Güncelleme Tarihi:
Şimdi Kainat Güzellik Yarışması için Porto Riko’ya gitmeye hazırlanıyor. Henüz 18 yaşında olmasına rağmen oyunculuk ve mankenlik kariyerinde emin adımlarla ilerleyen Sarıkaya’nın en çok zorlandığı konulardan biri, ‘seksi olmaya çalışmak’.
Tempo için iddialı pozlar verdin. Avrupa’da olsaydın, böle bir çekimde rahat olur muydun?
- Avrupa’da insanlar sadece işlerini yaptıkları için yargılanmıyorlar. Ona bakan da, onu yapan da kendini güvende hissediyor. Ama Türkiye’de hep dikkatli adım atmak zorundasın. Özellikle de yaşın küçükse.
Bu muhafazakâr yapıyı kırmanın tek yolu, hepimizin daha cesur olmasından geçmiyor mu?
- Geçiyor ama ben daha bir yere gelmedim. Daha Serenay Sarıkaya olmadım. Böyle olunca insanlar “şöhret olmak için soyundu” damgasını yapıştırıyor ‘tak’ diye. O kadar kolay ki! Oysa ben modelim, bunlar beni şahsi olarak zorlayan ya da rahatsız eden durumlar değil.
Türkiye ikinci güzelisin artık. Dereceye gireceğini tahmin ediyor muydun?
- Hiç. Gerçekten düşünmemiştim. Kazandığımı anlayınca çok şaşırdım, “Yaa! Başardım. Türkiye’nin ikinci güzeliyim. En güzel ikinci kızıyım!” diye bağırdım içimden.
Poz verirken seni izledim, kendini yeni yeni seksi bulmaya başlıyor gibisin...
- Evet, hem de çok yeni. 18 yaşındayım, çok büyük işlerin içindeyim ama küçüğüm. Yeni yeni feminenlik, kadınsılık, dişilik gibi şeyleri keşfetmeye başladım kendimde.
Rahat mısın keşfettiğin şeyin içinde?
- Seksi olmak zorunda olmadığım zaman evet. Doğal hayatım içinde kendimi seksi hissettiğim zaman rahatım. Ama “Seksi ol” denilince, “Yapmalı mıyım? Yapmamalı mıyım? Nasıl görünüyorum? Aptal gibi mi?” benzeri bir sürü soru diziliyor peş peşe. Kadın denilen varlık seksi olmalı bence; kadınsı olmalı, dişi olmalı. Ama herkes olamıyor. Ben bile hâlâ seksi değilim, seksi olmak için uğraşıyorum mesela. Belki de hiç olamayacağım.
Erkekler nasıl görüyor seni?
- Bazen bir hazırlanıyorum; deri taytlar, kısa tişörtler, bordo rujlar, siyah farlar falan. O zaman ne düşündüklerini bilmiyorum! (Gülüyor) Ama okuldaki arkadaşlarım bana asla seksi demezler. Ama genelde şöyledir; kendimi şirin hissettiğimde insanlar her tarafımı sıkıştırmaktan alamıyorlar kendilerini. Seksi hissettiğimde de erkekler değişik tepkiler veriyor. “Of sen nasıl bir şeysin ya! Sen insan mısın ya!” diyorlar. Benim de hoşuma gidiyor, egom biraz yüksek sanırım.
CİNSİYETLER KAYDI!
Erkek arkadaşın var mı?
- Yok.
Nasıl birini isterdin?
- Baskın erkeği severim ben, dominant. Çünkü erkek dediğin, erkek gibi olmalı ya! Yani sevgilisini korumalı, kollamalı, ondan daha üstün olmalı. Öğreteceği bir sürü şey olmalı. Kadın ne yaparsa yapsın, arkasında durabilmeli. Artık yok sanırım öyle adam, o yüzden nefret ediyorum. Cinsiyetler kaydı. Ben bile çok daha dominant, erkek gibi kalıyorum onların yanında. Hiç hoşuma gitmiyor. O yüzden hayatımda birisi yok ve uzun zaman da olmayacak gibi hissediyorum. Ben sömüremeyeceğim bir erkekle olmak istemem. Zekasını, bilgi birikimini kullanamayacağım, onunla büyüyemeyeceğim, beni büyütemeyecek birini istemem. O yüzden mutsuzum.
OKTAY KAYNARCA HÂLÂ KIZIYOR
Bir dergide yayınlanan lolita fotoğraflarından sonra nasıl tepkiler geldi?
- “Tasvip etmiyoruz, ne gerek vardı” gibi şeyler söylendi. Diziden de tepki geldi. Oktay Bey (Kaynarca) çok kızdı, hâlâ da söylüyor. Ben şu noktaya hak veriyorum: Bir projenin içindeyim ve eğer yaptıklarım projeye zarar veriyorsa, o zaman çok üzülürüm ve kabul ederim. Ama onun haricinde, insanların ne dediği çok da önemli olmamalı. Çevremdeki insanlar, arkadaşlarım bile, “Sen küçüksün ve yanlış yapıyorsun, farkında değilsin”i kabul ettirmeye çalışıyorlar. Ama asla değil; küçük olabilirim ama kendimi biliyorum.