil olarak 18 yaş altı kız ve erkekleri tercih etmiş ve onları yine boğarak öldürüp, eylemlerini cinsel organlarını ısırıp kopartarak sonlandırmış. Kendini savunurken, yaptıklarını cinsel bir tatmin için değil, sadece huzur bulabilmek için yaptığını söylemiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!