Güncelleme Tarihi:
* Sizi mobilya tasarımcısı olarak tanıyoruz, şimdi müzik dünyasında da adınızdan söz ettiriyorsunuz. Açıkçası geçtiğimiz yıllarda internette şarkılar yayınlamaya başladığınızı görünce müziğin sadece “hobiniz” olduğunu düşünmüştüm...
- Evde bazı boyamalar yapmak gibi algılanıyor “hobi”. Öyle değil tabii. Bu daha ciddi.
* Ne zaman ciddiye bindi müzik sizin için?
- 14 yaşında ciddiye binmişti benim için. Aşağı yukarı dört-beş senedir de iyice belirginleşti.
* Neden bu kadar geç?
- Ben geç açılanlardanım. Hep bilirsiniz ya bir gün yapacağınızı, bendeki durum da oydu. Ben yine şarkı yazıyordum ama onları paylaşmam gerekmiyordu. Zamanla yazdığım sözler evrildiler, olgun bir hale geldiler. 35 yaşımdayken “40 yaşıma geldiğimde bunları bir şekilde paylaşmam lazım” dedim. Prodüktörüm ve aranjörüm Oğuz Kaplangı’ya gittiğimde de elimde 10 şarkı hazırdı.
* Aldığınız ilk yorumlar nasıldı?
- Üçe ayırabiliriz. İlki, küçüklüğümden bu yana müzikle ilgilendiğimi bilenlerin verdiği tepkiler. Onlar, “Evet Derin, artık bir şeyler yapmayı düşünüyorsun” diyenler. İkincisi, beni bilip müzikle ilgilendiğimi bilmeyenler. Onlar da “Aa ne güzel bir şey bu” ya da “Bir bu eksikti” diyenler. Üçüncüsü ise beni tanımayıp sadece şarkıyla ilişkisi olanlar. O daha gerçek bir tepki belki de.
* Onların tepkilerine de sosyal medyada yanıt veriyorsunuz...
- Yanıt veriyorum ama çok fazla değil. Yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için yorum yazıyorum.
* Ne gibi?
- “Mimardı, şarkıcı oldu” gibi yorumlar var. Mimar değil, mobilya tasarımcısıyım. İkincisi de şarkıcı olmadım, şarkı yazıyorum.
* Oğuz Kaplangı’yla yolunuz nasıl kesişti?
- Bu işe girmeye karar verdiğimde önce Oğuz’u tespit ettim, sonra kendisine mail’ler, mesajlar attım. En sonunda onu sokakta yakaladım.
* Gerçekten mi?
- Evet... “Müzikle ilgili bir projem var, bir araya gelmemiz gerekiyor” dedim. Beraber stüdyosuna gittik. İlk şarkıyı çalmaya başladı. 20’nci saniyede durdurdu, “Ben yaparım” dedi. Bu tepkisi çok hoşuma gitti.
* Ne güzel, önyargılı yaklaşmamış size...
- Bence başta önyargılıydı. Ama müziğimi dinlediğinde o önyargı yıkıldı. Bunu görünce, ne kadar doğru bir sezgiyle onu bulmuş olduğumu anladım...
* İlk olarak “Herkes Bir Şey Biliyor” adlı şarkınız dijital platformda piyasaya çıktı. 10 şarkı arasından neden “Herkes Bir Şey Biliyor”u seçtiniz?
- Aslında Oğuz başka bir şarkıyı beğenmişti ama ben bu şarkıyla çıkış yapmak konusunda ısrar ettim.
* Neden?
- Bu konuda samimi olduğumu kestirme yoldan anlatabilecek bir şarkı olduğunu düşündüm.
EŞİME KARŞI “YETER ARTIK” DEDİRTEN BİR İLGİM VAR
* Müzikle ilgili yaşadığınız heyecan, eşiniz Beliz Hanım’ı nasıl etkiliyor?
- O, üç sene önce demolara yoğunlaşma dönemimi de biliyordu, şimdi de bunun sonuçlarını görüyor. Bence hoşuna gidiyor...
* Eşiniz hamile. Bu dönemde ona beklediği ilgiyi gösterebiliyor musunuz?
- Tabii. Çok ilgiliyimdir. Özellikle bu dönemde. Doğuma bir ay var. Beliz’e sürekli “Sana su getireyim, arkana yastık koyayım” diyorum. O da kızıyor bana. Çok standart, klasik “yeter artık” dedirten bir ilgim var.
* Sonradan mı böyle oldunuz?
- Bebek taşıyor, bana o kadar mucizevi bir şey gibi geliyor ki, böyle davranıyorum. Belki de işi biraz oluruna bırakmak lazım. Etrafımda çok fazla bebekli arkadaşım olmadığı için ayarı kaçırıyor olabilirim.
* Erkek bebek bekliyorsunuz değil mi?
- Evet.
* İsmi belli mi?
- Beliz, babamın ismini vermek istiyor. Aziz olacak ismi.
* Bebek için evde özel bir tasarım yaptınız mı?
- Genelde evle ilgili her şeyi Beliz organize ediyor. İkimiz de Bilkent İç Mimarlık mezunuyuz. O iç mimarlık yapmaya devam ediyor. Evde hangi objenin nerede duracağına da o karar verir. Ben sadece çalışma ortamıma hakimim. Bebeğin odasını Beliz yaptı. Ben sadece ona dinleteceğim müzikleri, ilgilenmesi gereken kitapları
düşünüyorum.
AŞK TESADÜFLERİ SEVER
* Beliz Hanım’la ilişkiniz üniversitede mi başladı?
- Hayatta tesadüflere inanıyorum... Üniversitede Beliz’i görüyordum. Ben son sınıftayken o birinci sınıftaydı. Yıl 1997. Bütün arkadaşlarıma “Keşke bu kızla birlikte olabilsem” diyordum o zamanlar. Fakat birlikte olabileceğimiz bir dönemde değildik. Aradan yıllar geçti. 2006’da Milano’da bir fuara katıldım. Fuara Beliz de gelmiş. Fuarın son günü bir arkadaşım “Güzel bir restoran var, gidelim” dedi. Gittik. Orada Beliz’le karşılaştım.
* Sonra?
- Sonra gidip konuştum, ona kendisini hatırladığımı söyledim. Beliz, ertesi gün Londra’ya dönecekti. Öğlen uçağı vardı. Onu önce yemeğe çıkmaya ikna ettim. O gün bugündür birlikteyiz.