Güncelleme Tarihi:
Serdar’ın seyir defteri - Yıldız tarihi 2004 - Esenboğa Havalimanı saat 08.00
İstanbul-Ankara uçağında uslu duran Atakan artık yoruldu. Annesiyle seyahat ediyorlar. Babaları asker midir, başka bir memur mudur, Tunceli’nin adını bile duymadığım bir köyüne kadar yolları uzunmuş daha, Ankara’da uçak bekliyorlar. Atakan gece 3’ten beri uykusuz, zaten daha konuşamıyor da, sıkıntılı. Bana musallat oluyor, biraz oynuyoruz, sıkılıyor çabuk...
Annesi kucağına alıp, başını zorla omzuna bastırıyor, kafasını tutuyor, hangıdı hangıdı gezdiriyor Atakan’ı uyutmak için. Direniyor. Gözlerini kocaman açıyor uyumamak için...
*
Serdar’ın seyir defteri - Yıldız tarihi 2004 - Esenboğa Havalimanı saat 08.15
Sonunda dayanamadı, bayıldı Atakan. Dudakları sarkmış, salyası akıyor, başı anasının omzunda...
Benim da zaten uykum var, gece uyumadım, 4’ten beri ayaktayım. Atakan’ın annesi, ne olur ne olmaz, ninniye devam ediyor.
Uyusun da büyüsün niiiiinni, tıpış tıpış yürüsün niiiiinni
Dandini dandini dastaaaana, danalar girmiş bostaanaaaa
Gözlerimi kapıyorum. Hafifçe başım dönüyor yorgunluktan.
Derin bir hüzün kaplıyor içimi.
Yeşilköy, ahşap ev, annem öğlen yemekten sonra cebren yatırıyor beni, pijamamı giyip kepenkleri kapalı odada koyun koyuna yatıyoruz. Uyumamaya çalışıyorum inadına, annem sırtıma pıt pıt vuruyor, kalp atışları sanki, gözlerim ağırlaşıyor, huzur, sucu kamyonu geçiyor uzaktan, o tanıdık melodili kornasını çala çala, uyku dayanılır gibi değil, ahşap kepenklerin arasından yaz güneşi sızıyor içeri...
Uyusun da büyüsün niiiiinni, tıpış tıpış yürüsün niiiiinni
Eeeee, eeeee, eeeeee, e!
Eeeee, eeeee, eeeeee, e!
Ağlayasım geliyor birden, kalkıp havalimanında bir ileri bir geri yürüyorum.
*
Serdar’ın seyir defteri - Yıldız tarihi 2004 - Esenboğa Havalimanı saat 09.00
9.30 Ağrı uçağına bir saat rötar anons ediliyor: ... sefer sayılı Ağrı uçağı bir saat gecikmeli olacak icra edilecektir!
“İcra edilecektir!”
Bu arada Diyarbakır uçağı için de yolcular güvenlik kontrolüne çağrılıyor.
İngilizcesi neden “Dayırbeykır” acaba?
Herşey bir tuhaf bugün...
*
Serdar’ın seyir defteri - Yıldız tarihi 2004 - Esenboğa Havalimanı saat 11.00
Esenboğa’da ne kadar Doğu Anadolu uçağı varsa peşpeşe rötar veriyor; ardından iptal geliyor. Ağrı, Van, Muş...
Bekleme salonunda giderek büyüyen bir kalabalık, herkes sıkıntılı, gergin...
İkide bir anons ediyorlar, “Bilmem kaç sayılı yasa gereği havalimanında sigara içilmesi yasaktır. İçenler cezalandırılacaktır, dikkatinize!”
Millet fosur fosur içmeye devam ediyor...
Hey gibi “uygulanamayacak yasaklar ülkesi” Türkiye hey!
Bir yasak koyduysan, uygulattır. Uygulanamayacak cezayı koyup da otoriteni resetleme... Tıpkı “açık yerlerde kurban kesenlere 1,5 milyar lira ceza” tehdidi gibi. Zor kesersin o cezayı sen...
*
Serdar’ın seyir defteri - Yıldız tarihi 2004 - Esenboğa Havalimanı saat 14.00
Benim 9.30’daki Ağrı uçağı önce bir, sonra iki saat rötar verdi, ardından külliyen iptal.
Ayıptır söylemesi, Hürriyet’in gücünü kullanıp 14.40 Erzurum’a bir yer buldum.
Ama bu uçak da ½ saat rötar verince artık tepem attı.
Gazeteyi aradım, “Bu rötarların ve iptallerin altında yine bir çapanoğlu var. Hava muhalefeti diyorlar, Kars’a, Ağrı’ya soruyorum, hava mutedil... Bunlar yine bir organizasyon hatası yaptı, Bayram tatilinde olduğu gibi, millete yalan söylüyorlar hava diye...”
“Tamam, bakalım!” diyor yazı işleri.
Önce bir telefon geliyor Ankara’dan, “Asker sevkiyatı varmış, THY Millî Savunma’ya uçak tahsis etmiş, diyorlar. Belki ellerinde yeteri kadar uçak yok, onun için iptal ediyorlar, bu ihtimali araştırıyoruz.”
Hemen arkamda oturan ve Ağrı yerine benimle Erzurum’a uçmaya hazırlanan beyamca duyuyor konuştuklarımı.
Derken Ağrı’dan bir telefon: “Serdar Abi, Erzurum uçağı boşmuş, onun için Ağrı’yı bile bile iptal etmişler, Erzurum’u doldurmak için... Öyle diyorlar. Bakıyorum abi...”
Beyamca bunu da duyuyor.
Hemen cep telefonuna sarılıp, Ağrı’da bekleyen oğluna benden duyduklarını, sanki Kuran’da okumuş gibi emin, bağıra bağıra anlatıyor.
“Erzurum uçağı boşmuş, onun için iptal ediyor bu alçaklar. Zaten asker nakli varmış, ellerinde yeteri kadar uçak da yokmuş. Vallahi diyorum, burada bir gazeteci bey var, o söyledi!”
“Yok yahu ben ‘Böyle iddialar var’ dedim” demiyorum artık. Haber, virüs gibi bütün bekleme salonuna yayılıyor.
Nasılsa yaptıkları yanlarına kalacak, ses etmiyorum, yalanlamıyorum. THY’den bu kadarcık da intikam alayım artık!..
*
SÜRECEK...