Güncelleme Tarihi:
Müjdat Gezen, 50 yıllık dostu Savaş Dinçel’in kaybıyla büyük bir acı yaşadı. "Kardeşim" dediği ve yaşamının son saniyesine kadar yanından ayrılmadığı meslektaşının ölümüyle sarsılan Gezen, "Benim açtığım Savaş Dinçel Sahnesi, perdelerini hiç kapatmayacak ve sonsuza kadar devam edecek" diyor.
Öncelikle başınız sağolsun... Büyük bir acı yaşadınız, yakın dostunuz Savaş Dinçel’i kaybettiniz...
- Evet, dostluğumuz 50 yıla yakın sürdü. İlk defa bir oyunda karşılaşmıştık Savaş’la, konservatuvara da birlikte girdik. Sonra Şehir Tiyatrosu’na, son olarak da özel tiyatroya geçtik. Her zaman beraberdik. Ve artık bu bir
50 yıllık bir dostluk... Sizce bunun sırrı neydi?
- Bir dostluk çıkar ilişkilerine değil de yardımlaşmaya, sevgi ve saygıya dayanıyorsa, bir ömür ayakta durabilir.
Zamanında çok iyi projelere imza atmış bazı isimlerin, şimdi tüm varlıklarını kaybetmiş bir şekilde ayakta kalma mücadelesi verdiklerini görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- O arkadaşların bir evi var... Haberlere konu olan o kişiler, benim Macide Necdet Gezen Sanatçı Evi’mde kalıyorlar. Beş-on tanesi belirli zaman aralıklarıyla gelip gitti. Yani hiçbiri evsiz değil.
Bu arada genç yetenekleri de unutmadınız. Müjdat Gezen Sanat Merkezi, birçokları için hayallerine ulaşmalarını sağlayan kapı oldu...
- Evet... O merkezi 1991 yılında açtık. İkincisi de üç yıl önce Beyoğlu’nda hizmete girdi. Çok iyi gidiyor. Yedi branşta eğitim veriliyor. Fakat ağırlıklı olanlar tiyatro ve müzik eğitimi...
Neredeyse bütün paranızı bu merkeze yatırdınız bildiğim kadarıyla...
- Benim başka bir mesleğim yok ki... Şimdi de genç oyuncular yetiştiriyorum işte... Oyunculuktan başka iş bilmem. Doktorluk, avukatlık gibi işler, becerim dahilinde değil. Bu yüzden yılmadan devam ettim. Dediğim gibi, benim işim bu...
Müjdat Gezen nasıl bir öğretmendir?
- Sakindir... Çok sinirlendiğim kişiyle bile yüksek sesle konuşamam. Ama öğrencilerim yavaş sesle konuştuğum zaman çok alınırlar. Onlara bağırmamı isterler. Çünkü o yavaş sesin altında bir sitem vardır. "Neden geç geldin" diye mesela...
Öğrencileriniz "Müjdat Hoca çok disiplinlidir. O anlatılmaz, yaşanır" diyorlar. Siz ne diyeceksiniz?
- Ağır bir disiplin sevmem aslında, ama disiplinin her meslekte olması gerekir... Salona gelen seyirciye "Bugün hastayım" ya da "Babam öldü" gibi şeyler söyleyemezsiniz. Bakkal olsan kepengi kapatırsın, memur olsan şefini arayıp izin alırsın. Fakat bilet alıp da o hafta oyuna gelmeye endekslenmiş 300 kişiye "Ben bugün gelemiyorum" diyemezsin. Bu yüzden oyunculukta disiplinin biraz daha fazla olması gerektiğine inanıyorum.
Biraz da "Sınıf Bunadı" adlı oyundan bahsedelim...
- "Sınıf Bunadı" oyunundaki "Refüze Ekrem" rolü, benim 1966’da oynadığım "Refüze Ekrem"dir. Gençlik yıllarımda oynadığım o karakteri şimdi ihtiyar halimle oynuyorum. Bu çok güzel bir şey... "Sınıf Bunadı" kısa süre içinde çok beğenildi. Sanıyorum bu sezonun en beğenilen oyunlarından olacak. Çünkü bu oyunda yansıtmaya çalıştığım şey, eski ve yeni jenerasyonun birbiri ile olan çatışması değil, birbirlerine duydukları sevgi ve saygıydı...
Kendi yazdığınız ve yönettiğiniz bir oyunda, neden bu kadar küçük bir rol aldınız?
- Ben her oyunumun sonunda ufak bir rol oynuyorum. Bu konuyla ilgili olarak bir seyircimden de sitem mektubu aldım
Uluslararası bir ödül aldınız. Son olarak bundan söz edebilir misiniz?
- Evet... Beş tane çocuk oyunumuz var. Bu yüzden UNICEF’ten uluslararası bir ödül aldım ve büyükelçi seçildim. Yunanistan’a gidip, oradaki Türk ve Yunan çocuklara kitaplar dağıtacağım.n Röportaj: Selin HAS
Okulumu öğrencilerime devrettim
Öğrencilerinizle aranızda nasıl bir bağ var?
- Öğrencilerimi seviyorum. Onlar bu mesleğin gerçek temsilcileri... Bu mesleği bizlerden sonra onlar sürdürecek. Onlara güven duyuyorum, ciddiye alıyorum ve iyi işlere imza atacaklarına inanıyorum. Yetişmekte olan yeni jenerasyonun tiyatroya sevgi duyduğunu görüyorum, bu da beni çok mutlu ediyor.
Bu arada, okulunuzu kura ile seçtiğiniz 10 öğrencinize devretmişsiniz. Bunun sebebi ne?
- Öldükten sonra nasıl olsa yanımda götüremeyeceğim. Öğrencilerim en iyi şekilde idare ederler okulumuzu, buna eminim.
Beni de polemiklere çekmeye çalışıyorlar
Bu arada artık sizi pek fazla ekranlarda göremiyoruz. Bilinçli bir tercih mi bu?
- Beni de polemiklere çekmeye çalıştıkları zamanlar oluyor, ama ben elimden geldiğince kaçmaya bakıyorum. Magazin de hayatın bir parçası fakat benim hayatımla pek bir ilişkisi yok. Ben çalışmayı seviyorum, genç öğrencilerim ve kuşaktaş arkadaşlarımla birlikte içinde bulunduğum tiyatroda mutlu oluyorum. Bu da çok magazinel bir şey getirmiyor açıkçası.
Sizi yine televizyonda görecek miyiz? Gündemde böyle bir proje var mı?
- Dizifilm projelerine çok sıcak bakmıyorum, çünkü çekimleri çok yoğun oluyor. Haftada dört-beş günümü alıyor. Ama bir talk show olabilir veya bir yarışmada jüri üyesi olarak ekrana gelebilirim.