Güncelleme Tarihi:
Şehriban OĞHAN
Acaba bu sürece Kürtçe sahneye konacak bir müzikalin etkisi nasıl olurdu? Yılların sanatçısı Haldun Dormen, “Ben de barış için küçük bir taş atayım” heyecanıyla kabul etti oyunu yönetmeyi. Üç aydır bir ayağı Diyarbakır’da. Başbakan Tayyip Erdoğan önümüzdeki hafta sorunu sanatçılarla tartışmaya hazırlanırken, Dormen 26 Şubat’taki prömiyere gün sayıyor.
“Çirokeke Zivistane/Bir Kış Öyküsü” Dormen’in başka dilde yönettiği ilk oyun değil. Çünkü ABD’de yaşadığı yıllarda 9 İngilizce oyun koymuş sahneye. Ama bilmediği dilde yönettiği ilk oyun. Türkçe bilmediği halde Türkiye’de bir oyun sahneleyen çok sevdiği İngiliz yönetmenden cesaret almış: “Ancak bildiğim bir oyun olursa” şartıyla...
Bunun üzerine Cevat Fehmi Başkut’un “Buzlar Çözülmeden” eserinden kendisinin uyarladığı ve noktasına kadar hakim olduğu bu oyun seçilmiş. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tiyatro kadrosu, şehir tiyatrosu olduğu dönemler dahil neredeyse 20 yıldan beri faaliyet gösteren bir ekip. Oyuncuları beklediğinden daha rahat ve iyi bulduğunu söylüyor Dormen. Sadece rol dağıtımında güçlük çekmiş; zira ilk önce çok genç gelmiş kadro gözüne: “Allah’tan yaşlı görünenler vardı, yaşlı rollerini onlara verdik” sözleriyle anlatıyor ilk zorluğu nasıl aştığını.
ÜÇ TÜRKÇE, BİR KÜRTÇE
Oyunu yönetmek için geliştirdiği sistemi ise şöyle ifade ediyor: “Metni Türkçe olarak üç kez okuduk. Ben karakterlerin ne olduğunu, nerede, ne duygular aksettirmeleri gerektiğini söyledim. Her mizansende de önce Türkçe okuduk. Arkadan Kürtçe. Mesela 5 dakikalık sahnenin mizansenini yapacağım, önce Türkçe okuyoruz. Aşağı yukarı her lafın ne olduğunu biliyorum. Kürtçe öğrenmedim ama hissediyorum, oyuncu o lafı ediyor biliyorum. Hatta bazen, ‘o lafla giremezsin’ diyorum. Çok sıkışırsam, bir hareket ters geliyor mesela ‘orada ne diyorsun’ diyorum, Türkçesini söylüyor. Zaten elinde Türkçe metin de var. Onun için zor olmuyor.”
Peki ya şarkılar? Oyunun içinde 17 müzikal bölüm var. Şarkıları önce Türkçe öğrenmiş oyuncular. Kürtçe söylerken biraz zorluk çekince “Şarkıları Türkçe söyleyelim” teklifi gelmiş. Ancak Dormen “Yıllar önce West Side Story (Batı Yakası Hikayesi) operasını seyretmiştim. Metin Türkçe, şarkılar İngilizce. Beni çok rahatsız etti. Şarkılar metnin devamı oysa. Çok aksak oluyor. Prensiplerime aykırı” deyince şarkıların da Kürtçesini öğrenmişler. Ancak Dormen’in çok sık kullandığı “Dıral Dede’nin düdüğü gibi (tek başına) kaldı”, “Hırızması (iskelet, Rumca) çıkmış” gibi deyimler Kürtçe’ye çevrilemeyince o anlamı veren sözlerle yetinilmiş.
KORKUM ŞEHİT AİLELERİNİN TEPKİSİ
Dormen, Diyarbakırlıların kendisine ilgisinden oyunun çok tutacağını düşünüyor. İlgiyi ise “Sokaktan geçen herkes elimi sıkıyor, yanağımı öpüyor” sözleriyle ifade ediyor. Ya İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde tutar mı? “Oralarda da ya oyunu bilen gelir, meraktan, nasıl bir oyun konduğunu görmek için ya da Kürtçe bilenler.” Oyundan Kürtçe bilmeyenler zevk alır mı? Dormen, müzikal olmasının buna etkisi olabileceğini düşünüyor:
“İyi iş yaptın, aferin diyen de çok, Türkçe varken ne gerek vardı Kürtçe’ye diyen de. Bu işlerin yapılması gerektiğine inanan çok insan var. Sanatçıların yüzde 90’ından, entelektüel ve gazetecilerden olumlu tepki aldım. Açılışa gelmek istiyorlar. Mesela Sezen Aksu ‘Ben gelirim’ dedi. Oyunu Kültür Bakanlığı da destekliyor. Kültür Bakanı bizzat bana çok olumlu karşıladıklarını ve desteklediklerini söyledi. Tayyip Bey de elimi sıktı, teşekkür etti. Korkum şehit ailelerinden tepki almak ama ben bunu artık daha fazla şehit vermeyelim diye de yapmaya çalışıyorum. Tabii ki bu acıyı hiçbir şey hafifletmez ama onları elimden geldiği kadar ikna etmeye çalışırım. Çünkü o kadar iyi niyetle yapıyorum ki...”
TEK DEĞİŞİKLİK AĞIT
“Bir Kış Öyküsü”nde Selçuk Yöntem, Perihan Savaş, Emre Altuğ ve Bülent Kayabaş gibi sanatçıların rollerini, “Çirokeke Zivistane”de Yavuz Akkuzu (Kaymakam), Özcan Ateş (Zeynel), Vural Tantekin (Deli Çavuş), Leyla Batgi (Raziye) oynuyor. 8’i dansçı 28 kişilik oyunda Dormen’in asistanlığını ise tiyatronun koordinatörü Rüknettin Gün yapıyor. Oyunda birebir çevrilmeyen tek yer sonundaki ağıt. Türkçe oyundaki ağıt Emre Altuğ’un sesine göre yazıldığı için, bu oyunda Kürtçe yerel bir ağıt kullanılacak. Yeni atanan kaymakam kar nedeniyle kasabaya ulaşamayınca, tımarhaneden kaçan iki deliyi kaymakam ve yardımcısı sanan kasabalıların öyküsünü anlatan oyun Kemal Sunal’ın başrolünde oynadığı “Deli Deli Küpeli” filmiyle sinemaya da uyarlanmıştı.
İLK KEZ BİR MUŞLU TANIDIM
Haldun Dormen’in Teşvikiye’deki evindeyiz. Bizi salona alıyor çünkü çalışma odasında başka bir toplantı var. Yerinde duramıyor. “Yarın sabah Diyarbakır’dayım” diye paylaşıyor ilk heyecanını. Haftayı ikiye bölmüş. Üç gün orada, dört gün burada. İstanbul’u bırakamıyor; çünkü üç yıldır devam eden “Kibarlık Budalası” ve “Pazar Günkü Cinayet” oyunlarının da ana karakteri. Bu arada bir yandan MS hastalarına umut aşılamak için yazdığı oyunun kadrosuyla uğraşıyor, diğer yandan Japon yılı nedeniyle Japon dansçıların da katılacağı folklorik bir oyun üzerinde çalışıyor. “82 yaşındasınız, bu tempoya rağmen nasıl bu kadar dinçsiniz, bilmediğimiz bir vitamin mi buldunuz?” diye soruyorum. “Vitamin alıyorum ama hayatım çocukluğumdan beri böyle geçti. İyi oluyor, yaşlanmaya vakit bulamıyorum” cevabını veriyor.
KEŞKE DAHA ÖNCE GİTSEYDİK
Dormen ile İstanbul’dan Diyarbakır’a köprü kuran Türkiye’nin ilk Kürtçe müzikali “Bir Kış Öyküsü/ Çirokeke Zivistane” için buluştuk; Kürt sorununu konuşmadan geçemedik. Dormen, sorunun temelinde yıllardır bölgenin ihmal edilmişliğinin yattığına inanıyor. “Biz de ihmal ettik” diyerek çuvaldızı önce kendisine sonra diğer sanatçılara batırıyor: “O kadar turneye gittim, listede hiç Muş olmadı. Muş lafı bile çok az geçmiştir hayatımda. Şimdi kadromda bir Muşlu var. Bu kadar çok insan tanıyan, bu kadar çok insanla çalışan biri olarak ilk defa Muş’tan biriyle tanıştım. Geçen gün bir kız geldi bana. ‘Ben de bu oyunda oynayabilir miyim’ diye. Eğitimli, çok da hoş. İyi de Türkçe konuşuyor. Maalesef kadro doluydu, bir şey yapamadık. O da Muşlu’ydu. Ondan bilgi aldım. Şortla dolaşırlarmış Muş’ta mesela. Keşke daha evvel tiyatrolar gitseydi oralara. Keşke daha evvel birlikte bir şeyler yapılabilseydi.”
ATATÜRKÇÜLÜĞÜMDEN VAZGEÇMEM
Haldun Dormen oyunun Atatürkçü bir oyun olduğuna vurgu yapıyor. Buna da odacı kadın sahnesini örnek gösteriyor. “Buzlar Çözülmeden”de olmayan bir sahne bu. Kaymakam geldiğinde odacı bir kadınla karşılaşıyor. Odacı kadının başı kapalı. Kaymakam kadına başını açması gerektiğini söylüyor, kadın açmak istemiyor ama sonunda açıyor. Dormen, bu sahneyi koyma gerekçesini şöyle anlatıyor: “Bazı arkadaşlar ‘aksilik olmasın, bu bölümü çıkaralım’ dediler, ben çıkarmadım. Ben Atatürkçüyüm, ondan da vazgeçmek niyetinde değilim.” Dormen bu arada işin içine politikanın karıştırılmasından da korkuyor: “Politika konuşmuyoruz, bunu karıştırırsak benim oradan çekip gelmem lazım.”