Güncelleme Tarihi:
Kaç yıl geçti aradan?
- Bana çok uzun yıllar geçmiş gibi geliyor ama sadece dört yıllık bir Özgür Masur markası var ortada. Ama bunun dışında yaklaşık 12 yıllık bir tekstil tecrübesinden bahsetmeliyiz.
Özgür Masur markasının istikrarlı yükselişinin sırrı ne?
- Bu işte iyi bir moda tasarımcısı olmanız yeterli değil. Yeteneğinizi doğru platformlara taşıyacak ve sizi yönlendirecek iyi bir ekibinizin bulunması şart. Bu konuda şanslıyım çünkü şirket ortağım Ferhat Kazancı markam adına gereken tüm stratejileri hayata geçiriyor. Bense asıl iyi olduğum işime odaklanıyorum.
Kariyerinizin en doğru adımı neydi?
- Doğru yaptığıma inandığım en önemli şey; ani bir kararla markamı hayata geçirmekti.
Kendinizi Türkiye moda tasarımcıları komitesinin bir parçası gibi görüyor musunuz?
- Kesinlikle bir parçasıyım ve Moda Tasarımcıları Derneği’nin önemli bir vizyonu bulunduğuna inanıyorum. Dolayısıyla bu komitede bireysel sorumluluklarım neyse hepsini yerine getirmek için kendimi disipline ettim. Türkiye’deki moda tasarımcılarının birlikte hareket etmesi ve bu anlamdaki her projeye destek vermesi gerekiyor. Açıkçası kendisini bir ayrık otu gibi gören kişilerin kendilerini nerede sandığı ve nasıl gördüğü konusunda da hiçbir fikrim yok.
Özgür Masur markası oluşumunu tamamladı mı sizce?
- Tamamladı diyemem çünkü kendi adıma ve markamız adına hep ‘daha iyisi nedir’in peşine düşmüş bir ekibiz ve bizce bunun sonu yok. Ama kimliğini kesinlikle buldu.
Hayat sizi nasıl besliyor?
- Gerçeklik kısmıyla... Hiçbir zaman hayalperest olmadım. Yaşamın getirdikleri neyse onu yaşayan fazlasını hayal etmek yerine var olanı hayata geçirmenin savaşını veriyorum.
Sürekli hayallerinizi süsleyen kadın, hikâye ve alt metin?
- Kadın; Nicole Kidman... Kendi hikâyemi ise henüz yazmadım! Alt metinse şu olabilir: Hep kendim gibiyim.
Kadını seksi göstermek ne kadar umrunuzda?
- Kadını seksi göstermek gibi bir derdim hiç olmadı. Benim için kadın gizemli ve kişilikliyse güzel. Bir moda tasarımcısı olarak seksilik derdindeki kadınlardan köşe bucak kaçıyorum. Zaten onlar da tarzımı bildikleri için bana gelmiyorlar.
En sevdiğiniz dekolte?
- Kesinlikle sırt dekoltesi.
Peki ünlüler... Sizi niye bu kadar seviyorlar?
- Onlar adına bunun nedenini şimdi nasıl söyleyeyim? Sadece tanıyabilecekleri en yalın en abartısız ve en eğlenceli halimle karşılarına çıkıyorum. Çünkü özel tasarım yapacaksam o kişiyle çok samimi bir diyalog kurmamız, çok eğlenmemiz gerek. Ancak bunu hayata geçirebilirsek samimiyet boyut kazanıyor. En azından bu unsurlardan dolayı birlikte çalıştığım kişileri seviyorum.
Bazılarıyla da yıldızınız hiç barışmıyor, neden?
- Bu kesinlikle kibir olarak nitelendirilmesin ama evet, benim için kesinlikle tasarımlarımı giyecek kadının kimliği ve bir duruşu olmalı. Bir ismin hangi nedenlerden dolayı ünlü kisvesi altında olduğu da çok önemli. Ünlü isimlerle çalışma koşulum net: Özgür Masur tasarımı giymek isteyen her kim olursa olsun, mekânıma gelir, bir kahvemi içer, bana zaman ayırır. Onu tanırım, elektriğimiz tutar ve keyifle bir şey yapmak isterim. Şunu belirtmeliyim ki, şimdiye kadar hep gerçekten çalışmaktan keyif alacağıma inandığım isimlerle çalıştım. Ve bu hep böyle devam edecek.
SEDEF PROFESYONEL, SELİN GÜZEL AMA DİDEM’İN YERİ BENDE BAMBAŞKA
Fotoğraf çekimindeki kullandığınız kadınlarla nasıl bir ilişkiniz var? Onları tek tek anlatır mısınız?
* SEDEF AVCI: Yıllara dayanan çok özel bir dostluğumuz var. Tanıdığım en zarif ve en naif kişilerden biri. Profesyonelliğini her platforma titizlikle taşıyor. Tasarımlarımı onun üzerinde görmek bana çok keyif veriyor. Tasarımlarımı en iyi taşıyan Türkiye’nin en hoş kadınlarından biri.
* SELİN DEMİRATAR: Selin’in sakinliğini seviyorum. Onun anlatım dilinde, duruşunda, gülümsemesinde bile karakteristik bir ifade ve sakinlik söz konusu. Çok da güzel buluyorum. Kemikli yüzleri çok beğenirim. Bu koleksiyonumda doğru isimlerden biri de Selin.
* GÜLCAN ARSLAN: Gülcaaaannnn diyerek sımsıkı sarılasım geliyor ona... Onu ilk ‘Bir Çocuk Sevdim’ dizisinde fark ettim. Ne kadar güzel bir yüz ve ne hoş bir kadın dedim. Sonra bir gün showroom’uma benimle tanışmaya geldi. Onu ilk gördüğümde şoke oldum. Bildiğin modellere taş çıkaracak vücut ölçülerinde çok güzel ve sımsıcak bir kadın çıktı. O gün bu gündür çok keyifli bir arkadaşlığımız var. Bana arada çok enteresan hediyeler alıyor, sürprizler yapıyor.
* MELİKE İPEK YALOVA: Tek kelimeyle gördüğüm en güzel esmer kadın tipine sahip. Gözlerinin, cümlelerle anlatılamayacak başka bir anlatımı var. Sıcak, içten, cıvıl cıvıl, bir o kadar aynı dengede sakin ve samimi.
* DİDEM SOYDAN: Bu kadını en sona saklarım. Didem’in yeri bende başka. İlk ve ikinci koleksiyonumun yüzü. O bana şans getirdi, ben de ona. Türkiyenin en cesur ve Avrupa standartlarında profesyonel bir model. Samimiyet ve sevgi bazen öyle derindir ki dillendirmek yerine yaşamaktan keyif alırsınız. Didem’le aramda çok özel bir paylaşım var. Bunu dile getirmek doğru mu bilmem ama çekim sonrası geç saatte bana attığı öyle anlamlı bir mesaj var ki! Her okuduğumda gözlerim dolar.
EN AVANGART KOLEKSİYONUM BU
Koleksiyonumun ismi ‘An’... Kağıdın ve kalemin elindeyken, öyle bir kadın çizersin ki, onda gösterişin ince çizgisini ve kadınca dişiliğin en dozunda halini resmedersin. Çizdiğin kadın, herkes tarafından fark edilsin istersin. İşte o zaman hayat vermek istediğin çizginin, bedende hayat bulması benim için ‘an’ meselesi.
Renklerim gri, siyah, beyaz, vişne çürüğü, sarı hakimiyetinde. Anahtar parçalar aplike edilmiş nakışların transparan görüntüsü. Şimdiye kadar hayata geçirdiğim koleksiyonlar içindeki en avangartı bu koleksiyonum. En önemli detay, Hititler’den Osmanlılar’a geçen geleneksel motiflerin modernize edilmiş şekliyle nakışlarda yorumlanması.
Kar altında parmak arası sattık
İpekyol’un yeni ayakkabı koleksiyonu çok geniş. Gardırobunuzdaki her parçaya uygun bir ayakkabı bulabilirsiniz. İsteyene ince topuklu stiletto, isteyene mantar topuklu sandalet, isteyene taşlı tuşlu parmak arası. Fiyatlar da makul. Baş tasarımcısı Hilal Tunç anlatıyor
Bu yıl 26 yaşına girdi İpekyol. Türk tekstil sektörünün amiral gemilerinden... Bu sezonun yeniliği ayakkabı koleksiyonumuz. Geçen zaman içinde edindiğimiz gözlemler ve yaptığımız araştırmalarda şu sonuca vardık ki mağazamıza giren kadını bir bütün gibi düşünmeliyiz. Kıyafetin yanında, o kıyafeti tamamlayacak ayakkabıyı ve tüm aksesuvarları sunuyor olmalıyız. İpekyol mağazasına giren bir kadın çok şık bir elbise aldığında, bu elbisenin altına nasıl bir ayakkabı giyeceğim diye düşünmesin, ayakkabı bulabilmek için değerli vaktini mağaza mağaza dolaşarak harcamasın istedik. Kıyafetlerimize en uygun ayakkabıları koleksiyonumuza aldık ve her kıyafete uygun bir çift ayakkabıya mağazamızda yer verdik. Farklı tarz ve stilde onlarca çeşit ayakkabı, abiyeden günlük giyime kadar geniş bir yelpazede.
Üretim bölgelerimizi ayakkabının taşıdığı, yansıttığı stile göre belirledik. Üretimleri Brezilya, İtalya, Hindistan ve İspanya’da gerçekleştirdik. Ayakkabılarımız 129-259 lira arasında fiyat aralığında satışa sunuldu.
Koleksiyona gelince... Seksi ve iddialı bir duruşumuz olacak. Yüksek topuklu stilettolar yeni sezonun favorisi oldu bile. Ancak koleksiyon mağazalara girdiğinde tam da kışın kendini en çok hissettirdiği günlerdi. Kar altında en çok parmak arası ayakkabılarımızdan sattık. Ayrıca yüksek, kısa, hatta görünmez çivi topuklar özellikle sivri burunlu modeller de öne çıkıyor. Dolgu topuklar sezonun hitleri arasında. Farklı platform tasarımlarının kullanıldığı, rahat kullanımlarıyla da tercih edilen platformlu ayakkabılar yazın kadınlar tarafından en çok tercih edilen modelleri arasında yer bulacak diye düşünüyorum. Klasik görünümden vazgeçmeyenler için yuvarlak burunlu, topuk dizaynıyla göz dolduran ayakkabılar, düz ve topuklu loaferlar farklı detaylarla dikkat çekerken babetler zarif ve şık formlarıyla tercih edilecek.
Töre ile kızların başka bir hayat özlemini haykırıyor
Gül Ağış’ın 2013 sonbahar-kış koleksiyonu ‘Töre’nin lansmanı, koleksiyonun fotoğraflarının yer aldığı bir sergiyle yapılacak. Ayten Alpün’ün çektiği fotoğraflardan oluşan ‘Gözyaşlarım Şahidimdir’ sergisi 16-17 Nisan’da Nişantaşı’ndaki Stüdyo 9 galerisinde
En son Galatasaray Hamamı’nda gerçekleşen ‘Hammam Decadence’ adlı defilesiyle büyük ses getiren Gül Ağış, kendi markası Lug Von Siga 2013 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nda bu defa ülkemizde etkisini hala sürdüren töre gerçeğine odaklanıyor.
Türkiye’nin özellikle doğu bölgelerinde kız çocuklar kendilerinden büyük erkeklerle aile zoruyla evlendirilerek kendi yazmadıkları bir kaderi yaşamaya mahkûm ediliyorlar. Ataerkil toplum yapısının dayattığı bu evliliklerin meşrulaştırılmasına karşı sesini duyurmak isteyen Gül Ağış, Lug Von Siga’nın 2013 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’yla bu kız çocuklarının farklı bir hayat umuduna dokunuyor.
Kadınların daha çocukluk çağı sona ermeden, babalarıyla yaşıt erkeklerin karısı olmak zorunda bırakılmasına, tüm gelecek hayallerinin yerle yeksan edilmesine eleştirel bir gözle yaklaşan koleksiyonda Gül Ağış farklı dokuları bir arada kullanıyor, geleneksel halı ve kilim desenlerinde saklı Anadolu sembollerini kendi üslubunda yorumlayarak modern çizgilerle birleştiriyor, muhteşem nakış işleriyle tasarımlarına yansıtıyor. Ağırlıklı olarak kaşmir ve ipek gibi kumaşların kullanıldığı ‘Töre’ koleksiyonunun kadını, kıvrımlarını öne çıkaran kesimlere rağmen gizemli çizgisini muhafaza ediyor.