Güncelleme Tarihi:
Peki bizim 30’larına yaklaşırken tanıdığımız bu kült karakterin ilk gençlik yılları nasıldı? Dizinin yaratıcısı yazar Candace Bushnell, “Carrie Günlükleri” adlı romanında ‘ikoniçe’nin lise yıllarını anlattı...
Carrie Bradshaw’u tanıdığımızda, 30’larına yaklaşmıştı. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, şehirli, çalışan bir kadındı. Aşkla, erkeklerle arası da pek iyi değildi. İlişkilerinde düşüyor, kalkıyor, tekrar düşüyor ama bir arpa boyu yol gidemiyordu.
Büyük şehirde hayat zordu, acımasızdı, yıpratıcıydı. Hepsinden öte yapayalnızdı orada. Tek başınaydı. Tam da bu yüzden arkadaşlar buldu kendine. Kendini sekse adamış Samantha, mesafeli Miranda ve her an her şeyi yapabilir Charlotte...
Öte yandan sürekli düşünüyordu Carrie. Olan bitene kafa yoruyor, gazetedeki köşesinde yazıyordu fikirlerini. Yani o, çoğu kadından farklı olarak yaşayıp geçmiyor, deneyimlerini özlü ve güçlü önermeler içeren yazılara aktarıyordu.
İKONİÇENİN LİSE YILLARI
Carrie bir anlamda şehirli kadına ayna tutuyordu. Onların sorunlarının, umutlarının ve aşklarının yansımasıydı. Ancak onlara çözüm de öneriyordu. Arkadaşlarıyla ilişkisi, sonra her biri yıllar içinde atasözü kıvamına gelen çıkarımlarıyla yol gösteriyordu.
Böylece bir kuşağın kılavuzu oldu Carrie Bradshaw. Giderek ikonlaştı. Daha doğrusu, yazar Candace Bushnell, efsane dizi “Sex and the City”yi yaratırken bir ikon kurgulamış ve bunu başarmıştı. Carrie artık gerçekten de bir ikondu!
Bushnell şimdi de “Carrie Günlükleri”nde bu ‘ikoniçe’nin lise yıllarına götürüyor okuyucularını. Akıllarda ve yüreklerde yer eden bu kadının ilk gençliğini, onun kendini ve tarzını buluşunu anlatıyor.
CARRIE BRADSHAW’UN AİLESİYLE TANIŞIN
Okuldaki son senesi Carrie’nin... Yine kızlardan oluşan sıkı bir ordu var etrafında. Ancak biraz daha delikanlı hepsi. Her an bir çıngar çıkacak gibi. Dahası çıkıyor da! Okula bir çocuk geliyor. Bir aşk, iki aşk derken işler karışıyor.
“Carrie Günlükleri” de “Sex and the City” gibi temelde aşk ve ilişkiler üzerine. Ama bu ilişkiler biraz çeşitlenmiş. Çünkü kitapta Carrie’nin bir ailesi var. “Sex and the City”de hiç bahsedilmeyen, haklarında hiçbir şey bilmediğimiz bir aile.
Kitap, Amerika’da yayınlanmasından 20 gün sonra Türkiye’de de raflardaki yerini aldı. Tabii şanına yakışır bir şekilde, dore kapaklı ve ciltli olarak çıktı. Artemis Yayınları’ndan çıkan 415 sayfalık kitabı Türkçe’ye Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur çevirdi. “Sex and the City 2” filminin vizyonda olması da kitaba olan ilgiyi artırdı.
ÜÇ KİTAPTAN OLUŞUYOR
Candace Bushnell, “Carrie Günlükleri”ni tek bir kitap olarak kurgulamamış. Bu, üç kitaplık bir serinin ilk kitabı. Yani “Carrie Günlükleri” üç cilt halinde yayınlanacak. Böylece “Sex and the City” hayranları bir ikoniçenin kendini ilan ediş hikâyesini okuyacak.
Carrie kitaba, “Diyorlar ki, yazları insanın başından bir sürü şey geçer. Ya da geçmez. Bugün lisedeki son senemin ilk günü ve gördüğüm kadarıyla geçen yıl neysem oyum. Kankam Lali de öyle” diye başlıyor. Ve kitap o bir sene boyunca nelerin olup bittiğini, kimlerin nasıl yaralar alarak hayata atıldığını, kimlerin büyük aşkların ya da büyük aşk sandıkları heyecanların kıyısına demirlediğini anlatıyor.
Pek şanslı değilmiş
Kitapta, Carrie Bradshaw’un Connecticut’ta geçen lise yıllarında pek de şanslı olmadığını öğreniyoruz. En yakın arkadaşı tarafından sevgilisi elinden alınan Carrie, bu nedenle New York’a gidişini erkene alıyor. Ve şehre vardığında da aksilikler peşini bırakmıyor. Roman, Carrie’nin yazarlığa nasıl merak sardığını ve moda tutkusunun başlangıcını da anlatıyor.
Ülkemizde de vizyonda olan “Sex and the City 2” filminde Sarah Jessica Parker, Kristin Davis, Kim Cattrall ve Cynthia Nixon başrolde.