Şehir efsanesinden doğan GRUP 84

Güncelleme Tarihi:

Şehir efsanesinden doğan GRUP 84
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2006 00:00

Adlarını duyurmak için yıllarca konserlerde alt grup çıkan, demo CD’lerini kargoyla yapımcılara yollayan Grup 84 elemanları, İnternet’le yakaladıkları şöhreti anlattılar. İşte İnternet’te şehir efsanesine dönüşen Ölürüm Hasretinle şarkısıyla doğan Grup 84’ün öyküsü.

20’li yaşlarda dört delikanlı... 10 yıldır müzikle uğraşıyorlar ve altı yıldır Grup 84 olarak yollarına devam ediyorlar. Kariyerlerine İngilizce cover’larla başladılar ama asıl kimliklerini Türk Sanat Müziği’ne dönüş yaparak yakaladılar. Dalgalandım da Duruldum, Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine gibi klasiklere yaptıkları cover’larla konserlerinde küçük bir fanatik kitle yarattılar. Diğer amatör gruplar gibi demo CD’lerini yapımcılara yolladılar. Ama gerçek şöhreti hiç beklemedikleri bir gelişmeyle elde ettiler. İnternet’e düşen Ölürüm Hasretine, şarkısı bir anda şehir efsanesine dönüştü. Şarkı dilden dile dolaşmaya başladı ve Grup 84, sonunda hak ettiği başarıyı elde etti. Albüm öncesi ön grup olarak 500’den fazla konser veren Grup 84, şu anda turnelerin en tanınan grubu. Grup 84 ile müzikten aşka birçok konuda konuştuk.

- Grubun temelleri nasıl atıldı?

Erdem:
10 yıldır müzikle uğraşıyorum bunun son yedi yılı Grup 84 ile geçti. Serter’le kurduğumuz bir grup vardı. Sonra Serter, Grup 84’ün oluşum sürecinde mahalleden arkadaşı Tuna’yı çağırdı. Daha sonra da aramıza Okan katıldı.

- Ölürüm Hasretinle şarkısı ortaya çıkınca herkes sizden Hacettepeliler adıyla söz etmeye başladı değil mi?

Erdem:
Yok onların hepsi şehir efsaneleri. (Gülüyor)

- İnternet sayesinde tanındığınızı düşünüyor musunuz?

Erdem: Efsaneler Bölüm 2 (Gülüyor)

Tuna: İnternet bizi değil "Ölürüm Hasretinle" şarkısını var etti. Aslında altı yıldır müzik yapan bir grup olarak albüm çıkartmakta geç kaldığımızı düşünüyoruz. Daha önce şarkılarımızı yaymak için CD’lere çekip, cebimizden para ödeyip kargo yoluyla insanlara ulaştırıyorduk. Ama salaklık etmişiz. İnternet daha kolaymış. (Gülüyor) Evet, parçayı İnternet duyurdu. Doğal olarak bu durum bizi de etkiledi. Yavaş yavaş tanınmaya başlandık ve bize gelen tekliflerin boyutu değişti.

- Biraz Grup 84’ün geçmişinden bahseder misiniz?

Tuna:
Grubun kuruluş 1999-2000 yıllarına denk düşüyor. O dönemde alternatif rock patlaması vardı. Bunun yansımaları Türkiye’de de oldu. Ancak biz 1999’da İngilizce ile başlamamıza rağmen 2000’de Türkçe müziğe döndük. Bu yüzden başta bayağı sıkıntı çektik. İnsanlar bizden İngilizce müzik yapmamızı istiyordu. Biz ise Türk Sanat Müziği parçalarına cover’lar yapıyorduk. Hálá da devam ediyoruz bu cover’lara. Klasik Türk Müziği’ni çok seviyorduk ve bu sevginin üzerine gitmek istedik. İlk altı yıl büyük sıkıntılarla belli bir birikim oluşturmuştuk. Albüm öncesi 500’e yakın konser verdik. Buna bar programları dahil değil. Amatör grup olarak festivallerde, büyük gruplarda ön grup olarak çıktık hep.

- Türk Sanat Müziği’ni gençler pek sevmez... Neden Türk Sanat Müziği yapıyorsunuz?

Tuna:
O gençlik bizim gençliğimiz değil diyelim o zaman. Biz bu şarkılarla büyüdük. Bu topraklarda yaşıyoruz ve bu ülkenin değerlerine, örf ve adetlerine saygı göstermek zorundayız. Şu andaki dejenerasyon üst seviyede. Biz bunu mümkün mertebe az yaşayıp, yıpranmamaya çalışıyoruz.

MÜZİĞİMİZLE İLGİLENSİNLER

- Bayağı bir turne yaptınız değil mi?

Serter:
Evet, Diyarbakır’dan Elazığ’a Türkiye’de birçok kenti dolaştık. Yurtdışında da konserler verdik.

- Artık dışar da dolaştığınızda tanınıyorsunuz değil mi?

Erdem:
Klipte ön planda Tuna olduğu için o daha çok tanınıyor. Aslında bizi sadece hayranlarımız tanıyor. Tabii klipler döndükçe insanlarda göz aşinalığı oluyor.

Tuna: Klibin senaryosuna göre grup olarak çok fazla gözükmeyecektik. Ama pratikte öyle olmadı. Çekimler bitince ampul gibi klipte parladığım ortaya çıktı. Televizyona çıkınca bir şekilde insanların hayatlarına giriyorsun. Ancak insanların bizimle ilgilenmelerine gerek yok. Müziğimizle ilgilensinler yeter. Herkesin bir fotoğraf çektirme çabası var. Gerek yok ki. Ne yapacaksın o fotoğrafı?

- Para kazanıyor musunuz?

Tuna:
Eskisine göre iyiyiz tabii. Şu an iyi aletler alabilecek kadar kazanıyoruz.

- Ankara’da mı yaşıyorsunuz?

Tuna: Ailelerimiz Ankara’da. Ama biz uzun zamandır göçebeyiz. Ankara’da yeni bir stüdyo kurup, oraya kapanmayı ve yeni albüm için çalışmayı planlıyoruz.

- Adını duyurmak isteyen yüzlerce grup için bayağı şanslı sayılırsınız değil mi?

Tuna:
Evet şanslıyız, en büyük şansımız da insanların bizi tanımadan müziğimizi sevmesi oldu.

- Kararlar ortak mı alınır grupta?

Okan:
Herkesin fikirleri ayrı bile olsa sürekli toplantı yapıp ortak kararlar almaya çalışırız.

- Peki, bu kadar damardan aşk şarkılarına imza atan kişiler olarak aşk hayatlarınız nasıl gidiyor?

Erdem:
Benim bir sevgilim var.

Tuna: Benim sevgilim yok ama yapacak bir şey de yok. Her zaman aşığız, kim aşık değil ki!

Serter: Benim de bir sevgilim var.

Okan: Yok ben aşık değilim.

Tuna: Zaten albümü dinleyen anlar. Bütün albüm ilişkiler ve aşk üzerine hazırlandı.

Yaşananları anlattık

Tuna: Şarkılarımız daha çok ikili ilişkileri anlatıyor. Bizim altı yıldır kafamızı kurcalayan ve bizi yaralayan olayları anlatmaya çalıştık. Şarkılarda yaşanmışlıklar başrolü oynuyor. Bu yüzden Son Mektup ve Ölürüm Hasretine şarkıları bu kadar çok sevilidi...

İşte grup elemanları

Erdem: 1980 doğumlu, grubun gitaristi.

Tuna: 1981 Ankara doğumlu, Grubun solisti ve ikinci gitaristi.

Serter: 1982 Ankara doğumlu, Grubun davulcusu.

Okan: 1984 Amasya Merzifon doğumlu, grubun bas gitaristi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!