Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2003 00:00
GEÇEN yazıda semt pazarları meselesine giriş yapmış ve daha ziyade ‘‘semt pazarları ucuzluk sağlar’’ fikrini çürütmeye çalışmıştım. Semt pazarlarının, kent hayatı ve genel ekonomi için ne kadar muzır olduğunu anlatmaya geçmeden, bu pazarların ucuzluk sağlamadığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Semt pazarlarında, dükkan ve alışveriş merkezlerine göre fiyatların daha düşük olması, basit bir maliyet transferi olayından başka birşey değildir. Burada sağlanan ‘‘ucuzluk’’ başka konularda sebep olunan ‘‘pahalılık’’ yoluyla, tüketiciden geri alınmaktadır. Semt pazarları ucuzluk sağlayan bir perakendecilik sistemiyse, niçin başta İstanbul olmak üzere, bütün şehirlerimiz baştan aşağı semt pazarlarıyla dolmasına rağmen, ülkemize ucuzluk gelmemiştir? Tabii bu soruya, semt pazarları da olmasa, halkın durumu daha da kötü olurdu gibi, varsayıma dayanan bir cevap da verilebilir. Semt pazarlarının sakıncalarını şöyle sıralayabiliriz.1. Milli gelirin yüzde 60'ı hizmet üretiminden oluşmaktadır. İktisadi bağlamda kentler, hizmet üretimi yapılan dev fabrikalardır. Semt pazarları, kentleşme mantığına aykırıdır. Kent, mekanlarının ekonomik ve estetik olarak işlevlere ayrıldığı bir yerleşke demektir. Kentlerde, araçların geçtiği yollar, yayaların yürüdüğü kaldırımlar olur. İnsanlar konutlarda oturur, dükkanlarda alışveriş eder. Yazıhane ve imalathanelerde çalışır. Bir evin içi de böyledir. Helada
yemek yenmez, salonun ortasında defi hacet giderilmez. Semt pazarları, yolları ve kaldırımları tahsis edildikleri işlevi yapamaz hale getirdiği için gayri iktisadidir. Tekrar edelim: kaldırımlar yayaların yürümesi; yollar araçların geçmesi içindir. Meydanlar, eylenme, dinlenme, buluşma ve tören alanlarıdır. İnsanların hava aldıkları yerlerdir. Buralar alışveriş mekanları değildir; olmamalıdır. Şehrin yolları, bir canlının kan damarları gibidir. Kan damarları tıkanan beden hastadır. Semt pazarları şehrin ulaşım-dolaşım sistemini tıkıyarak, kenti hasta etmektedir. Her kentsel mekan, ne işe ve hangi işleve tahsis edilmişse, o işte kullanılmalıdır. Aksi kullanımlar, tahsis çarpıklığıdır. Bu çarpıklıklar, kentin verimliliğini (prodüktivitesi) düşürür. Verimlilik ise milli gelir artışının esas unsurlarından biridir.2. Semt pazarları, dükkanlara karşı haksız rekabet yaratmaktadır. Alışveriş için kullanılan mekanların maliyeti, kamunun sırtına bindirilmekte ve elde edilen düşük işletme giderleriyle dükkanlara göre düşük fiyat uygunarak, dükkancı esnafı piyasadan kovulmaktadır. İstanbulun her caddesinde ve sokağında, binlerce kiralık satılık dükkan vardır. Milli servet boş durmaktadır.3. Semt pazarları kayıtsız ekonominin yeşerdiği sulak arazi gibidir. Burada başlayan kayıt dışılık, toptancı ve imalatçı, hatta ithalatçı kadememesine kadar geri gitmektedir. Bu sistemde KDV'den tutun da SSK, Bağkur primleri ve Kurumlar Vergisine kadar her tür vergi kaçağı vardır. Verginin tabana doğru yayılması, ádil vergi toplanmasının olmazsa olmaz şartıdır.4. Semt pazarları, estetik açıdan da görüntü ve çevre kirliliği yaratmaktadır. İtfaiye ve cankurtaran hizmetlerinin aksaması bir yana, bu pazarların kurulduğu yerler birer çöplük ve pislik yuvasıdır. Son Söz : Yanlış yoldan, doğru sonuca gidilmez.
button