Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 2004 00:00
Dokuz Eylül Üniversitesi'nden 2 Türk profesör, dünyada ilk kez uyguladıkları yöntemle, sedef hastalığı (psoriasis) tedavisi süresini 6-8 haftadan 1-2 güne indirmeyi ve tüm yan etkilerini ortadan kaldırmayı başardı.Dokuz Eylül Üniversitesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oktay Avcı, çalışmalarını ABD ve Almanya'daki araştırma merkezlerinde sürdüren Prof. Dr. Sinan Taş ile ortaklaşa yürüttükleri, sedef hastalığındaki yeni tedavi yönteminin uluslararası tıp dergisinde de yayınlandığını ve kabul gördüğünü bildirdi. “Dermatology” isimli tıp dergisinde yayınlanan bilimsel makalenin, hastalığın tedavisinde yeni bir dönemin kapısının açıldığını dünyaya duyurduğunu kaydeden Prof. Dr. Avcı, “Uluslararası tıp otoriteleri, yeni tedavi yöntemini, (bugüne kadar kullanılanlardan tamamen farklı, akılcı bir yöntem ve heyecan verici) olarak nitelendirdiler” dedi. YENİ TEDAVİ YÖNTEMİ Sedefin eski yöntemlerle tedavisinin 6-8 hafta sürmesine karşın, yeni yönteminin süreyi 1-2 güne indirdiğini ve hiçbir yan etkisi olmadan başarı sağladığını kaydeden Prof. Dr. Avcı, şöyle konuştu: “Sedef hastalığı, kalıtımsal yönüne karşın, gerek nedeninin tam aydınlatılamaması, gerekse seçiciliği olmayan mevcut tedavi yöntemlerinin yan etkileri nedeniyle, hasta, bireylerin gündelik yaşamlarını son derece etkileyen bir hastalık olmaya devam etmekteydi. Ayrıca yeni yöntemle, moleküler mekanizmalara dayalı tedavi yaklaşımı, sedefin nedenine yönelik ışık da tutmaktadır.” Yeni tedavi yönteminde kullanılan kimyasal maddenin, hem hücrelerin çoğalmasını baskıladığını, hem de hastalıkta normalden daha farklı bir yapı kazanmış ve aşırı çoğalmış hücreleri normal özelliklerine çevirebildiğini belirten Prof. Dr. Avcı, moleküler düzeydeki bu yöntemin, ilgili kimyasal maddenin krem haline getirilmesiyle uygulandığını anlattı. PRATİK KLİNİK UYGULAMASIProf. Dr. Oktay Avcı, yeni yöntemin pratik klinik uygulamaya ne zaman gireceği konusunda da şu bilgileri verdi: “Maliyeti düşürecek seri üretim için, sürmekte olan uluslararası patent süreçleri ve başka formalitelerin tamamlanması gerek. Ayrıca hastalığın farklı türleri bulunması nedeniyle de ek bilimsel klinik çalışmalara ihtiyaç bulunuyor. Bu da yıllar alabilecek bir durum. 2002 yılında başlayan bu çalışma, 2004 yılında sonuçlandı. Şurası açık ki, Türkiye'de gerçekleştirilen bu çalışmayla, sedefin tedavisinde bugüne kadar hiç olmayan bir ölçüde etkinliğin kapısı açılmış durumda.” 2 akademisyen, birkaç ay önce de deri kanserlerinde moleküler bir tedavi yöntemi geliştirerek, uluslararası patent başvurusunda bulunmuştu.
button