Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2001 00:00
‘SENİ seviyorum’ !Hayır hayır, bu o bildiğimiz aşk - meşk ‘seni seviyorum’larından değil...Cinsellik veya libido türünden şeylerle hiç ilgisi yok...Fakat onlardan sonsuz defa daha derin ve sonsuz defa daha dürüst !* * *KIYAMET uçaklarındaki üç - dört yolcunun son cümlelerini kastettim.Hani meczup caniler kurbanları arka tarafa topladıklarında, bunlardan bazıları bir fırsatını bulup cep telefonuyla yerdeki yakınlarını aramışlar ya, işte o ‘seni seviyorum’lar...Genç çocuk annesinin numarasına bağlanıyor ve durumu anlattıktan sonra, ‘seni seviyorum’ sözleriyle yere çakılıyor.Hıçkıran kadın kocası, evde olmadığından telesekretere üç defa ‘seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum’ mesajını tekrarlıyor.Yerdeki diğer kadın da semalardan telefon eden kocasına New York'ta olan bitenleri duyurduğunda, adam, ‘madem öyle, o halde dövüşerek ölelim’ diyor. Ardından, ‘tek silahımız plastik kahvaltı bıçakları’ diye latife yapıyor.Ahizeyi ‘seni seviyorum’ cümlesiyle kapatıyor.* * *SANIYORUM ki, dehşet görüntüleri televizyon ekranından akmasa bile korkunç tragedyada bana en çok bu ‘seni seviyorum’lar dokundu.Ve eminim, hayatımda bunlardan daha anlamlı bir ilan-ı aşk işitmedim !İlan-ı aşk da değil, onun kat be kat ötesinde...Buradaki ‘seni seviyorum’ bir ibadet ! Bütün dinlerden...Buradaki ‘seni seviyorum’ bir dua ! Bütün dinlerden...Buradaki ‘seni seviyorum’ bir iman ! Bütün dinlerden...* * *YA ötekiler ? Pilot kokpitten çıksın diye önce hostes gırtlağını kurbanlık koyun gibi kesen, sonra da kıyamet uçaklarını cehenneme çakan zavallılar?Acaba onlar hayatlarında bir defa ‘seni seviyorum’ demişler midir ?Ne bileyim ben, bir anneye, bir babaya, bir çocuğa, bir sevgiliye ?.. Belki de demişlerdir... Barda kafa çekecek kadar ‘açık’ (!) ve uçak manivelası tutacak kadar ‘akıllı’ (!) olduklarına göre, muhtemelen onlar da birisine ‘seni seviyorum’ sözcüğünü telaffuz etmişlerdir.Velev ki dediler, asla ve asla gerçek değildi ki !Hiç, başkalarına nefret üzerine dürüst sevgi inşa edilebilir mi ?Ötesi, işi böylesine bir cinnete vardırabilmek için insanın bilinçaltında mutlaka ve mutlaka bizzat kendisine karşı müthiş bir nefretin var olması gerektiğinden, öz varlığını sevmeyen, yani insanı sevmeyen birisi başkasını gerçekten sevebilir mi ? * * *SAKIN bana din ve kitap ‘sevgi’den falan dem vurmaya kalkışmayın, ben onun dinine de, o kitabına da başlarım. Bütün semavi inançlar gibi özünde Allah sevgisiyle insan sevgisini bütünleştiren hangi İslam ve hangi Kur'an böyle bir kokunçluğa cevaz veriyor ?Hangi sure, hangi ayet ‘masumları katlet, beni sevmiş olursun’ buyuruyor ?Hayır, hayır ve hayır !Bunlar hiç bir zaman ve hiç bir şekilde, hiç kimseyi gerçekten sevmediler.Ne kendilerini, ne başkalarını, ne de Allah'ı ! Belki de sevemediler...Çöl ve bozkır coğrafyalarından; pederşahi ve otokrat çocukluklarından; kan ve savaş yetişkinliklerinden; fanatizm ve şiddet kandırılmışlıklarından; kişilik ve uygarlıklar komplekslerinden dolayı sevemediler !Fakat bilhassa, korkudan ! * * *EVET, korkudan ! Evet, ödleklikten ! Sanmayın ki rotayı gökdelene tutturup oraya saplanmak cesaret işidir.Gülerim, tam tersine, belirli bir bilinçaltı şartlanmadan ve hayali bir ‘mükafat’ (!) imanından sonra en kolay iş budur ! Çünkü, aslında tek bir gerçek cesaret var, o da ‘s-e-v-m-e-k’ !Kendini, başkasını, insanı, hayatı; inanıyorsa da Allah'ı sevmek !Bunun için büzük ister... Her babayiğidin harcı değildir... Birisine tüm benliğiyle duyarak ‘seni seviyorum’ diyebilmek için mangal gibi yürek gerekir. O korkaklarda ve o ödleklerde de işte bu yoktu !Onlar, gerçek anlamda ‘seni seviyorum’ diyememenin ve diyemeyecek olmanın paniğiyle uçakları oraya buraya çarptılar. Çareyi cehenneme kaçmakta buldular. Ve, ne cesurdur ve ne kahramadır ki o kişi, ölümden hemen önce annesine, karısına, kocasına telefon ahizesinden ‘seni seviyorum’ diye haykırabilmiştir.Cesur kahraman, ben de‘s-e-n-i s-e-v-i-y-o-r-u-m’!
button