Güncelleme Tarihi:
Yaşam boyu süren ciddi bir hastalık olan diyabetin, müdahale edilmediği takdirde, vücudun hemen hemen bütün organlarını etkileme ihtimali var. Kontrol altında tutulamayan diyabet, körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, felce, böbrek yetmezliğine ve sinir sisteminde tahribata yol açar. Gebelik sürecinde kontrol altına alınamayan diyabet ise doğumsal bozuklukların görülme riskini artırır. Dünya genelinde sayısı 246 milyona, ülkemizde ise yaklaşık 5 milyon kişiye ulaşan diyabet hastalığı, kandaki şeker oranının 126 mg/dl’yi geçmesiyle ortaya çıkıyor.
Hızlı yaşam tarzı ve zamansızlık, insanları tek tip beslenmeye ve fast - food yiyecekler tüketmeye yöneltiyor. Diyetisyen Ayca Ilıca, “Diyabetli bir kişinin beslenmesinde çeşitlilik yapabilmesi için önce market alışverişi yaparken sepetinde fark yaratabilmesi gerekir” diyor. Bir gıdanın sadece kalorisinin ne kadar olduğu önemli değil. Bu kalorinin ne kadarının karbonhidrattan, ne kadarının yağdan, ne kadarının proteinden geldiğini, hatta karbonhidratın cinsinin, yağ miktarının ve doymuş yağ oranının önemsenmesi gerektiğini bilmek gerekiyor. Light veya düşük kalorili olarak adlandırılan gıdaların her zaman diyabetik ürün olmadığı unutulmamalı; gıdaları seçerken veya ürünler arasında tercih yaparken etiket bilgilerini iyi okumalı, içerikleri iyi incelemeli.
Diyabette beslenme tedavisi
Diyabette beslenme, kişiye özeldir ve bir diyetisyen tarafından düzenlenmelidir.
Ilıca’ya göre, diyabetli bireyin beslenme tedavisi düzenlenirken yaş, boy, cinsiyet, günlük fiziksel aktivite, ilaç veya insülin kullanma şeklini göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Bazı durumlarda hazırlanan beslenme planı, kişiler için tek başına tedavi yöntemi bile olabilir. Bunun için beslenme tedavisi hazırlanırken, kişilerin gereksinimlerinin yanı sıra, yaşayış tarzları ve besin tüketim şekilleri de göz önünde tutulmalı. Diyabetli bireyler hazırlanan planlarla kendilerini kısıtlanmış hissetmemeli; ancak porsiyon miktarları ve öğün saatlerini dikkatle takip etmeliler. Bunun için de besin öğeleri, besin öğelerinin besinler içerisindeki dağılımı, gıdaların içeriklerini iyi bilmeli ve market alışverişlerinde bunları iyi kullanmalıyız.
Bir diyabetlinin alışveriş sepetinde olması gerekenler
Proteinden zengin;
- Et, tavuk, balık
- Peynir
- Yumurta
- Süt ve süt ürünleri
Karbonhidrat ve B vitamininden zengin;
- Tam tahıllı ekmek
- Kurubaklagiller
- Tahıllar
Posadan zengin;
- Bulgur
- Meyve ve sebze
-Posalı yiyeceklerle tüketmek üzere bol su
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabette doğru bilinen yanlışları bizimle paylaştı;
Ekşi meyvelerde daha az şeker var: (Yanlış)
Ekşi veya tatlı meyvenin içerdiği karbonhidrat (meyve şekeri) miktarı farklı değildir. Ancak meyveler olgunlaştıkça içindeki şeker miktarı artar. Bu nedenle meyvelerin yumuşak ve sulu olduğu dönemlerde değil de, daha sert oldukları zaman yenmesi daha iyi.
Çok şeker yiyen, şeker hastası olur: (Yanlış)
Fazla miktarda şeker tüketmek diyabete neden olmaz. Ancak şeker ve şeker içeren yiyeceklerin fazla miktarda yenilmesi şişmanlığa neden olur. Eğer kişinin diyabetli olmaya yatkınlığı varsa şişmanlık diyabetin ortaya çıkışını hızlandırır.
Bazı bitkiler kan şekerini düşürür: (Yanlış)
Bitkilerin yenilmesi ya da kaynatıldıktan sonra içilmesi kan şekerini düşürmez.
Kan şekeri (hipoglisemi) düşünce çikolata yenilebilir: (Yanlış)
Kan şekeri düşünce acil önlem olarak 2 -3 adet kesme şeker ya da glikoz tablet almak gerekir. 1 bardak şekerli meyve suyu da içilebilir. Ancak çikolata, şeker dışında yağ içeren bir besindir. Bir besinin içeriğindeki yağ emilimi o yiyeceğin içindeki şekerin kan şekerini yükseltme hızını baskılar.
KAN ŞEKERİNİZ YÜKSELMESİN
Yiyeceklerin kan şekerini yükseltme değerine glisemik indeks denir. Bir yiyeceğin bileşimindeki nişasta, posa, su değeri, yiyeceğin glisemik indeks değerini değiştirir. Düşük glisemik indeksli yiyecekler, yüksek glisemik indeksli yiyeceklere göre kan şekerini daha az yükseltir. Bu yüzden, düşük glisemik indeksli yiyecekler, beslenme programında artırılmalıdır.
Tatlandırıcılar ne kadar güvenilir?
Tatlandırıcılar, dünyada en çok teste tabi tutulan gıda maddelerinden biridir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Birliği Bilimsel Komitesi tatlandırıcılar ve etkileri üzerine çok geniş araştırmalar yapmış ve kişinin kilosuna göre hekim kontrolünde kullanılmasının bir sakınca yaratmayacağına karar vermiştir.
Sakarin: 2000’i aşkın araştırma sonucunda, herhangi bir yan etkisi olmadığı görülmüştür, ağızda metalik bir tat bırakmaz, çay şekerinden 300-400 kat daha tatlıdır.
Aspartam: Şekerden 200 kat daha tatlıdır. Uzun yıllar, güvenilirliği konusunda araştırmalar yapılmış ancak, belirli miktarlarda tüketimi güvenli bulunmuştur. Fenilketonüri hastaları tarafından kullanımı önerilmez.
Sukraloz: Doğal bir tatlandırıcı olduğu inanışı vardır. Ancak, şekerden yapılmasına karşın kimyasal yapısı tamamen şekerden farklıdır. Üzerinde az sayıda araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda, kullanımı güvenli bulunmuştur.