Güncelleme Tarihi:
Düşündüm, taşındım, aramızdaki gerginlikle ilgili birkaç söz etmeye karar verdim. Önce araya İranlı, Mısırlı meslektaşlarımı koymak geldi aklıma sonra vazgeçtim. Neme lazım, laf benden çıkar, size gelene kadar bin türlü kılığa girer. Ben ‘‘Şam’’ derim, onlar size ‘‘Şamdan’’ derler. En iyisi söyleyeceklerimi direkt söylemek.
Sayın Hafız Bey, nedir bu sizin ‘‘Fırat’ın suyu, Fırat’ın suyu’’ diye tutturmanız? Neredeye savaş çıkacak hem de böyle ‘‘su’’dan bir sebepten. Ayol, senelerdir akar durur, bizi abad mı etti ki size faydası dokunacak? Bir tek İbo’ya faydası oldu bunun. Gerçi onun da pek memnun olduğu söylenemez. ‘‘Körolası zalim, ocağımı yıktın, yarimi aldın’’ falan deyip duruyor ama yine de bir dizi bir de türkü çıkarttı Fırat’ın suyundan.
Sevgi için yapılanlar
Siz şimdi ‘‘biraz da biz ölelim’’ diyeceksiniz ama katiyen buna gönlümüz razı olmaz. Biz sizi severiz. Hatta sırf sizi çok sevdiğimizden kaç yıllık ‘‘Antepfıstığı’’na bile ‘‘Şamfıstık’’ diyoruz. Sırf sizin için tatlılar yaptık, adını ‘‘Şambali’’ koyduk. Gerçi çoluğuna çocuğuna söz geçiremeyen iktidarsız babalara ‘‘Şambaba’’ ya da çirkin insanlara ‘‘Şam Şeytanı’’ diyerek size biraz haksızlık ettiğimizi kabul ediyorum, ama ‘‘bundan iyisi Şam’da kaysı’’ diyerek bunu biraz olsun telafi ettiğimize inanıyorum. Ayrıca ‘‘Ne Arab’ın yüzü ne Şam’ın şekeri’’ sözüyle de bir nevi şekerinizi övmüş oluyoruz. Daha ne yapalım?
Siz bunlara karşılık ne yaptınız? ‘‘Ankara oturtması’’ diye bir yemeğiniz mi var, yoksa atalarınız ‘‘Ne Türkiye’nin yüzü ne Fırat’ın suyu’’ diye bir laf mı etmişler? Yok!
Bildim bileli sınır anlaşmazlığı vardır aramızda. Bunu bizimkilere de söylüyorum. Bu fani dünyada nedir paylaşamadığınız? Zaten, ben gördüm oraları, bir ağaç gölgesi bile yok. Nüfusunuz doldu taştı, sığamadınız, sınırlara kadar geldiniz de itişip kakışıp yer kapmaya mı çalışıyorsunuz?
Duyduğuma göre füzeleriniz varmış hem de başlıkları kimyasal mı neymiş. Savaşırsak bunları kullanacakmışsınız. Hafız Bey, bizde de füze çok artık, başlıkları sizinki gibi mi başka türlü mü bilemem ama füzemiz var. İş o raddeye gelmesin, şunun şurasında komşuyuz. Bizde ‘‘komşu komşunun külüne muhtaçtır’’ diye bir laf vardır, ama bu demek değildir ki eve kül lazım olunca gidip komşuyu yakacağız.
Sonra o malum kişiye verdiğiniz desteği kesin artık. Adam destekten çatlayacak hale gelmiş. Besleye besleye 150 kilo yapmışsınız. Bunu yerinden kalkamayacak duruma gelsin de eyleme meyleme gidemesin diye bizim için yapıyorsanız bir diyeceğim yok tabii.
Her yerde kamp var
Nedir o kamplar, kamplar? Neredeyse bütün ülkeyi dershane haline getirdiniz. Gerçi bizde de her mahalleye iki dershane düşüyor, ama biz çocukları üniversiteye hazırlıyoruz. Her ne kadar o çocukların sığacağı kadar üniversitemiz yoksa da olsun yine de hazırlıklı olsunlar. Ya siz ne yapıyorsunuz? Çocukları savaşa hazırlıyorsunuz. Gördünüz mü aramızdaki farkı? Biz ilim irfan için çabalarken sizin derdiniz savaş. Bu gidişle bu konuda ŞAMpiyon olacaksınız. Bu kadar ŞAMatanın sonunda bizden bir ŞAMar yemenizden korkuyorum doğrusu.
Sayın Hafız Esad Bey, umarım adınızla müsammasınızdır ki eğer öyleyseniz yaptıklarınız size hiç yakışmıyor. Yalnız adınızın bir de ikinci anlamı var, merak edenler sözlüğe baksınlar, onunla müsamma iseniz bir diyeceğim yok, ne yapsanız yeridir.
Mış muş köşesi
Nüfusumuzun yüzde 25’inin psikiyatrik tedaviye ihtiyacı varmış.
Geri kalan yüzde 75’i zaten tedavi görüyor.
Kebapçılar hariç hiç Türkçe tabela kalmamış.
Ülkenin adını da değiştirdik mi tamamdır bu iş. Otomatikman AB’deyiz. Kebapçıların adı kalabilir, bir mahsuru yok. Avrupa’da onlardan bir sürü var.
Meclis işe zina davasıyla başlayacakmış.
Aman! En önemli meselemiz bu, hemen halletsinler. İnsanlar zina edecekler sonunu bilmiyorlar, öyle elleri böğürlerinde bekleşiyorlar.
Liderler iyi konuşmacıymışlar.
İyi! Otursunlar bir kenarda. Sunucu ya da spiker lazım olursa biz onları ararız.
Viagra’yı önce köpekler denemiş.
Sanıyorum bu denemeyi bizim mahallede yaptılar. Metrekareye 6 köpek yavrusu düşüyor çünkü.
Laboratuvarda kalp yetiştirilecekmiş.
Aman nerede yetiştirirlerse yetiştirsinler, içine insanlık koysunlar. Normal şartlarda olmuyor, belki laboratuvarda becerebilirler.
Kriz Sabancı’yı da vurmuş.
Geçen günkü rüzgârda Atlıköşk’ün bahçesindeki ağaçlar hafifçe sallandıysa...
Hafız Esad bizi Clinton’a şikâyet etmiş. Clinton şeyinin davasında...
Hafız mafız görecek hali mi var? Dinlememiştir bile... Hem dinlese ne olacak? Adamın deposunda füze kalmadı göndere göndere. Ne Ortadoğu’ymuş be...
Londra’da iç çamaşırı alana prezervatif bedavaymış.
Hangisini teşvik ediyorlar anlayamadım. Kimse don giymiyor mu yoksa kimse sevişmiyor mu?